Genç siyasiler..

Değerli okurlar...

Develer tellal, pireler berber iken, Maltepe sigarasının içinden odun çıktığı günlerde, Sandıklı ile Ankara arasında alo diyebilmek için santrala yazdırıp altı saat beklediğimiz, sokaklarda ayı oynatıldığı, kalantorların anca 124’e bindiği, Anadol’un inekler tarafından yenildiğine inanılan, salça sürülmüş ekmek dilimi dönemlerinde, mutfak zeminlerinin muşamba kaplandığı, tencere kalaylattığımız, arapsabunu kokulu zamanlarda..

Bugünkü genç siyasiler henüz dünyaya gelmemişti..

Avaramu’yu ezberleyen kızlar Raj Kapoor’a hastayken, Ömer henüz turist bile değilken, Vahi Öz’e güldüğümüz, zavallı Ayşecik’in zengin babasından habersiz, kötü kalpli üvey anne yanında çileler çektiği yıllarda, Cem Karaca’nın İzmir fuarını zangır zangır salladığı, Özay Gönlüm’ün yaren’ini tıngırdattığı, Cemal Kamacı’nın kroşe patlattığı, Metin Oktay’ın ağları deldiği, kasetleri acayip kapışılan Arif Susam’ın oo-ooo Alaman Efendi de burdaymış, diyerek org çaldığı günlerde..

Bugün otuzlu yaşı yeni aşmış hırslı siyasiler henüz kundaktaydı..

Ankara’da basılan gazetelerin, Afyon’a anca ertesi gün ulaşabildiği, sadece TRT’nin var olduğu,bizim ahali akıl edemez diye düşündüklerinden olsa gerek, televizyonunuzu kapatmayı unutmayın diye uyarı yazısı koydukları, çamaşır makineleri merdaneli, Haile Selasiye Habeşistan imparatoruyken...

Gerçeklerin üstünü örtmek, duyulmasını engellemek, belki mümkündü.

Bugün, imkânsızdır..

Ve, dönüp bakıyoruz geriye...

Akıllı telefonlarımız, Wi-fi’larımız, iPad’lerimiz, çanak antenlerimiz yoktu ama..

Genç nesil, yola çıktığı arkadaşlarına tuzak kurmuyor, arkasından kuyusunu kazmıyordu..

İnsanlar daha mutluydu..

Koltuklar küçük olsa da, yalakası cüce adamlar her zaman vardı ama, hiç olmazsa birazcık yontulmamışlara selam bile verilmiyordu.

O küçük koltuğun devamı uğruna, kendisine destek verenleri bir anda karşısına alıp kazanacağını zanneden odun’lar sadece sigaradan çıkıyordu..

Demem o ki; siyasette vefa gösteren karşılığını fazlasıyla alır. Kendisini dev aynasında gören ve vefasız olan hoppadanak gider!..

Değerli okurlar;

Küçük bir ilçede bu olaylar yaşanıyorsa, o ilçenin kalkınması mümkün değildir..

****

Ölü nasıl dirilir?

Siz onu bilirsiniz…

O her zaman, her an, her yerdedir...

Hiç ummadığınız anda ve zamanda şıp diye karşınıza çıkıverir...

En açıkgöz, en hünerli, en cevval, en enerjik, en becerikli ‘‘Sayın Os...’’ o sayındır..

Sayın Osfendi Paşa…

Cetveli uzun pergeli yumrudur..

Her yere ulaşır, döne-döne...

Karşınıza çıktığında alışılmış biçimde elini uzatıp ‘‘Ben Sayın Osfendi..’’ der...

Sırıtır...

En çok kullandığı sözcük “Allah için..” veya ‘‘Memleket için..’’dir... Arada bir ‘‘Vatan uğruna..’’ der... Kimi zaman da ‘‘Biz hizmet için varız..’’ diye tutturur..

Son günlerde;

“Allah için çalışan”lardan biriyle Hocalar Yolu civarında büyük ölçeklerde arsa kapatmaya başladılar…

Alırken ölü pahasına alıyorlar satarken diri satacaklar…

Önce tarlayı parselleyip arsa yapacaklar..

Bu durumda ne olmuş oluyor?

Ölü dirilmiş oluyor!…

Ki, canlı canlı satabilsinler..

****

Hayırlı haftalar..