SANDIKLI’NIN FARKLILARI…
Sandıklı Meslek Yüksek Okulu’nun inşaatı 2007 yılında başlamıştı…
Elibol başkan olduktan sonra 400 bin lira civarında bir para toplandı ve kaba inşaatın yüzde 30 luk kısmı bitirildi…
Sandıklı ağalarının elleri cebe gitmeyince, inşaat yarıda kaldı..
Murat Cem Turan, sahiplendi de, kaba inşaat bitti. Allah razı olsun hayırseverliliğinden…
MYO’nun eğitim hizmeti vermesi için ince inşaatın yapılması için 750 bin lira daha para gerekti…
Sandıklı’nın kaymağını yiyenler, çağrılara kulaklarını tıkadılar…
Siyasetçiler de, kendi dertlerine düştüler…
Sandıklı’yı karşılıksız seven mahalle muhtarları bir heyet halinde Ankara’ya gidip, hemşehrileri Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’a “bu işi çözersen sen çözersin” dediler.. Aslan, muhtarlarla birlikte Milletvekili Sait Açba’yı ziyaret etti ve destek istedi. Kalkınma Bakan yardımcısı Mehmet Ceylan’da Zekeriya Aslan’ın kapı komşusu…
Ödenekler kapalı olmasına rağmen, Zekeriye Aslan ve AKÜ Rektörü Mustafa Solak’ın sıkı takipleri sonucunda 750 bin lira AKÜ’nün hesabına geçti…
Rektör Mustafa Solak’ta AKÜ bütçesinden 300 bin liralık ek tahsisat imkanı sağlayarak, Sandıklı Meslek Yüksek Okulu’na önümüzdeki eğitim sezonuna yeni öğrenciler kazandırabilmek için çalışmaya başladı…
Kazanan Sandıklı oldu.. Yeni öğrenciler gelecek, durgun olan ekonomi az da olsa canlanacak..
Sandıklı halkının bu ödeneğin çıkartılmasında emeği geçenlere teşekkür etmesi lazım…
Başta AKÜ Rektörü Mustafa Solak’a, Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’a, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan’a, Milletvekili Sait Açba’ya ve heyet olarak Ankara’ya gelen muhtarlarımıza…
Öte yandan…
Ak Parti ilçe başkanı atanalı 45 gün oldu…
Bu güne kadar Sandıklı’nın hangi işine el uzattı?
Bu ödeneğin çıktığından bile haberi yok!
Sandıklı siyasetçilerinden iş çıkmayacağını anlayan muhtarlar, kendi imkanlarıyla Ankara’ya gidiyor, memleketin hayırlı işine koşturuyor…
Ve ilk başvurdukları kişi de, Zekeriya Aslan…
Bu habere en çok canı sıkılacak olan da, Mustafa Özpınar’dır…
Özpınar Efendi…
Hocayla, beraber kısır siyasete devam edin…
Siz nelerle uğraşıyorsunuz, Ankara’da olanlar nelerle uğraşıyor…
Kazanan kim olacak bunu zaman gösterecek…
KİBAR AHMETLER...
Sizlerin höt-zöt diye tanıdığınız Ahmetler çok kibardır..
Birbirlerinden az biraz farkları vardır…
Kısa boylu olanı az kibar, uzun boylu olanı ise kibardır…
Hani nasıl derler; ince ruhlu...
İşi düşüp konuşmaya başladığında karşısındakiler bir gözünü kapatıp öyle bakarlar.. Ki kibar Ahmet’e nazar değmesin...
Zarif duygular içinde, ruhunun derinliklerinden gelen tevazu ve inceliklerle, kuru yaprak hassasiyetiyle uçuşan centilmenlik ifadesiyle, zarifliklerle süslü, ılımlı yaklaşımların gizemli inceliği ile istediğini elde etmek için, dantel gibi işlediğinden bahsedilir, bağlamacı Kibar Ahmet’in..
Sıkıntıları izahta en kestirme anlatımı, diğer Kibar Ahmet yapar:
“Ya, leydi end centilmeni...”
Ya’sız konuşamaz, az Kibar’dır çünkü...
Ancak… Çimento, mermer, çakıl, boru, kazı işi, dolgu işi sözcüklerine karşı allerjileri var…
Bu kelimeleri duyunca, sıtma tutmuş gibi oluyorlar…
O kibar Ahmetler kayıp…
İki gündür; tehdit, şantaj, vurucu tim maskelerini takıyorlar..
Üç-beş yüzlü bunlar…
Elinizden geleni ardınıza koymayın emi…