Kusura bakmayın yazmak zorundayım.. ATSO seçimleri.

Beni tanıyanlar bilir. Afyonkarahisar'da uzun yıllar Ekonomi Muhabirliği ve temsilciliğini yaptım, 4 yılda bir gerçekleşen Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerini şu dönemlerde ne kadar aktif gazetecilik yapmasam da takip edeceğim kendimce bilinen bir gerçektir. Çünkü 22 yıldır bu şehirde yapılan tüm ATSO Seçimlerini hiç aksatmadan bir ekonomi muhabiri ve gazetecisi olarak sürekli takip ettim. Peki neden bugün bir köşe yazması gereği duydum? Yapılan seçimlerin sonuçlarına farklı bir pencereden bakabilmek adına bir katkı sağlamak için. Öte yanda bu yazıyı basın camiamızın tümündeki sevgili meslektaşlarıma eş zamanlı gönderdim dilerlerse gazete ve internet haber sitelerinde yayınlamaları dileğiyle.

ÖNCE ESOB İLE BAŞLAYALIM.

Afyonkarahisar'la birlikte birçok şehirde, Ekonomik STK seçimlerini takip etme noktasında bilgi alışverişinde bulunduğum Türkiye genelinde birçok ekonomi muhabiri dostlarımızla dönem dönem konuşarak belli noktalarda karşılıklı bölgesel veri tahmin analizleri yaparız. Bu bağlamda, Kanunen aynı ayın içerisindeki haftalarda tamamlanması gereken Esnaf Sanatkarlar Odaları seçimlerinde bazı şehirlerde ki Esnaf Odalarındaki değişimler zaten dikkat çekiyordu. Öte yanda en son yapılan Birlik Üst Yönetim seçimlerinde ise hatırı sayılır şaşırtıcı sonuçlar ve en önemlisi son 24 saatte net bizde diye planlanan oyların sandık başında beklenmedik şekilde siyaseten, hatıra binaen yada başka sebeplerle karar değiştirmeleri ayrıca gözlemleniyordu. Türkiye de eş zamanlı haftalarda yapılan ESOB seçimlerinde yukarıdaki belirttiğim seçeneklerin hepsi diğer bazı şehirlerde olduğu gibi Afyonkarahisarda da gerçekleşti.

BUNU İYİ OKUYANLAR MESAJI ALDI.

Bu noktada, en son Ankara da kesinlikle değişmez denilen bazı Esnaf Federasyon Yönetimlerindeki şaşırtıcı değişiklikler teknik olarak İller de yakın zamanda başlayacak olan Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları ve diğer Mesleki STK Seçimlerinde aynı izdüşümü yapar mı sorusunu akıllara getirdi. Bu bağlamda, çeşitli TSO ve TB Başkanları bu seçimlerde çıkarılacak üyelerini satranç mantığında düzenleme noktasında hareket ederken bazı Şehir ve İlçelerde ise ağır basan eşraf mantığı, sermaye bütünlüğü, şehir milliyetçiliği ve geleneksel bir eğilim olan en büyük marka ve ağır isimler bizde zaten sonuç değişmez tezlerini oluşturdu. Aslında ortada görünen bir gerçek bu dönem için bas bas, bağıra bağıra buradayım diyordu. O gerçek, STK lar da ciddi anlamda vitrinsel değişiklikten yana farklı isimlere ve özellikle gençlere imkan verilmesini isteyen ciddi bir kitlenin varlığıydı. Bu nedenle sadece Afyonkarahisar'da değil şu ana kadar birçok ilde Ekonomik Sivil Toplum Kuruluşları seçimlerinde başta marka isimlerden bazıları hayret verici bir noktada ya az farkla seçildi yada beklemedikleri yüksek farklarla sandıktan çıkamadı ve ciddi sarı kartlar gördü.

PEKİ SERTESER BUNU GÖRDÜMÜ?

