Tarla-arsa..

Size önce bir maymun öyküsü anlatıp sonra bi yere bağlayacağım..

Bu maymun Hindistan’da yaşıyor, bizimle ilgili değil..

Bizde maymun yok zaten..

Ama koyun çok..

**

Hintliler onun nadide bulunmaz bir maymun olduğunu düşündüler..

Daha çok işe yarasın diye canlı yakalamak istediler..

Tek yakalama şekli vardı:

Bir hindistancevizinin üzerinden maymunun elinin zar zor gireceği kadar delik açıyorlardı avcılar..

Cevizin içine maymunun en ilgisini çeken ve en sevdiği yiyecekten bir avuç kadar koyuyorlardı..

Maymun gelip cevizin içine elini sokuyor, sevdiği yiyeceği avucuna alıyor, ama eli yumruk şekline girdiği için delikten çıkmıyordu..

Avucunu asla açmıyordu..

Cevizle birlikte kaçmak istiyordu o zaman..

Ama cevizi ağaca bağlamışlardı..

Kaçamıyordu da..

Böylece yakalanan maymunlar artık onu kullanmak isteyen insanların esiri oluyordu pazarlarda..

Neydi maymunu esir eden?..

Yumruk olan eli mi?..

Ceviz mi?..

İçindeki yiyecek mi?..

Cevizi ağaca bağlayan ip mi?..

Hiçbirisiydi aslında..

Onu tutsak eden, bir kez avucuna aldığı beleş yiyecekten vazgeçmesini engelleyen o lanet duyguydu..

Böyledir bu çünkü..

Bir kez avucunda hissettin mi avantayı..

Bırakmak istemezsin..

Sonunda...

Sonunda maymun bir lokma beleş için tutsaktır artık..

Ormanların o yerinde duramaz, özgür, cin gibi akıllı canlısı, eline bir lokma avanta koyan avcının esiridir..

Ve avcının malı..

O ne isterse..

Doğrusu; soytarısı olmuştur bir avuç beleşin..

**

Niye anlattım bu hikayeyi?..

Bir toplantıda tarlayı arsaya dönüştüren avcılarla, imza atan maymunları hatırlatmak istedim..

O kadar..