ALIŞMAK ZORDUR AMA…

Nelere alışmıyor ki insan?..

Kaybettiklerimizin yokluğuna alışırız.

Özlemlere alışırız...

Yalnızlığa alışırız...

Zaman her şeyin ilacıdır, acı da olsa alışırız..

Siz hiç "Bülent" adında "gelin" duymuş muydunuz?

Ama insanoğlu zamanla alışıyor "Bülent Hanım" demeye de, "Bülent Hanım’a o allık hiç yakışmamış" demeye de.

İnsanoğlunun "alışma" yeteneğidir bu.

"Zühtü Hanım" da olabilirdi.

Ya da "Gelin Zühtü isteyince, kaynana Şehmuz gelinliği İstanbul’a sipariş etti, teyze Mestan’da ise pırlantalı bilezik taktı" gibi cümlelere alışabilirdik eğer gerekseydi.

İnsan alışıyor...

Gelinin adı "Zühtü", damat da doğal olarak erkek...

Damat da "Fadime Bey" olsaydı...

Alışırdınız. Hatta, mutluluk mesajları bile çekerdiniz…

Alışmak böyledir.

Yaşam bir bakıma; alışılacak şeyler ile alışılmayacak şeyleri ayırt etme yeteneğidir.

Mesela, yolsuzluğa alışırız...

Yolsuzluğa alıştıkları için, memur maaşıyla lüks araçlar, apartman daireleri alanların hiç sesi çıkmıyor..

Osman Osmanlar da, gemilerini karada bile yüzdürüyor..

Muhtemelen yolsuzluklara alıştık, artık yeni iddialar ilginç gelmiyor...

Özlü sözdür;

“İdareci, köylüden haksız yere yumurta alırsa, adamları bütün tavukları alır” demiş, üstad..

Daha ne anlatayım ki?

Referandumdan sonra Yusuf Yusuf atmaya başlarsanız, Gelin Zühtü’yü, damat Fadime’yi hatırlayın..

*********

Cuma’nız mübarek olsun..