Efendime söyleyeyim..

Kime Efendi desek bozuluyormuş!..

Yazalım da anlasınlar ne olduğunu..

Efendi demek terbiyeli, saygılı anlamına gelmektedir.

Osmanlı’da şehzadeler, Çelebi Sultan yerine Efendi olarak anılmıştır. Bu dönemde emirlere ve diğer yüksek rütbeli kişilere Efendi sıfatı ile hitap etmek adet olmuştur.

Efendi kelimesi genellikle tahsilli kimselere bir tür rütbe anlamında kullanıldı.

İstanbul kadısına İstanbul Efendisi, Yeniçeri katibine Yeniçeri Efendisi, Reisülküttaba Reis Efendi, padişahların ilk eşlerine Kadın Efendi, Şeyhülislama yalnızca Efendi denilmesi adet olmuştur. Askerler arasında binbaşı rütbesine, siviller arasında en yüksek rütbe de olanlara Efendi unvanı uygun görülmüştür.

Hz. Peygamber'den sonra din büyüklerine de bu deyim ile hitap etmek adet olmuş; Peygamber Efendimiz, Resulullah Efendimiz, Efendi Hazretleri gibi..

Anlatabildik mi?..

İsmail Bey yerine İsmail Efendi dediysek, hakaret mi etmiş oluyoruz?

Efendi, biz sadece soru sorduk, celallenmene ne gerek var?

Sana Fransa, Belçika ile ilgili öyle sorular soracağız ki, dilini yutacaksın!

Konserleri, eğlenceleri, kulüpleri, plaketleri, bağışları, pasaportları soracağız..

Bekle bakalım, İsmail Efendi!..

**

İnsanoğlunun düşüncesine akıl sır ermez…

Adama; şahin gibi, kurt gibi, aslan, Kaplan, koç gibisin deyince hoşuna gidiyor…

Kuş, kuzu, kedi gibi denilirse hakaret sayıyor…

Aslan gibisin sözünü duyunca kasım kasım kasılıyor da;

Kedi gibisin denilince tıslıyor…

Halbuki akraba onlar.

Öte yandan...

Bursasporun amblemi "timsah", Denizli’nin "horoz", Beşiktaş’ın "kartal"ken Fenerbahçe "kanarya" Galatasaray “aslan” diye anılmıyor mu?

Hepsi aynı alemden…

Ötesi..

Çocuklarına “sıpa” diyen ne olmuş oluyor?

Hakaret bunun neresinde?

Borsaya gelince…

Ya "ayı", ya "boğa."

Hakaret bunun neresinde?

Sıfatsa mesele...

Soyadı "Çirkin" olan milletvekili var, hiç sesini çıkarıyor mu?

Ya da ne bileyim, Atilla "Kart" vardı...

Üstelik, Ahmet "Türk" vardı, adam Kürtlerin başkanıydı.

Geçelim bunları…

Memleketimizin dünyadaki İngilizce adı Turkey’in, Türkçesi ne?

Hindi…

Mesela, adama “hindi beyinli misin” diye bi sor bakalım, hakaret davası açar mı, açmaz mı?

Hakaret bunun neresinde?

Oysa, soru soruyor ama.. Suçlu sayılıyor…

Bunu da geçelim…

Peki… İnek suçlu olur mu?

Olur…

Dinleyin bakın...

Olay, bir ilimizde geçiyor. Sabaha karşı bir trafik kazası oluyor…

Bir otomobil, bir başka otomobili sollayayım derken, önce yola çıkan bir ineğe çarpıyor, sonra sollamaya çalıştığı otomobile patlatıyor.

Arkadan gelen bir kamyonet de, otomobillerden kaçayım derken, şarampole yuvarlanıyor. Bir kişi ölüyor, üç kişi yaralanıyor, inek telef oluyor.. Otomobiller haşat... Dava üstüne dava açılıyor…

Kimi "adam öldürmek"ten mahkemeye veriliyor, kimi "yaralama"dan, kimi "maddi hasara yol açmak"tan..

İki tane kasko şirketi devreye giriyor, taraflardan 21 bin lira tazminat talep ediliyor… Bilirkişi üstüne bilirkişi... İşin içinden çıkılamıyor...

Neticede Adli Tıp'a başvuruluyor.

Adli Tıp uzun uzun inceliyor ve bir yıl sonra raporunu veriyor:

"İnek kusurlu."

Herkes beraat ediyor…

Suçlu bulunmuş oluyor!..

**

Efendime söyleyeyim!..

Sakın haaa, ineğe bile inek demeyin..

Suçlu olursunuz…

Aslan deyin, şahin deyin, koç deyin..