ÜZÜLDÜM ARKADAŞ, ÜZÜLDÜM!..

Malum zat-ı muhterem:

Sanki liste başı olacakmış da, biz engel olmuşuz..

Biz nasıl engel olabiliriz?

Biz doğruyu yazdık ve haberin reklam amacıyla yapıldığını belirttik..

Aday adayı olamayacağını zaten biliyorduk..

Nerden mi?

Birincisi: Ak Parti ilkokul veya ortaokul mezunlarının aday adaylığını kabul etmiyor..

İkincisi: Bolu’daki Talip mi, Afyon’daki Galip mi, aday adayı olacak, parti mutlaka bunu araştıracaktı …

Üçüncüsü: Neden Tokat’tan değil de, Afyon’dan diye sorulacak ve kuvvetle muhtemel Tokat’a gitmesi söylenecekti..

Muhterem demiş ki:

“Gerçekten sizlere hizmet etmek benim için onur ve şereftir, ama şu zamanda aktif siyasette bulunmak benim için uygun bir zaman değil” diyerek aktif siyaseti şu an için düşünmediğini söylemiş..

Zaman müsait değilmiş..

Anlaşıldığı kadar: İleride düşünecek..

Devam etmiş: “söz konusu haber yayınlandıktan bu zamana beni arayıp kutlayan tüm dostlarıma… teşekkürü borç bilirim..”

İşte bu olmadı…

Teşekkür için medyaya tam sayfa ilanlar vermeli ve teşekkür edenleri çiçekle ziyaret etmeliydi..

Aslında, aday olacakmış-mış haberine hiç kimse inanmadı..

Zira: medyanın yanlış yönlendirilmesiyle, haberin reklam amaçlı yaptırıldığı bilmeyecek kadar, kuş beyinli mi bu millet?

Devam etmiş mübarek: “Adaylığıma dair haberlerden ve iddialardan dahi rahatsız olanlar var. Onlara da selam olsun, her şeyin bir vakti var, rahat olsunlar” demiş.

Üzgünüm arkadaş..

Sayın Cumhurbaşkanının adını kullanarak, devamlı telefonda görüştüğünü empoze ederek, tahakküm kurulmaya çalışan biri olursa: rahatsız oluruz ve haklı olarak “ne oluyor?” diye sorarız...

Sayın Cumhurbaşkanı ile 10 yıl önce çekilmiş bir fotoğraf sosyal medya aracılığıyla reklam amaçlı kullanılırsa: bu memleket boş değil, kalemi sivri olanlar “neler oluyor?” diye sorar, muhterem..  

Seçim öncesi: hem Ak Partili, hem ülkücü görünerek hangi amaçla nereye koştuğunu da sorarız muhterem..

Biz gazeteciyiz…

Kimsenin adaylığından rahatsız olmayız, layık olanlara da elimizden gelen desteği veririz..

Söylendiği gibi “Her şeyin vakti var”sa, sabırla beklemesini de iyi biliriz..

Biz gazeteciyiz, kalemimiz kırılıncaya kadar yazarız..

Allah’tan başka kimseden korkmadık, korkmayız da…

Ona buna değil, Allah’a sığınırız..