ESKİ BAYRAMLARIMIZIN TADI BAMBAŞKAYDI
BURUK VE ÜZÜNTÜLÜ OLSADA RAMAZAN BAYRAMINI KUTLAYIP UĞURLADIK. HERGÜN ŞEHİT HABERLERİ İLE TERÖR LANETİ RAMAZANIMIZI DA BAYRAMIMIZIDA YASA BOĞDU. YİNE DE TÜRK MİLLETİ DİMDİK AYAKTADIR.
Dinarda eski yıllarda Ramazan ve Kurban Bayramlarının günleri yaklaşınca özellikle iki semtimizde yoğun bir çalışma başlardı. Bunu içimizden hatırlayanlar olabilir. Özellikle yaşı 50-60’ı geçmiş kişilerin bu çalışmaları çok iyi bilmesi gerekir.
Ben buruda bu yoğun bir çalışmaya giren iki kişiyi çok iyi biliyor ve hatırlıyorum. Biri Üçlerce mahallesinde araphasanlar lakaplı bir ailenin oğlu rahmetli Hasan Kitiş’dir. Bir diğeri de Cami kebir mahallesine bağlı ancak tekke tepenin hemen aşağısındaki Uysalların benzinliği yakınında tam yokuşun başladığı noktada oturan Kamile Varol Ablamız vardı. Edindiğim bilgiye göre şu anda oğlu ile birlikte İzmir’de yaşamaktaymış. Allah uzun ömür versin. İmkân olsaydı da o yıllardaki bu faaliyetlerin siyah beyaz bir fotoğrafını elde edebilseydik. Belki yaşasaydı rahmetli FOTO çakmak da varmıştır. Çünkü o yılların birçok fotoğrafları onun arşivindeydi. Kendisiyle vefat etmeden konuşmuştum ”valla Ayhancım çok resim var çuvalların içinde bir gel de aktaralım ”demişti ama bir türlü nasip olmadı. Bu değerli hatıralara oğulları sahip çıktımı bilmiyorum. Bir ikisine sordum olumsuz cevap aldım. Ne ise gelelim biz kendi konumuza…
Hasan ağabey Üçler cenin yukarısında kanal sokakta bulunan oturduğu eski evin arkasındaki boşluğa bayrama bir hafta kala başlardı çalışmaya. Özel 4-5 metre uzunluğundaki direkleri kullanarak bir salıncak yapardı. Salıncak kalın iplerle bağlı bir tezkereye benzer altlıkla hazırlanmış(Tezkere inşaatlarda ön ve arkadan 2 kişi tarafından saplarından tutularak malzeme taşınan araçtır.)Dikdörtgen şeklindeki bu aracın dört tarafına bağlanan kalın iplere elleriyle tutunan iki kişi ayakta karşılıklı binerek sallanmaya başlarlardı. Çoğu gençlerin eşlenerek bindikleri zaman bir yarış haline gelir en çok kim yukarılara çıktı diye iddiaya tutuşurlardı. Mahallenin genç kızları ve delikanlılarının severek bindikleri salıncaklar belirli bir süre sallandıktan sonra durdurulup yeni kişiler binerdi. Hatırladığım kadarıyla kişi başına sarı bir 25 kuruş insan başı binerdi. Salıncakçı zaman doldu uyarısıyla hızını alamayanlar uzatarak ikinci defa süre isterler yeniden 25 er kuruş verirlerdi.
Aynı salıncak Toptepenin hemen altındaki Kamile Ablanın evinin arkasındaki bahçede kurulurdu. Kamile abla ilçedeki her sosyal faaliyetlerde boy gösterirdi. Çok iyi hatırlarım rahmetli Menderesin ve İnönü’nün Dinara gelişlerinde küçük kızına özel yaptırdığı giysiyle karşılayarak Dinar için isteklerde bulunurdu. Kamile Ablamızın salıncağına da aynı ücretle binilirdi. Dinar’ın gençleri bu iki salıncağın müritleri olmuştu. Ayakta durup binebilecek küçüklere de sıra veriliyordu. Ne var ki onların hızlı sallanmalarına izin verilmiyordu.
Şimdiki adliyenin alt tarafında bulunan büyük Apartımanların olduğu yer geniş bir boşluktu. Yukarı kısmında rahmetli Naci Başaran’ın çalıştırdığı yazlık Başaran sineması vardı. Aşağıda yolun altında tekel idaresi bulunuyordu. Bu boşluğa bayramdan bayrama sirk gelirdi. Büyük bir çadırlarla kurulu bu yerde cambazlar oynardı. Tel üstünde yürümeler. Özel bisiklete binmeler. Boncuk isimli kişinin gösterileri ve çeşitli düzenlemelerle faaliyetler gösterilir. Uçan salıncaklar kurulurdu. Bu faaliyetler bazen ara sıra da olsa gelip faaliyet gösteriyorlar ama o yılların tadı bambaşkaydı.
Dinamo sakakta şimdiki ticaret odası önündeki boşlukta da kasnakçılar kurulurdu. Ücret karşılığı kasnak attırılırdı. Rahmetli Topal Durmuş’u ve Habeş Mehmedi iyi hatırlarım. Beni buraya her ikisi de sokmazdı. Dinarın çocuklarına yazık büyükler girebilir diye biz yaştaki çocukları kovalarlar bizi babanıza söylerim diye korkuturlardı.
Kapı kapı dolaşıp bayramlaşmayı saymıyorum. O yıllarda elbette ki aileler tanıdıkları çocuklara göre para ve şeker ikramında bulunuyorlardı. Ceplerimiz şekerle dolardı poşet torbalara koymaya başlardık. O yıllarda aileler gelen çocuklar içinde anne veya baba tarafından öksüz, yetim olanlara karşı davranışları başka olurdu. Verecekleri bayramlıkları da elbette ki değişik olurdu. Şimdiki bayramlar bayramlaşmalar da yapılıyor ama nasıl birkaç büyük bayramlaşmayla iş bitiyor. Bazı ailelerin çocuklarının bile akraba bayramlaşmasına gitmekten kaçındıkları görülüyor. Bayramdan bayrama gelmeyenler bile var olup biz eski bayramlarımızın özlemlerini yaşıyoruz. TÜM OKUYUCULARIMIZA SAĞLIKLI VE MUTLU NİCE BAYRAMLAR DİLERİM. ALLAHTAN SAĞLIKLI NİCE GELECEK BAYRAMLARA CÜMLEMİZ ULAŞMASINI Sevgi ve Saygılarımla DİLERİM 11 Temmuz 2016 Ayhan Kalkan