Düriye’nin güğümleri..

Karar verdim bugünden itibaren magazin içerikli yazılar yazacağım.

Siyaset yazmayı bırakıyorum, yazı stilimi magazin yönüne çeviriyorum.

Bundan sonra bu köşede şöyle başlıklar görürseniz şaşırmamalısınız diyorum:

"Düriye’nin güğümleri neden kalaylı?.."

"Veysel paraları Leyla’ya neden bastı?..”

Ya da: “Hatçe gül dalına neden çıktı?..."

Bundan sonra böyle...

Her zaman önemle eğileceğim meselelere, öncelikle de Düriye güğümlerini nerede kalaylatıyor, bakacağım..

Kim kiminle?

Mesela, “Mahmut ile Halil?..”

Kim kimi kimledi?

“Hangi aday iki zıt partinin adayı olarak ortaya çıktı?..”

“Köy köy gezen suyun başındaki adam kim için oy istedi, bunun karşılığında açık kredi vaadinde bulundu mu?..”

“Çakmataş, hangi muhtarlara kimlerle gitti, hangi aday için partimizin adayıdır, işte yönetim listemiz, dedi..”

Kimin şeyi.. Eli..

Kimin şeyinde.. Cebinde?..

Bunlara değineceğiz..

Dinazorların arasında, bize ne siyasetten!..

**

Bir oda başkanı makam arabasının makam koltuğunda dana taşımışsa, keyfi işlerinde bile yakıtı odanın üstüne yıkmışsa..

Böyle çok ilgi duyulan şeyleri neden yazmayalım?

Bana ne Adnan’dan, Mevlüt’den, Alman’dan, Fransız’dan..

Beni hiç ilgilendirmiyor artık, kimin seçileceği..

Bana ne?

Yalanın, dolanın, şiddetin, hakaretin egemen olduğu yerde benim işim ne?

Sağlıcakla kalın, baş başa kalın..

**

Siyasetten uzak..

Oda seçimlerine siyasetçiler bulaşmayacağı için bizim ilgi alanımıza girmiş oluyor..

Neler oluyor?

Yağlı güreşlerde ayak oyunuyla rakiplerini tuş eden Başpehlivan Mevlüt Efendi, Kazık oyunuyla nam salan Başaltı pehlivan Mustafendi ve sahanın cazgırı Halil Efendiii..

Sandıklı Kırkpınar er meydanı..

Açık artırmayla Ağalık seçimi..

Aslında Sandıklı’da Kırkpınar Er Meydanı yok.. Zaten bunlar pehlivan da değil... Doğrusu Ağa da değil..


Organizatör mü, ne?..

Bunlar oda başkanlığına aday değiller..

Oy kullanacak esnaf da değiller..

O halde neden karışıp, karıştırıyorlar?

Muhtemelen, egolarını tatmin ediyorlar..

Çözemedim!..

Onun için karar verdim yazı stilimi değiştiriyorum ve burnumu sokacak başka delik arıyorum.

Dikkatle bakıyorum; bunların güğümlerine…

Dolmuş mu? Pardon.. Kalaylanmış mı?

Oradan; Adnan’la Ahmet kiminle, kimi?

Artık farklı bakışla, farklı yazılar yazmaya başlıyorum…

Rahat uyuyun dostlar…

Farklı bir yazar oluyorum...

Bana ne, olan bitenden?