Devleti Aliyye Ocakları Basın Açıklaması

“Değerli Kardeşlerim,

Maalesef her yıl olduğu gibi bu yıl da mübarek Ramazanı Şerif ayında, yine terörist

Israilin Haremi Şerife postalları ile girerek, ibadet halindeki savunmasız ve silahsız Müslüman

kardeşlerimize saldırmasına şahit olduk.

Bulunduğu coğrafyayı kana bulayan bu siyonist terör örgütü, hiç bir dini veya hukuki

hassasiyet gözetmeksizin kendi başına buyruk hareketle bütün Ortadoğuyu gözyaşına mahkum

ediyor. Maalesef bu durum tamamen Ümmetin ve ümmetin liderlerinin suskunluğundan

kaynaklanmaktadır. Lakin şunu bilmelidirler ki zalimin zulmü hiçbir zaman karşılıksız kalmadı

yine kalmayacaktır.

Buradan katil İsraile sesleniyorum, Önce kendi tarihinize ardından bizim tarihimize iyi

bakın. Bakın ki zulmün karşılıksız kalmadığını, mazlumların ahının zalimlerden nasıl

alındığını görün. Görün ki mahremimize el uzatmayı aklınızdan bile geçirmeyin, görün ki bu

güne kadar yaptıklarınızın burnunuzdan fitil fitil gelene kadar karşılıklarını alacağınızı anlayın.

Hz Ömer r.a efendimiz 636 da Kudüsü fethettiginde Bizans boyunduruğunda inim inim

inliyordunuz zulmü biz durdurduk, bölgeyi sukûna gönülleri sürûra gark eyledik. İlya’yı

Kudüsü Şerif yaptık.

Daha sonra hırs ve tamahınızdan dolayı çıkardığınız fitneler neticesinde sebep

olduğunuz 88 yıllık Haçlı zulmüne Sultan Selahaddin ile dur dedik.

Bizim tarih boyunca girip ihya ettiğimiz Haremi Şerif ve Kudüsü, siz tarih boyunca

imha ettiniz. Fakat fitnenin kol gezdiği Kudsü Şerifi bu sefer de Hadimül Harameyn Eş-şerifeyn

Yavuz Sultan Selim Han ile sükunete kavuşturduk.

Bizim meslegimiz zalimin tahtını başına geçirmektir. Sizin mesleğiniz ise zülm ve

haksızlık ile fitne fesadın kaynağı olmaktır. Lakin karşınızda Kudüs ve Mescidi Aksayı ve dahi

tüm Ortadoğuyu asırlarca adalet ve huzur ile muhafaza eden, idare eden, hiçbir karşılık

beklemeksizin ihya eden Osmanlı torunları vardır.

Selahaddinler, Yavuzlar, Abdülhamidler tükendi zannetmeyin. Biz yine geleceğiz.

İhanet üzerine kurduğunuz saltanatınızı başınıza geçirmeye, günahsız sabîlerin gözyaşlarının,

kanını akıttığınız kardeşlerimizin hesabını sormaya geleceğiz.

Bu sefer öyle bir geleceğiz ki sizin kökünüzü kazıyacak, akıttığınız kanda boğacak,

yeniden Ortadoğuda çıban başı olmamanız için cehennemin dibine yollamaya geleceğiz.

Öyle geleceğiz ki arkasına saklanacak ne bir taş, ne de bir garkad ağacı dahi

bulamayacaksınız.

Kardeşlerim,

Kudüs bize Sultan Abdülhamid Hanın mirası ve emanetidir. Bugün olacakları tahmin

ettiği için hayatı pahasına Kudüs ve Mescidi Aksayı Yahudi tasallutundan koruyan Abdülhamid

Hanı tahttan indirdiler, sonrası malûm. Kan ve gözyaşı, sönmüş ocaklar, öksüz ve yetim kalan

yavrular, sahipsiz kalan bacılar, zindanlarda geçen yıllar. Kısaca Abdülhamid Handan sonra

bölgede acı dinmedi.

Peki emanet sahipsiz mi? Asla. Asla Abdülhamid Hanın emaneti sahipsiz değil.

Rasûlullah s.a.v efendimizin emaneti sahipsiz değil, Selahaddinin, Yavuzun emaneti sahipsiz

değil. Nasıl 636 da girdi isek, 1071 de, 1187 de, 1516 da girdi isek bugün de Kudüse, Mescidi

Aksaya hazırlanıyoruz, onun için gayret ediyoruz, gecemizi gündüzümüze katıp yine girecek

ve zalimin tahtını başına geçireceğiz.

Müjdeler olsun kardeşlerim, zulmün sonu gelmiş, zalimin zulmü bir milletin uyanışına

sebep olmuştur. Nasıl Ayasofyayı açtı isek sırada özgür Mescidi Aksa da kılınacak

namazlarımızı var. Zaman ve zemin hazır, sefere çıkacak ordunun neferleri olarak sizlere

müjdeler olsun. Rabbim en kısa zamanda Mescidi Aksa da fatih komutanlar ve fethin aslanları

ile şükür secdelerine kapanmayı cümlemize nasip eylesin. Cumamız ve Ramazanımız mübarek

olsun, bütün dünyada zalimler kahrolsun, onların kahrolmasına da yine Osmanlı torunları

olarak bizleri vesile kılsın Rabbimiz..”