Merhabalar…

Konu ilginç geldi bana.

Neden derseniz her seçim dönemi hep anket çalışmaları yapılır ama partiler ama bu işi profesyonel anlamda yapan kuruluşlar tarafından.

Fakat bir türlü sağlıklı anketler yapılmaz ve şu kisveye sığınılır.

‘Birkaç puanlık hata yaptık’ denir.

Şunu insanlarımıza anlatmakta yarar var.

Belki bir zaman diliminde bu tür anketler, anketörler sokak röportajları vs. size istatiksel olarak bilgi verebilir.

Veriler sunabilir ama kesin neticeyi siz ve sandıktaki son anınız belirler.

Kızarsınız fikir değiştirirsiniz, gönül verirsiniz, mantığınız devreye girer.

Öfkelenirsiniz ‘elim başka partiye’ gitmedi dersiniz.

Yani duygusal anların aritmetiği yoktur.

Mantık ve akıl devreye girer, vicdan ölçer, hesap der, yönlendirir ve sonuç ortaya çıkar.

Bu kadar basit.

Garip olan ne biliyor musunuz?

İnsanın şu çok kısa zaman diliminde ki davranış ve zekası, hakim olan işlerin yönetilmesinde ki becerisi ve yeteneği, ölümlü dünyada ki maddi hırsı, kişisel ihtirasları, önlenemez egosu, fezaya varan kibirli ve her şeyi ben bilirim edaları, gerçekten anlamsız ve boş…

Küçük dünyalarında sanırsınız hepsi birer imparator ve kraliçe…

Ama bunu yapmaktan da bir an olsun vazgeçmiyoruz değil mi?

Dikkat ettiniz mi?

Siyasi arenada ki samimi ve güleç yüzlerin vatandaş tarafından ne kadar çabuk benimsendiği ve takdir gördüğü…

Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yoktur.

Doğrusu da bu değil mi?

Asıl olan insanların tercihlerini her daim özgürce kullanması çok önemli değil mi?

Yerel adaylarımız hep ilimiz için bir şeylerin vaadini verirken, insanlarda şunu sormadan edemiyor.

‘’Bunca yıl neredeydiniz…’’

Işığın olduğu her yerde gölgeler de vardır.

Bu şu demek…

İyiler ile kötülerin savaşı sonsuza kadar sürecek.

Kazanan mı?

Valla onu artık bende kestiremiyorum.

Ama kalbim iyiler olsun inşallah diyor.

Yazı yazmanın çok önemli olduğunun farkındayım.

Aslında bir nevi ışık oluyorsunuz insanlara.

Konulara değinmek ilimizde ki sorunları dile getirmek ve bununla birlikte çözüm önerileri sunmak gerçekten keyifli.

Bir o kadar da sorumluluk isteyen iş…

Zevkler ve renkler tartışılmaz demiş atalarımız.

***

İlimizin daha da gelişmesi, yeni sanayi alanlarının çoğalması, birkaç zenginin malı olmaktan çıkması çok önemli...

İşsizlik oranları son dönemde artıyor ve bununla beraber genç işsiz nüfus “bize iş” diye feryat ediyorlar.

Bir gariplikte şu

İşveren ise “çalıştıracak eleman bulamıyoruz” diye feryat ediyor.

“Bize gelen herkes masa başı iş istiyor” öyle bir dünya yok kardeşim” diye işverende feryat ediyor.

Peki nasıl oluyor bu durum?

Her şeyi hükümete bağlayan vatandaşlar, sabahtan etiket fiyatlarını elemanlarına değiştirirken, acaba hükümete soruyorlar mı?

Peki, ev ve mülk sahipleri ortada bir şey yokken nasıl oluyor da kiralara yüzde üç yüz zamla ev alıp satıp kiralayabiliyorlar.

Aklı olan varsa bana da anlatsın.

Daha dün şahit oldum bizzat…

Vatandaş esnaf kefaletten kredi çekmiş gelip o parayla döviz ve altın aldı.

Döviz bürosunda ki arkadaşım söyledi bana…

Kredi kartından nakit çekip, altın yükselecek, dolar yükselecek, gidip alayım bari diye uzun çarşının yolunu tutanları tanıyorum ben…

AÇIKLAMALARLA VAKTİNİ HARCAMA; İNSANLAR SADECE DUYMAK İSTEDİKLERİNİ DUYARLAR.

BAZI İNSANLARIN DEĞİŞMESİNİ BEKLEMEYİN. YILAN SADECE DERİSİNİ DEĞİŞTİRİR, HUYUNU ASLA!

Demem o ki, can çıkar, ama huy çıkmaz misali bizim insanımız işini iyi bilir sıkıntı yok...

Türk insanı ne krizler gördü babaannem anlatırdı yağ ve tüp kuyruklarını. Şimdide öyle şımardık ki hiçbir şeyi beğenmez olduk.
Huy işte :)

Seçim zamanları da öyle vatandaş bağırır, çağırır, öfkesini kusar ama gidip yine gönlünde ki partiye oyunu verir.

“KENDİNİ YANLIŞ HİKAYEDE BULURSAN AYRIL” değilse sonucuna katlanmak, senin iradenle birlikte tecelli bulur.

Patron sizsiniz.

Unutmayın…

Ve size son dip notlarımı aktarayım.

Seçimlerle birlikte size ileteceğim sözler;

Zihin paraşüt gibidir.

Açık değilse işe yaramaz.

Hayat bir bisiklete binmek gibidir.

Dengenizi korumak için hareket etmeye devam etmelisiniz.

Akıl, doldurulacak bir gemi değil, yakılacak bir ateştir.

Kalbini değiştirerek hayatını değiştirirsin.

Bunu sakın unutma…

Kendinize iyi davranın. Hoş kalın, hoşça kalın…