DİNAR KIZILAY DERNEĞİ VE MİLLİ MÜCADELEDEKİ YERİ

(Ne zaman, nasıl kuruldu, Tarihi)

Türk Kızılayı, 1868 tarihinde kurulmuştur. Kurulduğu zamanki adı ile “Hilâl-i Ahmer Cemiyeti”dir. Türk Kızılayı, tıpkı “Kızılhaç” (Sahib-i Ahmer) gibi uluslararası bir yardım kuruluşudur. Türk Kızılayı, Balkan Savaşlarında (1908-1912), Birinci Dünya Savaşı’nda (1914-1918) ve Kurtuluş Savaşı’nda (1919-1921) bir yardım cemiyeti olarak önemli hizmetler yapmıştır. Bu cemiyet, Balkan Felaketinden itibaren yaralı askerlerle, aç ve açıkta kalan, evini ocağını terk etmek zorunda bırakılan, savaş mağduru halkın yaralarını sarmaya çalışmıştır.

Dinar Kızılay Derneğinin de tarihi eskidir. Emperyalist Batı Devletlerinin korumasında, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e asker çıkaran Yunan İşgal Kuvvetleri, kısa süre içinde Batı Anadolu’da işgal alanını genişletmiş ve büyük bir vahşet uygulamıştır. İşte o kara günlerde, kara gün dostu Türk Kızılayı (Hilal-i Ahmer Cemiyeti), Batı Anadolu’da bu vahşetten kurtulmak için içerilere doğru çekilen savaş mağduru göçmen halka yardım için harekete geçmiştir. Aydın, Akhisar, Balıkesir, Nazilli, Uşak, Denizli başta olmak üzer, Batı Anadolu’nun pek çok yerinde teşkilatlanmış, ya da imdat heyetleri göndererek yardım etmeye çalışmıştır Cemiyet, Askerlerin ve halkın sağlığı için Hastahaneler, Dispanserler, nekahethaneler kurmuş; aşevleri, çayhaneler, misafirhaneler açmış; aç ve açıkta kalan göçmenlere, yaralı askerlere yardım elini uzatmıştır. Cemiyet, ayrıca tabii afet ve salgın hastalıklarla da mücadele etmiş, mağdur olan halkın yardımına koşarak, sığınak olmuştur.[1]

Dinar, düşman işgali görmemiş olmasına rağmen Kurtuluş Savaşı’nda çok önemli ve etkin bir görev üstlenmiştir. Ülkemiz ve milletimiz adına son derece önemli olan bu savaşta Dinar; asker, erzak, cephane ikmal yeri ve Süvari Kolordusunun karargâhı olarak etkili bir görev yapmıştır.[2] Bu konuda Dinar’da daha önceden bir çalışmanın yapıldığı ve bir altyapının bulunduğu bilinmektedir. Hüdavendiğar Sallanamesi’nin (H.1310) 1893 tarihli yıllığında Geyikler (Dinar) Nahiyesi ile ilgili bölümde “Dinar (Geyikler) Nahiyesi’nde Tensikat-ı Cedide-i Askeriye ve bir askerî depo inşaatının devam ettiği yazılıdır.[3]

Dinar, Batı ve Akdeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan bir kavşak noktasındadır. Bu konumu sebebiyle ilk çağlardan beri, hem stratejik, hem ulaşım bakımından önemlidir. Ayrıca 1889 tarihinde İzmir Aydın Şimendifer Hattının Dinar’a ulaşmış olması, Osmanlı’nın son dönemi ile Kurtuluş Savaşı yıllarında Dinar’ın önemini artırmıştır.

Dinar’ın bağlı olduğu il dâhil, ege bölgesinde pek çok yerin işgal edilmesi ve işgal edilen yerlerde gösterilen insanlık dışı mezalim ve vahşet Dinar’ı da çok olumsuz etkilemiştir. Yunan Ordusu’nun Dinar’ın kuzey komşusu Çivril’e, batıdaki komşusu Denizli’ye, doğusunda yer alan Sandıklı ve Şuhut’a dayanması, savaşın sıcaklığının Dinar’da da yaşanmasına sebep olmuştur. Dinar; Yunanlıların Türkleri Anadolu’dan silmek sevdasına kapılarak başlattıkları işgale, zulme ve hemen yakın çevresinde meydana gelen savaşa ilgisiz kalmamış, mahalli teşkilatlar kurarak, kurulmuş olan mahalli teşkilatların içinde yer alarak maddi, manevi desteğini esirgememiştir.

