BAHÇELİ GİTMEZ…
Hatırlarsınız; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2004 yılında By-pass ameliyatı olmuştu.
By-pass ameliyatından sonra, doktorlar Bahçeli’nin yoğun çalışmasını yasaklamışlardı..
Genel başkanlık yoğun tempoda çalışmayı gerektiren bir makam olduğundan, herkes o dönemde MHP Genel Başkanının ayrılacağını düşünmüştü..
“Acaba ayrılır mı?..” diye soranlara, “Bahçeli kesinlikle ayrılmaz..” demiştim..
Neden mi?..
Bakın eski siyasiler ne yapmış;
Türk siyasetinde kalmanın en kestirme yoludur bu; gitmek.
Hani günlük yaşamda bizlerin, evdekileri yola getirmek için ‘‘Allah canımı alsın da gideyim kurtulun’’ dememizin siyasi versiyonu.
Bence ‘‘Gidiyorlar’’ yerine doğru sözcük ise ‘‘Gidiyormuşlar’’ olmalı.
Daha da uygunu; gidiyormuşlardı...
Çünkü göreceksiniz giden olmayacak.
Orada kalmanın en kestirme yolu olan ‘‘Gidiyorum’’u açık seçik ilk Özal uyguladı.
Rahmetli, o seçimlerde kaybedeceğini anlamıştı ve Ti-Vi'ye çıkıp şöyle dedi:
‘‘Gidiyoruz. Eşim Semra ile Side'deki küçük evimize gideceğiz.’’
Herkes gözyaşına boğuldu.
Ve sandıklar açıldığında baktık; rahmetli çoğunluğun oyları ile başarıyla kalıyormuşlardı.
Keza Demirel...
Ancak Süleyman Bey, o gitme işini her zaman askerlere yaptırdı.
Siyaseten her bitip tükendiğinde ne yaptı yaptı, askerler onu götürdüler ve o daha güçlü biçimde döndü.
Demirel'in siyasette böylesine uzun kalmasının tek nedeni askeri darbelerle gitmesidir.
Gitti geldi, gitti geldi.
Şu andaki en yaşlı siyasetçi, eski CHP Genel Başkanı Baykal'ın da gittikten sonra geldiğini hatırlarsınız…
Refah Partisi vardı, genel başkanı Recai Kutan, hiç “Gidiyorum” demedi..
Çünkü,gitmeye yarayan organlardan sadece ayakları kendi iradesindeydi..
Ve gelelim tekrar Devlet Bahçeli’ye…
By-pass ameliyatından sonra gazeteciler Bahçeliye sordu; “gidecek misiniz?” 
Devlet Bahçeli, kısa ve öz cevap vermişti: “hayır.”
Muhtemelen by-pass sonrası alışkanlık haline gelmiş olmalı ki; her yaklaşıma “hayır” demeye başladı..
1 Kasım’da en ağır hezimeti aldı, gitti-gidiyor tartışmaları çıkınca, alışkanlık icabı kestirmeden “hayır” dedi…
Demek ki; git-meyecek!
Buradan şu anlam çıkıyor, muhtemelen Bahçeli şöyle düşünüyor:“küçük olsun, benim olsun.” 
********  
Bahçeli, partisinden ayrılanlar için kullandığı ”Dağdan bir kuş kalksa ne olur, Dağa bir kuş konsa ne olur?”sözünü, Tuğrul Türkeş içinde kullanmıştı.
Türkeş, esprili bir cevap vermiş; “kalkan kuşu gördü..”
*********  
Yakın tarihte, Türkiye’de iki parti kalacak gibi görünüyor…
Sağda Ak Parti, solda CHP…
Ve başkanlık sistemi…
Amerika’da olan sisteme benzer sistem…
Doğru olanda bu…
Hayırlısı olsun…