Zor işler..

Dün halk arasında yoğun konuşulan bir taciz olayını yazmıştım..

Verilen bilgi doğru çıkmadı.. Dolayısıyla bende sizlere yanlış aksettirmiş oldum.. Doğruyu öğrenince hemen düzelttim.. Okurlarımdan özür dilerim..

**

Köşe yazısı yazmak çok zor bir iş..

Siyasi içerik taşıyan yazılarda, tarafların canını sıkacak bir konu işlendiğinde, yandı gülüm keten helva..

Müslim Horasani’nin çok önemli sözleri vardır..

O sözlerden birini, ne oldum delisi olan zata uyarlayıp hatırlatmak isterim: “Sen dostlarını uzaklaştırıp, düşmanlarını dost edindin. Düşmanların dost olmadı.. Uzaklaştırdığın dostlarını da, geri kazanamadın ve yıkılman mukadder oldu!”

Siyasete soyunan insanlar; siyasetin en temel şartı olan; düşmana karşı cesaret, mazlum ve dostlara karşı tevazu elbisesini giyinmeliler.

Edeb-Ali, ne demişti Osman Gazi’ye: “Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Güceniklik bize; gönül almak sana. Suçlamak bize; katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hüsnüzan sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.”.

Bu ahlaka sahip olmayanların siyasetin içinde işi ne?.

Bilinen kuraldır: “Basın mensupları, kanaat önderleri, sivil sözcülerin genişletilmiş eleştiri hakkı, siyasilerin ve bürokratların artırılmış tahammül yükümlülükleri vardır.”

Neymiş; siyasileri eleştirmeyecekmişiz!..

Biz haddimizi aşmadan eleştiriyoruz ve eleştirmeye devam edeceğiz..

Ki, doğru bildikleri bazı yanlışları görebilsinler..

Kimse rızkından az ya da çok yiyemez..

Ecelinden sonra ve önce de ölmez..

Biz bu yola çıkarken bunların hepsini göze alıp çıktık..

Değil mi ki, sonunda Allah’ın dediği olacak, ne gam!.

Netice olarak, hiçbir siyasi bize şunu yaz, bunu yazma diyemez, bildiklerimiz doğruları yazmaktan da alıkoyamaz..