GÜNAHTIR, GÜNAH…
Muhterem, muhterem eşini bir devlet dairesine işe aldırıyor…
Kimsenin kaş-göz diyemeyeceği dönemde zaten hanfendi işe de, gitmiyor…
Emekliliğine üç ay kalan hanfendiye “üç aylık rapor” alınmak isteniyor…
Başhekime müracaat ediliyor…
Başhekim “kanunsuz rapor veremem” diyor..
Muhterem, çok bozuluyor ve “zamanı gelince görüşürüz..” diye ayrılıyor, hastaneden…
Hasbelkader siyasi güç yine eline geçiyor…
Ve geçtiğimiz hafta başında…
Başhekimi aldırmak için düğmeye basılıyor…
Ayıptır, günahtır muhteremler..
Bu dünyanın öteki dünyası da var…
İnançlı muhteremler, böyle bir harekete girişir mi?..
Hadi bakalım…
Siz kininizi kusmaya, yanlış yapmaya devam edin…
Bu iddia sahipleri de, bizlerde bu tür çirkin olayların takipçisi olacağız..
Şunu unutmayın:
Yarın sokağa çıkınca kimin yüzüne bakabileceksiniz?
Hodri meydan, muhteremler…
Hodri meydan…
AYAKLARI KISA…
Yalan doğumla başlar:
İnsan kırmızı suratıyla doğup etrafa boş boş bakarken daha, karşılaştığı ilk şey “Nasıl da ebesini tanıdı” yalanıdır...
Üç dört yaşına geldiğinde “Aman da ne kadar akıllı, maşallah” yalanı gelir...
Biraz daha büyüyüp de aptal olduğu anlaşıldığında ikinci yalan yetişir:
“Hayret, çocukken çok akıllıydı...”
Yalan “Bizde yalan yok” diye başlar..
Eski belediye başkanının yalanı çok çeşit:
“Çok dürüst adamım ben” yalanı, bu küçük yalan...
“Ne haram yedim, ne yemilmesine göz yumdum..” yalanı, bu büyük yalan...
“Sandıklı Belediyesine itibar kazandırmıştım..” yalanı, bu kuyruklu yalan...
“Siyasetten çekildim..” yalanı, bu siyah yalan...
“Ben yönetime kimseyi sokmadım…” yalanı, bu pembe yalan..
“Hocamla planlarımızı bozmaya çalışıyorlar.. Benden iyi başkan adayı mı bulacaklar?...” bu inşaattaki balkondan söylediği yalan değil, siyasi beyan….
Ya da adını siz koyun: palavra, balon, savurma, sallama, üfürük, fasa fiso, iftira, uyduruk ...
Ya da adını siz koyun: palavra, balon, savurma, sallama, üfürük, fasa fiso, iftira, uyduruk ...
Yalanına, beyanına göre artık...
Herkes yalan söylese bile iyi yalan söylemek aslında bir sanattır...
Herkes yalan söylese bile iyi yalan söylemek aslında bir sanattır...
Bu muhterem, sanatkâr yani...
Yalan olduğunu bildiği halde, kendisi bile kendi yalanına inanıyor.