Türk Milleti Atatürk’ü unuturmu?

Osmanlının DevletiOsmanlının Türkiye’si ve bir dahi insanı ATATÜRK adı unutulurmu?Yıllar geçse de Her Cumhuriyet Bayramımızda bayramımızı kutlarken o dahi insan Atamızı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Her geçen 29 Ekimlerde onun biz yaşlılara ve bizlerden sonra gelecek yeni nesillere hediye ettiği Cumhuriyetimizi canla, içtenlikleçeşitli etkinliklerlekutluyor ATATÜRKÜMÜZE olan sevgimiz daha çok artıyor önder liderimiz olmasaydı istila edilmiş yurdumuzda kim bilir hangi milletin çocukları olacaktık. Türlüğümüz yok olacaktı.Onun liderliğini inkâr edenler yatıp kalkıp düşünsünler hemde çok düşünsünler.Türk milleti var oldukça bizler onu unutmadık ve unutmayacağız. Onu kaybetmeninacısını hepyaşadık. Ben ve benim gibi kocamış çınarların birçoğu onu görmedi.1938 ölümünden önce onu görenlerden yaşayan belki çok az yaşlı çınar vardır.

Ben onu görmedim amaonun yaptıklarını büyüklerimden duydum ve kitaplardan belgelerdenokudum.Değerli bir büyüğüm şair ve yazar Nedret Gürcan Ağabeyim benden 13 yaş büyük. Bir yazısında Atatürk için yazdığı anısını merakla okumuştum.1931 doğumlu ağabeyimAtatürk’ümüzün vefat ettiğinde ilkokula yeni başlamış.Belgelerden okuyup tanıdığım ve resimlerini gördüğüm yengesi ZEHRA Hoca Hanım da Yeni yol İlkokulu öğretmeniyken o da 1938 yılında 7 yaşında okula başlamış. İlkokul hayatındaki 10 Kasımı anlatıyor bakın şöyle diyor.

http://www.dinar.bel.tr/wp-content/uploads/ndrtgrcnhazirn2017-3.jpg

10 KASIM 1938 Dinar Cumhuriyet Meydanına tören için giden öğrenciler (İçlerinde Nedret Gürcan 7 yaşındayken varmış)

(Yedi yaşımda birinci sınıf öğrencisiydim. Yıl: 1938. Aylardan On Kasım’dı ve Atatürk’ün ölüm günüydü.

Öğretmenimiz büyük yengem Zehra Gürcan Hanım’dı. Bizim sınıf ve bütün sınıflar okulun bahçesinde toplandık. Başöğretmenimiz Hüsnü Uçak Bey öğrencilerine Atatürk’ün öldüğünü, bundan duyulan acıyı paylaşmak için okulca Cumhuriyet Alanı’ndaki törene gideceğimizi söyledi. Sesi titriyordu…

Sessiz hıçkırıkları hiç duyduğunuz oldu mu? Öyleydi. Sanki kuşlar bile ağlıyorlardı.

Bütün öğrencilere toplandığımız okul bahçesinde bir öğretmen Atatürk’ü anlattı.

Sıralar halinde okuldan 500 -600 metre uzaklıktaki çarşıya götürüldük. İşte o günü, yani 10 Kasım 1938 gününü ve Dinar çarşısına, yani Cumhuriyet Meydanı’na girerken öğrencileriilk (yukarıda)fotoğrafta görüyorsunuz. Ben de çarşımızı o gün gördüm. Yani yedi yaşımdayken. Sonra tüm yaşamım boyunca (İzmir’de okul günlerim dışında) yetmiş yıl o çarşının yaşayanlarından birisi oldum. Üzerine basmadığım taş kalmadı. Çarşı günlerinde öykülerim de oldu. Çarşı esnafıyla kaynaştım. 2. Bölümde anlatacağım Cennet kızın öyküsü de bunlardan birisiydi.

