Umutsuz Umut..

Asrın gemisiydi, Titanik..

Batması imkansız deniyordu..

Boyutları çok büyüktü..

Rakip gemiler aşağılanıyor, ebatlarıyla alay ediliyordu, Titanik'le kıyaslanınca öbürleri anca vapur kadar deniyordu..

Yüzen saraydı..

Şatafatlıydı..

1.150 küsur kamarası vardı, altın varaklı mobilyalarla, gösterişli kristallerle, lüks içinde yüzüyordu..

Bu ihtişamın özgüveni mi desek, atmosferin şımarıklığı mı, orası bilinmez ama, güç zehirlenmesi yaşıyorlardı..

Bu tuhaf ruh hali, kaptanından çarkçısına, telsizcisinden kamarotuna kadar, tüm mürettebatı adeta kör etmişti, farkındalıklarını kaybetmişlerdi, değil devasa aysbergleri, burunlarının ucunu bile göremez hale gelmişlerdi..

Göremediler..

Tam yol devam ederlerken, sancak tarafından buzdağına patlattılar..

Su sızdırmaz, çeliğine çizik bile atılamaz denilen gövde, kağıt gibi yırtıldı, omurga parçalandı, batması imkansız zannedilen asrın gemisi akıl almaz bir hızla karanlık sulara gömülmeye başladı..

İşin acı tarafı herkese yetecek kadar filika yoktu..

Yolcular çaresizlik içinde nereye kaçacağını bilmeden çığlık çığlığa koşuştururken, can pazarının yaşandığı güvertede müzik vardı..

Facia ortamını sakinleştirmeye çalışan, aklınca moral vermeye çalışan, sanki her şey normal akışında yürüyormuş gibi davranan orkestra, çalmaya devam ediyordu..

Umutsuz umuttu..

Müzik devam ettiğine göre, galiba gemi batmıyor diye düşünenler vardı, tehlikeli bir durum olsa herhalde müzik susardı diye kendi kendilerini avutuyorlardı..

Felaketin en hazin görüntüsüydü..

Batmaz denilen Titanik, aymazlığa kapılmış, şımarmış, burnunun önünü göremeyen kaptan ve personeli batmaya engel olamadı..

Şimdi bakıyoruz…

İnsanlar askıda ekmekle karnını doyurmaya çalışıyor, hava karardıktan sonra pazarda çıkma sebze topluyor, yağmurda ayazda ucuz kıyma kuyruğunda bekleşiyor, toplumun yarısı açlık sınırının altında yaşıyor, her iki çalışandan biri asgari ücretle geçinmeye çalışıyor, işsiz gençlerimizin hayatlarının baharında saçları ağarıyor..

Daha neler..

Diğer tarafa bakıyoruz;

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce seçim otobüsünün üstüne çıkmış sosyete dansı yapıyor!

Batan gemide çalan müzikle..

Ve maalesef, batan gemide herkese yetecek kadar filika yok..

**

Seçim çalışmalarını yakından takip ediyoruz..

En başarılı çalışan. İYİ Parti adayı Mustafa Enis Arabacı..

Ziyaret ettiği her yerde, her yaşta insanla anında kaynaşabilen yeteneğe sahip..

Seçim propaganda çalışmalarını profesyonel bir ekiple yürütüyor..

Konuşmalarında Afyonkarahisar’ın sorunlarına çare olabileceğini sade bir dille anlatıyor..

Dinleyen seçmende, Arabacı’nın görünen başarılarını, şehre kazandırdığı katma değeri, istihdama katkısını biliyor ve Enis Arabacı’yı el üstünde tutuyor..

**

Bir konudan başka konuya atlıyoruz..

Sandıklı Devlet Hastanesinde iki yıldır diş protezi yapılamıyor..

Sorduğumuza, ihaleye giren firma yokmuş..

Zaten zorda olan vatandaş, ücretsiz yapılacak dişleri özel diş polikliniklere gitmek zorunda kaldığı için 5-6 bin lira ödeyerek yaptırıyormuş..

AK Parti ilçe başkanı, belediye başkanı bu sorunla ilgilenmezse kim ilgilenecek?

Vatandaşın sizin kadar geliri mi, var ki; gitsin özel poliklinikte diş yaptırsın!

** 

Hayırlı günler..