17 Aralık’ta başlayan Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu ile açığa çıkan AKP’li 4 eski bakana ilişkin yolsuzluk dosyalarını araştırmak için TBMM’de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurulmuştu.
Komisyon, AKP’li Komisyon Başkanının bütün engellemelerine rağmen CHP’li milletvekillerinin üstün gayretiyle yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkaran çalışmalar yaptı. Bunun sonucunda da 4 eski bakanın Yüce Divan’a gitmesi kamuoyunda tartışılmaya başlandı.
Komisyonun karar vereceği oylama 22 Aralık 2014 günü yapılacaktı. Ancak Komisyon Cumhurbaşkanından gelen baskı ile Yüce Divan’a sevk oylamasını erteledi. Toplantı salonu civarında GSM iletişimi engellenmiş, toplantı ilan edildiği saatte yapılmamış, sürekli ertelenmiştir.
Komisyonda bulunan AKP’li üyelerin bir kısmında Bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi kanaatinin oluştuğu anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, komisyonun AKP’li üyelerine, Bakanların Yüce Divan’a gönderilmemesi için baskı yapmaktadır.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) uzmanı tarafından hazırlanan rapor, eski Bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Muammer Güler’in mal varlıklarının gelirleriyle orantılı olmadığını ortaya çıkarmıştır.
Gecikmeli olarak yapılan toplantıda eski bakanların MASAK raporuna itiraz etmesi üzerine önce ertelenen, sonra da 5 Ocak’a bırakıldığı açıklanan Komisyon Toplantısı, açıktır ki Cumhurbaşkanının baskısıyla ertelenmiştir. Her ne kadar Başbakan Davutoğlu, “kolunu kopartırız” demişse de, toplantı öncesinde eski bakanlarla görüşerek Yüce Divan’a gönderilmelerine ikna etmeye çalışmıştır.
Bu konuda Erdoğan ile Davutoğlu arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır. Erdoğan’ın Yüce Divan’a gönderilmeye karşı olduğu, AKP’li vekillerin önemli bir bölümünün ise konunun Yüce Divana taşınmasını istediği görülmektedir.
AKP, “mızrağı çuvala sığdırmak” istemekte, ancak mızrak çuvala sığmamaktadır. Zafer Çağlayan’ın görev alanına girmediği halde gümrüklerde “altın çıkışı” için Reza Zerrab’a referans olduğu, Muammer Güler’in “imtiyaz sağladığı”, Egemen Bağış’ın ise aracılık ettiği suçlamaları ortadadır.
MASAK Raporu’nda mal varlığında artış olmadığı söylenen Erdoğan Bayraktar ise “göz yumma” ile suçlanmaktadır. İstifa ederken, “ben değil, Başbakan istifa etmeli” diyen Bayraktar’ın kim için göz yumduğu açıktır.
Anlaşılan o ki Komisyon'un AKP’li üyeleri üzerinde büyük baskı vardır. Bu baskının sonuç vermesi için toplantı, 5 Ocak’a ertelemiştir. Erdoğan, bakanların Yüce Divan'a gitmesini istemiyor. Giderlerse bütün pisliğin ortaya döküleceğinden korkuyor.
Ciddi suçlamalarla karşı karşıya olan bakanlar Yüce Divan’a gönderilmelidir. Aldığı kararla görüşmeleri 5 Ocak’a erteleyen Komisyon şaibe altındadır. CHP Milletvekilleri yolsuzlukların ve hırsızlıkların takipçisi olmaya devam edecektir.
Şu Türkiye’nin haline bakın; 17 Aralık operasyonunda el konulan paralar faizi ile iade edilmektedir. Zarrab’ın adamına 55 bin lira faiz ödendi. Evinde milyon dolarlar bulunan banka müdürü ve bakan oğluna da iade edilecek. Güler misiniz ağlar mısınız; bir banka müdürüne “Niçin evinde milyon dolarlar var?” diye sorulamıyor.
Hatırlayalım; AKP, 2002 yılında 3Y ile yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğini söyleyerek iktidara gelmişti. Ne var ki 12 yıllık iktidarı döneminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş yolsuzluklara şahit olduk. AKP, ısrarla 17-25 Aralık operasyonuna “darbe” diyor ama bakanları Yüce Divan’a gitmemek için kırk dereden su getiriyorlar. Yoksulluk konusunda da AKP Cumhuriyet tarihinin şampiyonudur. Bugün Türkiye’de 20 milyondan fazla insan ancak sosyal yardımlarla karnını doyurabilmektedir. Yasaklarda da AKP Hükümeti 12 Eylül Yönetimi ile yarışmaktadır. Evet, AKP iktidarının ilk yıllarında bazı yasakları kaldırmıştır ama son yıllarda giderek yasaklar listesini arttırmaktadır.
Bu ülkede artık “makul şüphe” ile insanlar gözaltına alınabilmekte, mal varlıklarına el konulabilmektedir.