Üngör: Kadınlar umutsuz ve korkuyla yaşıyor
Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Kadın Kolları Başkanı Nurhayat Üngör: “Birçok ülkede baskı, zulüm altında olan, yaşama hakları elinden alınmış, umutsuz ve korkularıyla yaşayan kadınlar var”
 Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Kadın Kolları Başkanı Nurhayat Üngör Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Dünyanın dört bir yanında, Suriye de, Arakan’da, Myanmar’da, Kırım, Filistin, Ruanda, Endonezya ve daha ismini saymadığımız birçok ülkede baskı, zulüm altında olan, yaşama hakları elinden alınmış, umutsuz ve korkularıyla yaşayan kadınlar var” dedi.
 KADIN EVLENDİĞİNDE KOCASININ DİNİNİN YARISINI TAMAMLAR
“Aslında 8 Mart kadın haklarını en azından hatırlatan bir gün olmakla beraber Müslüman bir kadın olarak sanki Batı Dünyası tarafından bahşedilmiş bir haklar günü olarak kutlanmasının üzücü bir durum olduğunu düşünüyorum” diyen Üngör, şu görüşlere yer verdi. “Gerçek şu ki İslam dini, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizam ve sistemin veremediği çok özel bir makama sahip kılmıştır. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim de ‘Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınlarında erkekler üzerinde hakları vardır.’ buyurmuştur. Bir hadisi şerif de ‘Sizin en hayırlınız ehline, eşine ve çocuklarına en hayırlı olanınızdır ve ben en hayırlınızım’ buyrulmaktadır. Kadın küçük bir kız çocuğuyken ailesine cennetin kapılarını açar, evlendiğinde kocasının dininin yarısını tamamlar, anne olunca cennet ayaklarına serilir. Eğer tüm insanlar kadının İslamda ki yerini bilmiş olsaydı haklarını ve emeklerini görmezden gelip, zulmetmez onlara hak ettiği değeri verirdi.”
OLUMSUZ ÖRNEKLER AİLE YAPISINA ZARAR VERMEKTEDİR
“Türkiye de Kadın haklarıyla ilgili olarak şunları belirtmek isterim. Ülkemizin nüfusunun yarısı kadın, 2013 verilerine göre çalışan nüfusun yüzde 30’u kadın bu oran kamu da yüzde 34’tür. 550 kişilik TBMM ‘de 78 milletvekili bulunmaktadır. Ülkenin resmi rakamlara yansımayan kadınlar ise evinde emek harcayan toplum mimarlarının geri alan kısmını oluşturmaktadır. Ancak değişen toplumsal şartlar, Batı dayatmaları ve sosyal medyada gösterilen olumsuz örnekler Türk toplumunun aile yapısına her geçen gün zarar vermektedir. 2013 yılı verilerine göre Türkiye de son bir yılda eşi ya da başkaları tarafından 248 kadın cinayeti işlenmiştir. Toplumun şekillenmesinde en büyük rolü oynayan kadına bakış açısının yeniden ele alınarak gerek medyada reklamlarda bir ticari meta olarak gösterilmesi, gerekse film ve dizilerle kötü örneklerle lanse edilmesi kısıtlanmalıdır düşüncesindeyim. Bizim medeniyetimizde kadının yeri baş tacı olmaktı. Zira kadın annedir, eştir, kardeştir. Gelişen ekonomik ve sosyal şartlara karşılık negatif bir korelasyonla boşanma olaylarının, taciz ve cinayetlerin sayısındaki artışlar toplumuzda kadına gereken değerin tam olarak verilmediğinin göstergeleridir.”
 
KAMUSAL ALAN’ YALANI 2013 TARİHİ İTİBARİYLE KALDIRILDI
“Bu olumsuzluklara karşın ülkemde yıllardır sürdürülen ‘kamusal alan’ yalanının 8 Ekim 2013 tarihi itibariyle resmen kaldırılarak kadınlar arasında zihinlerde oluşturulan ayrımcılığın, ötekiciliğin sonlandırılması Türkiye de kadın hakları açısından en önemli gelişmelerden biri olup, kadın özgürlüğü açısından bir milat oluşmuştur. Ayrıca doğum öncesi ve sonrası izin sürelerinin uzatılması süt izninin süresinin arttırılması ve zamanlamanın annenin inisiyatifine bırakılması haklar kazanımında bizi sevindiren gelişmelerdendir. Yine Afyon da yaşayan biri olarak belediye tarafından yaptırılan N. Nermin Erbakan hanımlar lokalinin tüm bayanlarının manevi, kültürel gelişiminde katkıda bulunacağını düşünüyorum ve bu oluşumları gerçekleştirenlere teşekkür ediyorum. Özellikle son yıllarda gerçekleştirilen iyileştirmelerle beraber kadınların hak ve özgürlükler konusunda daha mutlu ve huzurlu olmasını sağlayacak, daha kaliteli bir yaşam hakkı kazandıracak birtakım isteklerimizi de burada dile getirmek istiyorum.”
 
SAĞLIKLI BİR GELECEĞİN TEMEL KOŞULU SAĞLIKLI BİR AİLEDİR
“Öncelikle 8 Ekim tarihli başörtüsü serbestliğinin kamuda her alanda kısıtlama olmaksızın tam anlamıyla yaygınlaştırılması, Türkiye de ortalama kadın ömrünün 65 olduğu gerçeğinden hareketle emeklilik yaşının 48 yaş sınırını geçmemesi,     ayrıca çocuk sayısına bağlı olarak yıpranma payı dikkate alınarak her çocuk için 2 yıl erken emeklilik indiriminin uygulanması , ancak emeklilikte yaşanacak maddi kayıpların yine çocuk sayısına bağlı olarak desteklenmesi ve burs hizmetlerinden yararlandırılmasını, çalışan anne ve çocuk arasındaki manevi bağın ve sağlıklı bir çocukluğun yaşanması için doğum öncesi izin süresinin 2 ay ve doğum sonrası dinlenme ve süt verme süresinin en azından maaşın yüzde 50’si ödenmek suretiyle Kur’an-ı Kerim’de de belirtildiği üzere iki yıla yükseltilmesinin ve çocuklarını çalıştıkları yerde oluşturulan bir kreşle yakın takipte büyütmeleri ki sağlıklı bir geleceğin temel koşulu sağlıklı bir ailedir.”
 SAĞLIKLI BİR AİLENİN TEMELİ KADINLA TEMELLENİR                                                                                                                                                    “Yurt dışına giden akademisyen ve tüm kamu çalışanlarının eşinin, ücretsiz izin sürelerinin eşlerinin izin sürelerine uygun olacak şekilde arttırılarak aile ayrılıklarının önüne geçilmesini çalışan kadınlar olarak pozitif bir ayrımcılıkla hükümetimizden talep ediyoruz.
Türk toplum yapısı, aile unsuruyla şekillenir. Sağlıklı bir ailenin temeli de sağlıklı ve huzurlu bir kadınla temellenir. Bizler diğer batı ülkelerinin aİlevi yapısından farklıyız. Bu sebeple bizim milli, dini, gelenek ve göreneklerimize göre çalışma şartlarının düzenlenmesi gerekir.
Son olarak kendi milli tarihimize baktığımızda canıyla, malıyla, cananıyla bizlerin var oluşuna katkıda bulunan Nene Hatun, Kara Fatma, Binbaşı Ayşe ve daha nice kadın kahramanlarımızı, annelerimizi rahmetle anıyor, başta Eğitim Bir-Sen bayan öğretmenleri olmak üzere hayatın her alanında emeği geçen kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum.”