Başkan konuştuğunda..


Başkan’ın konuşmaları üç aşamadan oluşuyor:

Söyleme.

Küsme.

Dönme.


Misal; şehrin neden tam asfalt yapılmadığı sorulduğunda, “alt yapı çalışmaları sona erdikten sonra asfalt yapılmadık yol kalmayacağını” söylüyor..

Herkes, alt yapısı yıllar önce yapılan yolların bile asfaltlanmadığını, kasaba yolundan beter, toz toprak içinde olduğu söyleyince küsüyor.

Bir süre küs dolanıyor.

Sonra ‘Benim söylediğim öyle değil’ diyerek dönüyor.

**

Söylemlerinin mahiyetini ‘yer’ olarak da üçe ayırabiliriz:

Makamda.

Özel sohbetlerde.

Arada.


Diyelim ki makamda ziyaretçilerine belediyeyi büyük borçla aldığını, halen eski borçları ödemeye devam ettiğini anlatıyor, kendi borçlanma miktarı sorulduğunda, allem-kullem edip lafı değiştiriyor..

Özel sohbetlerde ‘Lafımı yanlış değerlendirmek ayıp bir şey’ diyerek, ayakların yere bastığı pozisyona geçiyor.

Sonra arada ekliyor:

“Borçlanmak kötü bir şey değil, borç yiğidin kamçısıdır..”

**

Zaman olarak da üçe ayırabiliriz Başkan’ın açıklamalarını:

Sabah.

Öğlen.

Akşam.


Sabahleyin “Zara’lı da kim?.. Ne Başkanlık’ta ne başka bir yerde görüşmüşlüğüm yok’ diyebiliyor.

Öğlen; ortada gözükmüyor, bu aşamada ne yaptığını bilemiyoruz.

Akşam?..

Ankara’daki abisini arıyor, “Bizim Zara’lı” diye başlıyor anlatmaya..

**

Zaten ben Başkan konuştuğu zaman üç şeye bakarım:

Ayakları kesilmeyecek karadan.

Vakit akşam...

Ve ilk söylediğinin tamı tamına tersiyse söylediği...

O zaman tamam...

Başkan söylemiştir, artık ne demişse demiştir.

Ne etmişse etmiştir..

Kim ne diyebilir?..

**