DEMİRKIRKAN: "GELECEĞİMİZ HAYIRLI OLSUN"

CHP İl Başkanı Kemal Demirkırkan, haftalık basın toplantısında gündemdeki konuyarı değerlendirdi. 
Demirkırkan'ın açıklaması şöyle:


Afyonkarahisar İl Genel meclisi Başkanı sayın Salih Sel’in telefonundan vatandaşlarımıza gönderilen “Son Savaş” isimli mesajda açıkça nefret suçu işlenmektedir. Sayın Sel’e soruyoruz bu neyin savaşı? Kimin savaşı? Kim kiminle savaşıyor? Hakikaten bir iç savaş mı çıkartılmak isteniyor? Eğer savaş çıkartmak isteyenler varsa Salih Bey buna niye aracı oluyor.
Bu metinde siyasi değerlendirmelerin ötesinde 'hayır' oyu verecekler için 'namussuzlar, hırsızlar, Amerikan çocukları, darbeciler' gibi inanılmaz suçlamalarla halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk edilmek istenmektedir. Bunun adı bölücülüktür. 
Sayın Sel’e hatırlatmak isterim ki bu bir referandum. 16 Nisanda bu ülkede referanduma gedilecek, seçime değil. Bu referandumda partiler ya da liderler değil fikirler yarışacak. 
“Bu referandum değil, Mazlumların ümidi, İslam'ın hizmetkarı, ümmetin son kalesi Türkiye'nin 90 yıllık aradan sonra yeniden dirilişinin oylanması.” Cümlelerine gerçekten inanmıyor olsaydınız paylaşmazdınız. 90 yıllık aradan sonra Türkiye’nin dirilişi ne demektir?  Siz de genel başkanınız gibi demokrasi tramvayına uygun bir durakta inmek için mi bindiniz? Bu cümleler sizin de Cumhuriyeti pranga olarak gördüğünüzün en açık ifadesidir.
“Bugün CHP, HDP, FETÖ, PKK, YPG, AB, ABD, Almanya hepsi 'Hayır' diyor. İşte şimdi ya bunların safındasınız? ya da Davos'ta masaya yumruğunu vuran, İsrail cumhurbaşkanına postayı koyan Abdülhamit'in varisinin” diyerek bu ülkenin kurucu partisini, terör örgütleriyle ve kurtuluş savaşında savaştığımız emperyalist ülkelerle birlikte göstermeye çalışmak tek kelimeyle hamasettir.
Size kısa bir yakın tarih dersi vereyim.
29 Ekim tarihinde Iraklı peşmergeleri Yaşasın Kürdistan ", "Yaşasın YPG, PKK , YPJ" sloganları arasında ülke topraklarından resmi geçitle Suriye’ye geçişine kim izin verdi?
Habur’da teröristlerin ayağına hakimleri, savcıları gönderen, çadır mahkemeleri kurup teröristleri aklayan kimdi?
Oslo görüşmelerinde terör örgütüyle masaya oturan ” Bunu yapan şerefsizdir” diyen, ardından “Oslo’da İmralı’da görüşmeleri benim bilgim dahilinde yapıldı” diyen kim dir?
Nevruz’da Şivan Perver’le Megri Megri diyerek halay çeken, bu sırada göz yaşı döken, Bebek Katili APO’nun mesajını canlı yayında tüm kanallardan naklen okutan kimdir?
Açılım sürecinde komutanlara operasyon izni vermeyen, valilere emir verip hendeklere döşenen bombalara seyirci kalan kimdir?
Dolmabahçe mutabakatında HDP ve PKK ile masaya oturan kimdi?
 
F Tipi örgütlenme ülke güvenliğini tehdit ediyor diyenleri darbecilikle suçlayan, irtica tehlikesine dikkat çeken paşaları bir bir uzaklaştıran, FETÖ’ne devletin kapılarını ardına kadar açan, bizler F tipi örgütlenme derken “Hoca efendi gel artık özledik” diyen, paşaların Silivri zindanlarına tıkılmasına, adam kayırmalara, KPSS sorularının çalınmasına ortak olan, adına para bastıran iktidar kimin iktidarıydı? 
Siz önce kendi geçmişinize bakın. 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda kimlerin birlikte olduğunu halkımız hatırlıyor. Osmanlı, Osmanlı deyip duruyorsunuz. Bu referandumda halkımız size Osmanlı Tokadını gösterecek.
15 yıldan beri sürekli istikrar, istikrar dediniz.  15 yıldan beri ülkeyi koalisyonsuz tek başınıza yönetiyorsunuz. Şimdi de Anayasaya Evet deyi istikrar gelsin diyorsunuz. Demek ki 15 yıldır bu memlekette istikrarsızlık varmış da sizin haberiniz yokmuş" 
İki yıl fiilen başkanlık sistemi uygulanıyor. Sadece bu iki yılda işsiz sayımız 771 bin arttı. İşsizlik oranında resmî rakamlar açıklandı, yüzde 12.1 iş arayanlarda. İş aramaktan ümidi kesen işsizleri de eklerseniz işsiz oranı yüzde 19,4.
Vatandaşın 424 milyar lira borcu var; kredi kartı, tüketici kredisi borcu toplamı 424 katrilyon lira.
Hal böyleyken bu Anayasa değişikliği vatandaşın hangi derdini, hangi sorununu çözüyor?  Vatandaşın borçlarını mı bitecek, gençlerimiz mi bulacak, terör mü bitecek.
Bir de Hayır çıkarsa ne olur, iç savaş olur, terör patlar söylemleri var. Ben söyleyeyim. Hayır” çıkması halinde, bu, hükümete bir uyarı olacak. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri yerinde kalacak ama hükümet “hayır”dan bir ikaz almış olacak. Hayır çıkarsa sayın Cumhurbaşkanı yerinde kalır ancak anayasal sınırlar içinde görevini yapar. Binali Yıldırım rahatlar, Başbakan olarak görevine devam eder.. Türkiye Büyük Millet Meclisi daha güçlü bir şekilde faaliyetini sürdürerek, yasalar yapmaya, hükümeti denetlemeye devam eder. Herkes kendi görevini yapınca  asla çift başlılık diye bir sorun yaşanmaz. Milletvekilleri bugün olduğu gibi halkın arasında dolaşmaya devam eder. Ülkedeki gerginlikler sona erer, önünü gören piyasalar rahat eder, dolar düşer. Bayram havası yaşanır. Bu, bir siyasi partinin seçimi değildir; bu, başka bir seçim de değildir. Bu, hak arama, adalet arama, birlikte yaşama, özgürce yaşama, kimlik sorgulaması yapmadan, kılık kıyafet sorgulaması yapmadan, inanç sorgulaması yapmadan 80 milyonun bir arada özgürce yaşayabileceği bir referandumdur. Onun için hep hayırlı olsun diyoruz, geleceğimiz hayırlı olsun diyorum.    
Editör: Haber Merkezi