Deli Osman

Sevgili dostlar,18 Mart Cuma günü Çanakkale Zaferinin 107. yılını hep birlikte kutlacağız…

Anadolu’nun vatan oluşu, toprak oluşu hep böyle zaferlerle taçlandı…

Tabi bu zaferlerin öncesi de var, sonrası da!

Bu kadim millet Yemende birlikte yandı, Sarıkamış’ta birlikte dondu…

Çanakkale’de zafere birlikte koştu…

Kurtuluş savaşında bayrağı göndere birlikte çekti!

15 Temmuz’da kurşuna karşı birlikte koştu, tankın önüne birlikte yattı…

Kimi ömrünü adadı uğruna, kimi canını!

Damarlardan kan boşaldı, alınlardan ter…

Ve toprak vatan oldu!

İlelebet payidar ve bahtiyar kalacak cennet vatan oldu…

Sevgili dostlar, ismi unutulmuş nice kahramanlar var!

Aslında biz onların ekmeğini yer, suyunu içeriz…

Kahramanlar hikayeleri anlatıldıkça yaşarlar, destanları devam eder…

Şimdi sizlere kahraman Deli Osman’ın hayat hikâyesini anlatacağım…

Ruhu şad, mekânı cennet olsun inşallah…

Osman, Denizli-Çivril İlçesine bağlı eski adı Haydan olan Yeşilyaka Köyündendir…

20’li yaşlarda askere alındıktan sonra Yemen’e cepheye gönderilmiş…

Yemen’de İngilizlerin kışkırtmasıyla birlikte büyük isyanlar var. Kabileler, aşiretler Osmanlıya başkaldırmışlar…

O yıllarda Balkanlarda, Kafkaslarda, Trablus’ta aynı anda savaşan Osmanlı, Yemen cephesinde zayıf kalmış…

Ve savaşı kaybetmiş!

Osman, çatışma esnasında bir grup arkadaşıyla birlikte İngiliz askerlerine esir düşmüş…

Düşman kampında esir ölmektense, memleket yolunda hür ölmek daha iyidir diyerek, daha esir kampına varmadan ilk fırsatta arkadaşlarıyla birlikte kaçmış...

İz bırakmamak için her biri başka tarafa dağılmış…

Osman, yıldızların yardımıyla yön tayin ederek geceleri hiç durmadan yürümüş, gündüzleri dinlenmiş...

Üstelik ayağından yaralı!

Çoğu zaman açlıktan, susuzluktan ölme noktasına gelmiş,

Ama hiç ümidini kaybetmemiş…

Nereye gittiğini bilmeden tam 5 sene sürmüş bu çileli kaçak yolculuğu…

En sonunda Mısır’da Kahire yakınlarında bir çiftliğe sığınmış. 6 seneye yakın burada karın tokluğuna çalışmış…

Ancak vatan hasreti hiç dinmemiş!

Çok sevdiği eşi, akrabaları, köylüleri hiç gözünün önünden gitmemiş…

Nil Nehrinde kaçak gemiye binerek İskenderiye’ye varmış. Oradan yine gemiyle Akdeniz sahillerine ulaşmış…

Osman, aylar süren gemi yolculuklarında sonra nihayet Anadolu’ya ayak basmış…

Tam 12 yıl sonra Osman köyüne geri dönebilmiş! Yaşlanmış, bitkin kalmış…

Yüzündeki çizgiler değişmiş,

Saçı, sakalı birbirine karışmış…

Çölde yanmış, kararmış bir adam!

Köyde Osman’ı hiç kimse tanıyamamış…

Yaşlıların çoğu ölmüş, emsalleri ihtiyarlamış, çocuklar büyüyüp askere gitmiş, kızlar gelin olmuş…

Osman’ın köyünden Yemen’e gidenlerden bazıları 7-8 yıl sonra köye geri dönmüşler. Ama içlerinde Osman yok…

Geri dönmeyip haberi gelmeyenler ya ölü sayılmış ya da meçhul asker…

Osman’ın hanımı da inandırılmış öldüğüne,

Ve başkasıyla evlendirilmiş!

Osman hanımını ve köyünü o kadar çok seviyormuş ki, kendisini deliliğe vurmuş…

Bari sevdama dokunamıyorum, uzaktan bari görmeye devam edeyim diyerek deli numarası yapmaya başlamış…

Bir öğün yemeğe ona odun kesivermiş, bir hırkaya buna çuval taşıyıvermiş…

Acılarını içinde sindirmesini bilen Deli Osman, yıllarca böylece yaşayıp gitmiş…

Ve 1962 yılında vefat etmiş!

Sevgili dostlar, dediğim gibi biz kahramanlarımızın ekmeğini yer, suyunu içeriz…

Başta Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızın ruhu şad, mekanları cennet olsun inşallah…

Hep birlikte dua ve niyaz için,

Ruhları için,

Fatiha….