Tepeden bakanlar..

Koltuğun tarihi “baş olmak“ kavramının tarihi ile başlar..

İlk koltuklar taştı..

Toplumun en güçlü olanı mağaradaki o taşa karpuzunu koyduğunda; sahip, yöneten oydu..

Tarih boyunca koltuklar şekil değiştirdi, ama koltuk aynı koltuk olarak kaldı..

Bizde koltuk üzerine oturan bazı kimseler, oturduğu koltuğa bir şey katmaz..

Koltuk ona bir şey katar…

Hiç olmayacak biri oturunca; başkan olur, encümen olur, genel müdür olur, daire başkanı olur, rektör olur, müfettiş olur, milletvekili olur..

Al koltuğu altından..

Yalova kaymakamı..

Öte yandan;

Koltuk seçimi, yani hangi koltuğa oturacağın önemli…

Git berber koltuğuna sittin sene otur…

Ense tıraş olup çıkarsın…

Diğer taraftan;

Bir kısım siyasiler için koltuk kutsaldır..

Bu bakımdan dini imanı koltuktur..

Geceleri rüyasında koltuk kovalar..

Koltuk gidince kan ter içinde pijamayla gidip oturur biraz..

Koltuğunu altından çekecek olsan, ortalığı ateşe verir koltuk uğruna…

Bu bakımdan özenir koltuğuna…

Ancak..

Öyle tepeden bakan siyasiler vardır ki..

Dünyanın hakimi onlardır, sanki..

Niye şaşıracaksınız?..

Yok mu, etrafınızda..

Balon gibi şişirilen, şişirilen..

O büyüklük kompleksi ile kısa sürede patlar balon..

Öyleleri vardır ki, bir koltukta iki karpuz taşır..

Hem siyaset, hem ticaret..

Çek koltuğu altından, karpuz boşta!..