YAZDIĞIMIZIN ARKASINDAYIZ!..
 
AKÜ Rektörü Prof.Dr.Mustafa Solak’ın, Pazartesi akşam saatlerinde Afyonkarahisar Adliyesine davet edilerek bilgisine, ifadesine başvurulduğu iddiasını yazmıştık.
 
İddiayı ilk duyuran da, biziz..
 
Rektör Hoca, kesin bir dille bilgisine, ifadesine başvurulduğu haberini yalanlamış!.
 
Ancak..
 
İHA ajansının haberine göre, 7 saat adliyede kaldığını yalanlamamış!
 
Rektör Hoca ile adliyede, 7 saat sohbet mi edildi, bilgisine mi, ifadesine mi  başvuruldu, bilemem..
 
Rektör Hoca’dan açıklama gelinceye kadar biz yazdığımızın arkasındayız..
 
 
AVUCUNU YALAYANLAR!..

 
Belediye seçiminden 10 gün önceydi.
 
 
Başkan adayı seçmeni tedavi edilecek hasta gibi görüyor, teşhise göre seçim vaatlerini sıralıyordu…
 
 
Sebze pazarında etrafını saran dinleyenlere: “Ben sizin doktorunuzum” dedi.
 
 
Devam etti “Hap gibi projelerim var, reçeteniz hazır…”
 
 
Sanki Lokman Hekim’di, mübarek!
 
 
Pazarda filesi boş gezen vatandaş sordu:
 
 
“Romatizmam azıyor, ağrım fazla, tansiyonum yüksek, şeker hastasıyım.. Oğlum geçen yıl askerden geldi işsiz, gelin hamile.. Tencerede pişirip kapağında yiyoruz..Bize bi reçete yazar mısın?..”
 
 
Başkan adayının cevabı hazırdı:
 
 
“Siz seçin beni, sonra hapları doldurun avucunuza.. Hepsini birden yutun…”
 
 
Millet hapı yutmak için sıraya girdi, kuyruk oldu…
 
 
Aradan iki yıl geçti..
 
 
Vatandaşın şikayetleri, sıkıntıları artmaya başladı…
 
 
Başkana gittiler.. Hap gibi projelerin sıkıntıları daha çok artırdığını söylediler.
 
 
Başkan sordu: “Hapları avucunuza doldurup hepsini içtiniz mi?”
 
“İçtik” dediler..
 
 
Başkan sırıtarak “O zaman avucunuzu yalamayı unuttunuz!..”dedi…
 
 
 
“KÜLLİYEN” ANLATACAK!..
 
 
Parmağıyla gazoz açan cin adam,  futbol kulübü yöneticiliği yapmış emekli imama gider, sorar: “Hocam, zahirecilik yapıyorum.. Çiftçinin hasatını 6 ay önceden yarı fiyatına alıyorum.. Caiz midir?”
 
 
Emekli imam: “Niyete bağlı..”
“İyi niyetle hocam, sıkışmış yardımcı oluyor derdine çare buluyoruz.”
 
 
“Eh çiftçinin ihtiyacı varsa, caizdir…”
 
 
“Bize tefeci diyorlar, hocam.. Oysa, külfeti çeken biziz.”
 
 
“Bak evlat; Alim Hocafendi buyurmuşlar ki,“El hayra-i külfetin bizra, minnet-ül ahiret”
 
 
 “Annamadım hocam..”
 
 
“Bu Arapça..  Anlamamış olman normal.. Her külfetin, nimetini ahrette alacaksınız demek..”
 
 
Her kapıyı ve gazoz kapağını parmağıyla açan adam, asıl konuya girer.. Her konuda tecrübe edinmiş imama tekrar sorar: “Hocam şimdi ben birden alıp, ona çalım atsam?..”
 
 
Hoca: “Ofsayt çizgisinin dışından mı, içinden mi?.. Bilhassa dışındaysan bir şey olmaz…”
 
 
“Ben pas ederim hocam…”
 
 
“O vakit harama el sürmeyeceksin, bırak geçsin…”
 
 
“Ya top auta gittiyse?..”
 
 
“Kazaya kalır…”
 
 
“Bir daha ki sefere mi?..”
 
 
“Bilahare atılır.. Alim Hocaefendi ‘İnna ki bil kavmin şut el-kallefil şeri’ demiş.. Yani faturayı şişiren topu taca atar…”
 
 
Her kapıyı ve gazoz kapağını parmağıyla açan adam, sıkıntıyla sorar:
“Hocam, şimdi baktım ki, top ok gibi geliyor…”
 
 
Emekli imam: “Kalbin temiz olacak…”
 
 
“Kalede yakınım varsa?…”
 
 
“Sünnet-i ayni…”
 
 
“Ben olsaydım?..”
 
 
“Farz-ı kati…”
 
 
“Hocam şimdi ben topa vurdum…”
 
 
“Şükür..”
 
 
“Ama top bizim kaleye girdi…”
 
 
“Elhamdülillah kısmet-i nefsin…”
 
 
“Ya yenilen haltlar ortaya çıkarsa, hocam?..”
 
 
“Ben selamete, sen rezalete…”
 
 
*********
 
Sadede geliyorum:
 
 
Sorduğumuz sorulara cevap verin, beyler!
 
 
Yoksa imam efendi, “külliyen” anlatacak!..