Atatürk’ün ölüm günü sabahı önde biz öğrenciler arkada halktan bir bölüm halinde gördüğünüz fotoğraf 79- 80 yıl önceninfotoğrafıdır. Çarşıya okuldan girilen yolun ağzı, sağda ünlü köşe kahve, arkada görünen silik bina Şekerciler adıyla bilinen ticarethanenin köşe binası.

Benden iki sınıf ilerde olan ağabeyim Necdet de aynı anma töreni için yanımda. İki yaş küçüğüm olan kardeşim Yavuz, annem ve babam evdeler. Babam, Atatürk’ü görmüş tanımış adam. 1900 doğumlu babam o yıllarda asker. 9 Eylül 1922’de Fransız malı Berlia marka askeri araçla ve bir dolu askerle Atatürk’ün konvoyunda İzmir’e gidiyor. İzmir’e yaklaşırken bir süre bekledikleri bel kahvede arabasından inen Ata’yı görünce çok duygulanıyor. Bize o anları ve 6 Kasım 1922’de İzmit’te “Artin Kemal” namıyla düşman yanlısı ünlü Ali Kemal’in karargâh önünde halk tarafından linç edilmesini de görüyor, izliyor. O günleri anlatan babamı Atatürk’ün ölüm günü saatlerinde evde radyo başında sessiz, hüzünlü ölüm haberlerini dinlerken gördük ve o günleri anlattırdık. Annem ise etkilenmiş, gözü yaşlı.Beni ve ağabeyimi teselli ediyordu. Kardeşim Yavuz beş yaşındaydı. Babamın İstiklâl Madalyası ölümünden sonra büyük oğlum Ali Niyazi’ye verildi.

10 Kasım 1938 Cumhuriyet alanında gözü yaşlı öğretmenlerimiz ve onları gördükçe biz öğrencilerin de gözleri yaşlıydı. Belediyenin siren sesiyle derin bir sessizlik ve kürsüye çıkan Nazif Başöğretmenin ve bir subayın Atatürk hakkında konuşması. Atatürk’ü hemen bütün öğrenciler orada öğrendik…)

Nedret ağabey 1938 10 Kasımını böyle anlatıyor.(Geniş bilgi ve fotoğraflar için Belediye sitemizdeki ağabeyimin köşe yazılarına baksınlar)

Ve aradan seksen yıl geçti güzel yurdun kurucusu Atamızı unutmadık, unutmayacağız….

1930 yılında Atatürk Dinara geldiğinde Nedret ağabeyde onu görmemiş.Onu karşılamak için okulla gittiğini bana rahmetli üvey anam Vesile Kalkan İstasyonda onu nasıl beklediklerini anlatmıştı.Maalesef onu Dinarda gören koca çınarlar yok oldu kalmadı. Âmâ onun 80 yıl öncesi kaybetmenin acısın duyup hatırlayan çok az koca çınar kaldı. Onugörmeseler de Cumhuriyet Bayram kutlamalarını, Ölüm yıldönümleri olan On Kasımlarını yaşayanlardan Nedret Ağabey gibi çok azçınarımız kaldı.Allah onlara uzun ömür versinki eski anılarını geleceknesillere anlatsınlar. Onlar için bizler çınarların kurumaması için dualar ederek yaşatalım.

Türk milleti var oldukça 19 Mayıslar,23 Nisanlar,29 Ekim’ler ve 10 Kasımlar her zaman hatırlanacak coşkuyla kutlanacak ve saygıyla anılıp hatırlanacaktır. ATATÜRK GENÇLİĞİ AATATÜRKÜMÜZÜ HİÇ UNUTMAYACAKTIR.O’NU 80.YILDA SAYGIYLA ANIYORUZ.

http://www.dinar.bel.tr/wp-content/uploads/ndrtgrcnhazirn2017-7.jpg

10 Kasım 19388 [Nedret Gürcan arşivi]