BAŞKANIM HANGİ YÖNE?

Bir belediyenin başkanı..
Başkanın iki tarafında da yüzü var...
Önden bakıyorsun, yüz...
Arkadan bakıyorsun, yüz...
İkiyüzlü kısacası...
Arkasını döndüğünde sanki yüzünü dönmüş gibi diyelim...
Yüzünü döndüğünde de o, arkası aslında...
Ya da tersi...
Bu nedenle giderken geliyormuş gibi yapabiliyordu...
Ya da gelirken sanki gidiyormuş gibi...
İnsanlar anlayamıyorlardı: “Valla seni anlayamıyoruz ikiyüzlü... Şimdi bu önün mü, arkan mı?.. Gerçek yüzün hangisi, hiç belli değil hani” diyorlardı...
En şaşıran da trafik polisi oldu: “Başkanım gidiyor musun, geliyor musun anlamadım doğrusu!..”
O, “İleri gidiyoruz” dedi...
Polis:“Tersine gittiğiniz yetmiyormuş gibi yanlış şeride de girmişsiniz... Hadi yanlış şerit neyse ama koltukta da ters oturuyorsunuz...”
Gerektiğinde, bir yüzü kıblede...
Öbür yüzü hilede...
Bir yüzü dindar...
Öbür yüzü kindar..
Bir yüzü mülayim...
Bir yüzü zalim...
Bir yüzüne bak, bereket...
Öbür yüzünü çevir, felaket...
Diyelim ki bir yüzü zulüm yaparken bakmışsınız öte yüzü nasıl da ağladı...
Ya da bir yüzünde şefkat gözükürken öte yüzü zulüm...
Bakmışsınız bu yüzü tebessüm etti...
Öbür yüzü cellat sanki...
Polis sordu zaten: “Başkanım yani yönün ne yöne?..”
Çift taraflı yağmurluklara benziyordu bir bakıma...
O anda işine hangi yüzü gelirse...
Gerektiğinde bir döndü mü, bakmışsınız gözükmeyen yüzü karşınıza geliverdi...
Etrafında dönüp durun artık gerçek yüzünü anlamak için...
Diyeceksiniz ki: “Peki, iki yüzünden hangisine inanacağız?..”
Hele şükür...
Sormak aklınıza geldi...