Selamlar Mustafendi..

Sandıklı Belediyesi eski başkanlarından Mustafa Baştuğ, bize düzeltme ve yanıt metni göndermiş..

Sağolasın Mustafendi..

Diyor ki;

“MHP den ihraç edildiğim bilgisi doğru değildir. MHP den ihraç edilmedim kendi isteğim ve arzum ile istifa ettim.”

Yapma ya..

MHP Sandıklı İlçe Başkanlığı ihraç istemiyle sizi Afyon il disiplin kuruluna göndermedi mi? İl Disiplin Kurulu aldığı ihraç kararını genel merkeze göndermedi mi?

Genel merkez, şekli hata yapıldığı dolayısıyla, eksiklerin tamamlanması için il başkanlığına yollamadı mı?

Bu arada hakkınızda ihraç işlemi yürürken, MHP’den ayrılmadınız mı?

1999’da MHP rozetini takarak başkanlığa seçildiğiniz partiye zarar vermediyseniz, sizi neden ihraç etmek için disipline gönderdiler?

Öyle kendi arzunla filan değil, açıkça istenmedin partide..

De bakalım; kim tanırdı sıvacı Almanı?

Neyin vardı o günlerde? Bugün ne durumdasın?..

Açtırma bayramlık ağzımı..

Belediye otelindeki şeylerden de bahsettirme hiç..

Antalya’ya çiçek sulamaya mı gidiyorsun diye yazdığımızda hiç itirazın olmuyordu, ya şimdi?

Mustafendi demiş ki;

“..Belediyeye hizmet kusurundan dolayı yarım milyonu aşkın borcum bulunduğu ve ödemediğim de gerçek dışıdır.”

Bu borç alışverişten doğan bir borç değildir. Görev kusurundan doğan bir borçtur. Biz de, aynen böyle yazdık Mustafendi..

Ödenmesi gereken boç miktarı 2004 yılı itibarıyla 16 milyon liradır. Fazileriyle yarım milyonu bulduğu kamuoyunda konuşulmaktadır. Biz de, 14 yıl önceki zararın bu miktara erişebileceği varsayımıyla yazmışızdır..

2012 tarihi itibarıyla 60 milyona yaklaşık bir hesaplama yapıldığını yazmış Mustafendi..

Miktarı 5 değil de, 1 olmuş ne fark eder?

Ortada bir görev zararı var mı? Var..

Daha ne yani..

Tekzip yapacaksan öyle mektup yazar gibi yapma.. Mahkemeden karar al, mahkeme göndersin bize..

Biz ne yazdığımızı biliyoruz Mustafendi..

Yargıtay içtihadında diyor ki;

Özellikle toplumda her an göz önünde olan kişileri gerektiğinde eleştirmek basının görevidir. Basında yayın konusu yapılan haber objektif oldukça, doğru olaylara dayandıkça ve doğru amaca yönelik bulundukça, eleştiri SERT, KIRICI ve (dava eden) KİŞİYİ KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ olabilir. Böyle durumlarda hukuka aykırılık ortadan kalkmaktadır."

Hep göz önündesin sen Mustafendi..

Sandıklı’da her taşın altından çıkan sen varsın bir de, Hasan Coşar..

Öne çıkmazsınız, biriniz maşaları diğeriniz terzi Ahmet’i öne sürer..

Oda seçimlerini parti seçimi haline getirdiniz..

Ak Parti’ye zarar vermek için Ak Partili adaylara Ak Parti’den önce sahip çıktınız. Ahmet Öztop’u İyi Parti adayı gibi lanse ettiniz..

Şimdi; vazgeçtik Ahmet Öztop’u desteklemekten deseniz, kim inanır?

İbrahim Ocak’ı, Mevlüt Efendinin kongresinde divana oturttunuz..

Şimdi İbrahim Ocak’ın arkasında değiliz deseniz kim inanır?

Nihat Ünal’ın adaylığı açıklanınca, Hasan Efendi “ikisi de aday olmasın, yeni aday çıkartalım..”diye haber salsa..

Demezler mi Hasan Efendiye, sen taksici misin, kamyoncu mu? Ne burnunu sokarsın her işe..

Siyasetin dinozorları, çekin elinizi seçimlerden.. Yıpranacak yeriniz kalmadı.. Yetti gari..

Mustafendi, yanlışlarına yanlış katıyorsun..

Öz yeğenine bile zarar vermeye çalışıyorsun.. İnsaf be Alman, insaf..

Nedir bu hazımsızlık?

Bak alttaki fotoğrafa.. İddiaya göre davetli olmadığın halde Antalya’da Sandıklılar yemeğine gidiyor, pat diye protokol masasına oturuyorsun.. Kalk diyorlar, kalkmıyorsun.. Bir tatsızlık olduğu suratından belli..

Bi düzeltme de bunun için yolla, emi..

***

Hayırlı Cuma’lar..