Aydın, Nazilli, Denizli, Balıkesir, Uşak ve havalisinin düşman eline geçmesinden sonra Dinar’a bu bölgelerden çok sayıda göçmen gelmeye başlamıştır. Öyle ki; şehrin sokakları; hatta tarlaları göçmen çadırlarıyla dolmuş taşmıştır. Bunun üzerine Hilal-i Ahmer Cemiyeti Dinar’da hemen teşkilatlanmış (1919), görülen lüzum üzerine önce elli yataklı bir hastane ve bir de dispanser açılmıştır. Hem göçmenler, hem de cepheden gelen yaralılar ve hastalar Dinar’a taşınarak tedavi edilmeye çalışılmıştır.[1]-[2] Hastahane yeterli gelmeyince büyütülmüş ve sahra hastanesi haline getirilmiştir. Ayrıca dispanser sayısı artırılmıştır. Buraya gelen savaş mağduru göçmenlerin ihtiyacı için Temmuz 1919 başlarında devlet, Dinar’a 10.000 liralık tahsisat göndermiştir. Ancak bu yeterli olmadığı için, defalarca tahsisat istenmesine rağmen cevap bile verilmemiştir.[3] Bu halkın ihtiyaçlarını karşılamak görevi de Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne (Türk Kızılayı) düşmüştür. Dolayısıyla Dinar Türk Kızılayı ile 1919 yıllarında tanışmıştır. 1920 yılı Haziran ayı sonlarında Yunan ordusunun ileri harekâtı ve taarruzu sonucu cephe geriye alınınca Nazilli’de bulunan “Beşinci İmdat-ı Sıhhiye Hastahanesi” de Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesine nakledilmiştir.[4] Kurtuluş Savaşı’nda Dinar’da büyük bir sahra hastanesinin yanı sıra hayvanların tedavisi için birde hayvan Hastahanesi açılmıştır..

Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Savaş mağduru göçmenleri Dinar halkıyla birlikte bağrına basmıştır. Dinar İlçe Müftülüğünü de yapan Dinar’ın yerlisi Hacı Ahmet Efendi (Kitiş) Dörtyol mıntıkasında bulunan tarlalarını hem erzak deposu olarak, hem de göçmen çadırları için Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin emrine vermiştir.[5]

Denizli’nin işgali üzerine Denizli’de mahalli teşkilatlara öncülük eden Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi Dinar’a geldiğinde (20 Haziran 1919) halk onu da bağrına basmıştır. Ahmet Hulusi Efendi, başta ilçe müftüsü Hacı Ahmet Efendi (Kitiş) olmak üzere din görevlileri ve şehrin ileri gelenleriyle görüşerek milis güçlerinin teşkilatlanmasını sağlamıştır.[6] [7] Bunların başında da Osman Bey (Kitiş) gelir. Dinar’da ilçe müftüsü Hacı Ahmet Efendi ve Osman Bey’in mahalli teşkilatlara öncülük etmesi sonucu Temmuz 1919’da Redd-i İlhak Cemiyeti kurulur. Bu cemiyet kısa süre içinde Afyonkarahisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin faaliyetlerine katılarak, destek vermiştir.[8]

Batı cephesinde savaş bütün hızı ile devam ederken faaliyete geçen Dinar’daki Kızılay Hastahanesi, ihtiyacın en şiddetli hissedildiği sıralarda yaralı askerlere de kapısını açarak, cephe komutanlarının takdirini kazanmıştır. Dinar Kızılay Hastahaneleri gösterdikleri özveriden dolayı “Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiye Nezareti” tarafından teşekkür ve takdir belgesi ile ödüllendirilmiştir.[9] Dinar’da kurulan Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hastahanesi ve Nazilli’den nakli yapılan “İmdad-ı Sıhhıye Hastahenesi” tarafından 1920 yılında 5038; 1921yılında da 1557 olmak üzere toplam 6595 hasta ve yaralı yatırılarak tedavi edilmiştir.[1] Bunun dışında hastahene ve dispanserlerde 90.233 göçmen muayene edilmiş ve kendilerine gerekli ilaç verilmiştir.[2]