Kesinlikle ŞAHSİ TAHMİNİMİ ifade ediyorum. Evet en baştan gördü. Tahmin etmiyordu, hissediyor ve biliyordu. Kendisinin TOBB ile yakın ilişki ve dostlukları bu görüşü daha fazla güçlendiriyordu. Çünkü TOBB bu durumu Türkiye genelinde zaten özel olarak görüyor ve sürekli analiz ediyordu. Bu noktada Serteser'in kafasında ikinci listenin çıkacağı dile geldikten sonra hiçbir zaman 87 sandalyenin 70 tanesini alırız gibi bir hesabı yoktu bence. Bu kadar az fark olmayacağını belki beklemiyordu ama bir yarış olacağını da öngörüyordu. Çünkü ciddi anlamda gündeme gelmese de bunun sinyalleri birçok şehirden ve Afyonkarahisar saha ve kulis haberleriyle zaten analiz edilebiliyordu.

ZORDUR ANADOLU ŞEHİRLERİNDE BU İŞLER.

Kesin olan bir şey şudur ki Afyonkarahisar gibi Anadolu şehirlerinde manen zordur uzun süreli STK Başkanlığı yapmak. Çünkü Anadolu Şehirlerinde yol arkadaşlığı kavramı vardır yani Afyon usulü sağdıçlık gibi.. Öte yanda uzun süreli iş birliktelikleri, hizmet etme faktörü ile oluşan köklü dostluklar, ilerleyen yıllarda meydana gelen çeşitli akrabalıklar, denge unsurları vs gibi sayabileceğimiz daha bir çok faktör bu nokta da seçim dönemlerinde tabiri caizse STK Başkanlarını yukarıya tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal hesabı iki arada, bir derede bırakır duygusal olarak. Aslında bilir satranç misali birkaç değişiklik yapsa olumlu sonuç alınacağını ama yapamaz çünkü siyaseten kırgınlık ile iş dünyası kırgınlıkları birbirine benzemez. Birde bu sürece siyasette bir şekilde dahil oluyorum derse ortada zaten bambaşka bir sahne oluşur.

NEDİR VERİLEN MESAJ?

Seçime tek listeli giren Bursa, Eskişehir gibi büyük TSO lar ve Afyonkarahisar bazlı şehirlerde şu ana kadar yapılan seçimlerde ister tek liste yada çift liste olsun Meclislerin ciddi anlamda değiştiğini ve gençleştiğini görüyoruz. Kısaca uzun süreli Başkanlık yapanlara ve tekrar kazanan başkanlara verilen kesin mesaj şudur. Gençler artık daha önde olsun mevcut yönetimlerde radikal bayrak değişimleri olsun, istişareye açık olun. İki gruptan oluşan Meclislerde ise ortak işbirliği olsun, tek gruplu meclislerde yenilenen üyelerle bir sinerji oluşsun, velhasıl başarı ve başarısızlıklar ortak olsun. Kaybeden başkanlara verilen mesaj neydi derseniz? Üzgünüz beklemiyordunuz belki ama biz tümüyle her şeyi değiştiriyor, hizmetlerinden ötürü teşekkür ediyoruz denildi.

ÖNDER ARTUK'UN BAŞARISI NEDİR PEKİ?

Hayatta doğru zamanda, doğru yerde olmak ve bu fırsatı kullanmak olgusu vardır. Önemli olan bu durumun oluştuğunu görmek ve ona göre bu fırsatı kullanmaya cesaret ederek harekete geçmek güdüsüdür. Önder Artuk ve ekibinin en büyük başarısı budur. Yukarıdaki satırlarda yazmış olduğum Türkiye genelinde görülen ve Serteserin'de gördüğünü ifade ettiğim STK Seçim Stratejilerinin değişimini tabi ki onlarda gördüler ve ona göre çalışarak bu sonucu aldılar. Demokratik anlamda başarıya saygı duymak erdemliliktir. Bana göre kendisi seçimi kazanamamış olsa bile Afyonkarahisar iş dünyasının tümü bazında ismini daha fazla kitleye tanıtması adına etkin bir kazanım sağlamıştır. Bu durum eleştiriyi değil yarış sonrası bir tebriği hak eder.

NE OLACAK BUNDAN SONRA.

Bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz. Sonuçta yeni oluşan ATSO Meclisinde sayısal anlamda hatırı sayılır bir muhalefet aritmetiği oluştuğunu ve artık Meclis toplantıları saatlerinin belki az biraz daha uzayacağını tahmin edebiliriz. Bu nokta da her iki taraf açısından Meclis ve Yönetim Seçimleri öncesi kapalı kapılar ardı hesapların, gelişen gerilimlerin, olumsuz propaganda ve algıların, Türkiye genelinde tüm STK seçimlerine özgü normal bir durum olduğunun ve özellikle TSO seçimlerinin değişmez bir doğası olduğunun ayrıca altını çizelim. Bu noktada bırakalım artık bu tür algıları. Mecliste ki mavi liste ile kırmızı liste kanlı bıçaklı insan değiller sonuçta. Hatta Meclis seçimlerinde iki rakibin meclis sandalyesinde yan yana oturduklarını sohbet ettiklerini gördük. Sonuçta Meclis üyeleri bunları kısa zamanda unutur. Hatta bir yıl sonra açın ATSO nun web sitesinde ki Meclis Üyeleri Bölümüne bakın en az çeyreğinin değiştiğini yerine yedeklerinin geldiğini, 4 yıl içinde yarıya yakınının değiştiğini görürüz. Çünkü TSO larda devamsızlık ihlaline bağlı Meclis üyeliklerinin düşmesi yerine yedeğinin gelmesi hususu vardır.

ALGI FAALİYETLERİ VE 2009 YILI.

Bunlara en büyük örnek ana seçimlerden sonra konuşulan "Hüsnü Serteser kendi gruplarında kazanamadı ama" algısıdır. Herkes bu algıyı lütfen çöpe atsın. Meclis ve Meslek Komitesi üyelerinin tümü bilir bu süreçleri. Çünkü TSO seçimlerinde verilmiş bir haktır kanunen herkes için. Kısacası Ticaret ve Sanayi Odalarında geleneksel olarak bilinen bir durumdur. Tüm Başkan adayları isimleriyle çeşitli gruplardan çıkamama ihtimaline karşı Tüzel Kişilik statüsündeki şirketlerdeki yetki belgelerinden Meclise girebilirler. Peki ATSO Seçimlerinde tepki olan listeler varmıy dı? Evet vardı. Bu tepkiler seçime katılan tüm üyeler ve bizim gibi seçime takip edenler tarafından sandıklar açıldıktan sonra kesin olmayan ilk sonuçlarla zaten algılandı ve mesajları alması gerekenler aldı. Ya peki, Yönetim Kurulu Başkanlığını bir oyla kazandılar buna ne diyeceksiniz derseniz, bunun cevabı ATSO Seçim tarihlerinin geçmişlerinde bir çok kez yaşanmıştır ve kayıtlıdır derim. Buna tarih bazlı en yakın örnek; Melih Yurter ile Hüsnü Serteser'in yarıştığı 2009 ATSO Seçimlerinde Melih Yurter Yönetim Kurulunun bir oyla kaybettiği seçimdir.

YENİ ATSO MECLİSİNDEN RİCAM. BUNU DEĞERLENDİRİN LÜTFEN.

Lütfen gerçekleşecek ilk oturumlarda örneğini Bursa, Eskişehir, Gaziantep gibi çeşitli TSO 'da gördüğümüz Yüksek Tecrübe Onur Kurulunu hayata geçirin. Ali İhsan Çiloğlu amcamız gibi çınarları bu kurul ile bir araya getirin ve diğer Odaların yaptığı gibi 3 ayda bir Yönetim Kurulu ve 6 ayda bir Meclis toplantılarında bu kurulu özel davet ederek çoğu gençleşen Meclis üyeleri ile bu kurulu pekiştirin. Ayrıca bu kuruldan sorumlu ATSO bünyesinde Basın Müşavirliği aracılığıyla bu çınarların tecrübelerini yazılı kayıt altına alarak özel arşiv niteliğinde bundan 30-50 yıl sonrasının TSO Yönetimine tarihsel bir belgesel bir miras bırakılmasını sağlayın. Bizde varsa eğer böyle bir kurul lütfen bilgi eksikliğime verin ama yoksa lütfen düşünün. Yukarıda yazdığım Odalar bunu çoktan yapmaya başladılar çünkü. Başta fikirlerimi paylaşmama izin veren Basın Sektöründeki meslektaşlarıma ve siz okuyucularımıza Sevgi ve Saygılarımla.