Kurtuluş Savaşı yıllarında Dinar’da Mızraklı Süvari Birliği diye bir birlikte bulunmuş, bu birlik Denizli ve Çivril tarafında hem keşif, hem de güvenlik görevi yapmıştır. Mızraklı Süvari Birliği Araştırmacı Yazar Mehmet Özalp’in dedesine ait iki katlı bir binayı karargâh olarak kullanmıştır.[3]

5 Ağustos 1921 tarihinde TBMM Mustafa Kemal Paşa’ya meclisin bütün yetkilerini veren bir kanun çıkardı ve Mustafa Kemal’e Başkumandanlık yetkisini verdi. Mustafa Kemal Atatürk hiç beklemeden bir dizi tedbir geliştirdi ve hazırlıklara başladı. Halkın desteğini almak ve orduya gerekli yardımı sağlayabilmek için 7/8 Ağustos 1921 tarihinde Tekâlif-i Milliye Kanunu (Milli vergi-yardım kanunu) çıkarıldı. Genel Kurmay Başkanlığı tarafından Sakarya Savaşından sonra Büyük Taarruz için hazırlıkların yapıldığı dönemde 13 Ekim 1921 tarihinde Dinar’da bir Menzil Teşkilatı kuruldu ve Menzil Müfettişliği Komutanlığına bir süre Dinar Belediye Başkanlığı da yapacak olan (1930-1932) Şemsettin Şener getirildi.[4]

Menzil Müfettişliği Tekâlif-i Milliye emirleriyle Türk Ordusu’nun her türlü ihtiyacının toplanmasını, depolanmasını, bir aksaklığa meydan verilmeden cepheye taşımasını sağlamıştır. Dinar’daki Menzil Müfettişliği komutanlığı; ikmal merkezi olan Dinar’dan cephedeki askerlere gerekli olan ikmali eksiksiz yapmıştır. İkmal merkezi olan Dinar’dan cepheye ikmal yapılmasında Dinar ve çevresinden de büyük katkılar sağlanmıştır. Dinar Kızılay’ı bu çalışmalara büyük bir özveri ile katılmıştır. Ayrıca bu konuda Menzil Müfettişi Şemsettin Şener Bey, özel bir gayret göstermiştir.

Dinar’da “Mızraklı” diye anılan Kolordu, Dinar Menzil Müfettişi Şemsettin Şener Bey’in gayretleriyle Müftü Hacı Ahmet Efendi’nin (Kitiş), Dörtyol Mevkiinde bulunan 30 dönümlük arazisi üzerinde karargâhını kurmuş, çevreden yapılan yardımlar burada toplanmış ve buradan nakliye kollarıyla cepheye gönderilmiştir.

Kurtuluş Savaşı yıllarında kurulan Dinar Kızılayı, savaş boyunca önemli ve etkin bir görev üstlenmiştir. Dinar Kızılay Derneği, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da Dinar’ın sosyal hayatında önemli görevler üstlenmiş, bu Anadolu kasabasının “ Altın Şehir Dinar” olarak gelişmesine önemli katkıları olmuştur.

[1] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260

[1] Mehmet Tekin-Dinar Yazıları, Color Ofset,İskendurun-2009, s.23.

[1] Vilayet Salnamelerinde Afyonkarahisar (1870-1908) Yüksek Lisans Tezi, Kadir Koparan-AKÜ.

[1] Afyon İlinin Milli Mücadeledeki Yeri- AKÜ

[1] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260

[1] Dinar Tarihi, Komisyon-Afyon,2014,s.200

[1] Dinar Tarihi, Komisyon-Afyon,2014,s.201

[1] Altın Şehir Dinar-Raif Öztürk, Dinar Belediyesi Kültür Yayınları

[1] Mehmet Tekin-Dinar Yazıları, Color Ofset, İskendurun-2009, s.23.

[1] Sabahattin Selek, Ulusal Kurtuluş Savaşı, s.212

[1] Dinar Tarihi-Komisyon, Afyon 2014

[1] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260

[1] Dinar Tarihi, Komisyon-Afyon,2014,s.202

[1] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260

[1] Mehmet Özalp- Marsyas’ın İlinden, Dinar-2010,s.52

[1] Uluslar arası Dinar ve Frigya Bölgesi Araştırmaları (Sempozyum)- Afyonkarahisar Valiliği Yayınları, s.29