AFSÜ’de 21. Yüzyılda Organ Nakli Tartışıldı

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) organ nakli konusunda geniş katılımlı bir konferansa ev sahipliği yaptı. AFSÜ Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü tarafından Zafer Sağlık Külliyesi Mavi Salonda düzenlenen “21. Yüzyılda Organ Nakli” konulu konferansta Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serhat Korkmaz, Akdeniz Üniversitesi (AKDÜ) Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü ve AKDÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ve Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt birer konuşma gerçekleştirdi.

Afyonkarahisar Vali Yardımcısı Mehmet Keklik, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Müftülüğü yöneticileri, Antalya Organ Nakli Koordinasyon Merkezi Başkanı Reha Sermed Aygören, AFSÜ yöneticileri, akademisyenleri ve öğrencilerinin dinlediği konferans, AFSÜ Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Prof. Dr. Sezgin Yılmaz’ın açılış konuşmasıyla başladı.

Nakil Tıbbi, Hukuki, Etik ve Dini Bileşenleri Olan Çok Basamaklı Bir Süreç

Dünyada 1 milyara yakın insanın uygun bir organ nakledilmediği takdirde mutlak bir hayati tehlikede olduğuna ve bu hastaların en az 30 bininin Türkiye’de bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yılmaz, beyin ölümü gerçekleşmiş hastanın organlarının alınarak başka hastaya naklinin tıbbi, hukuki, etik ve dini bileşenleri olan çok basamaklı bir süreç olduğunu kaydetti.

Türkiye’de organ naklinin tıbbi ayağının başarılı şekilde yürütüldüğünü ancak organ naklindeki güncel gelişmelere ayak uydurabilecek mevzuat ve organ bağışını artıracak etik düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Prof. Dr. Yılmaz, organ bağışının dinen caiz olup olmadığı sorusunun da insanların kafasını karıştırmaya devam ettiğini söyledi.

Organ Naklinde Tercih Edilir Bir Ülke Durumuna Geldik

AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş yaptığı konuşmada kadavradan organ bağışındaki yetersizlikler nedeniyle nakillerin %75’inin canlıdan gerçekleştirildiğini ve Türkiye’nin milyon nüfus başına canlı vericilerden yapılan nakil sayısı bakımından en tecrübeli ülke konumunda olduğunu söyledi. Ülkemizin sağlık hizmetlerinin birçok alanında olduğu gibi organ naklinde de gelişmiş bir konumda olduğunun altını çizen Prof. Dr. Okumuş, organ naklinde tercih edilir bir ülke durumuna geldiğimizi kaydetti.

Bağışçı sayısının artırılması ve acil bağış bekleyen hastaların mağduriyetinin çözümlenmesi için bilime ve toplum gerçeklerine dayalı kampanyalar geliştirilerek ısrarla sürdürülmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Okumuş, bunun için sağlık sektör uzmanlarının, etkili ve güven verici bir yaklaşım sergilemesine ciddi anlamda ihtiyaç olduğunu söyledi.

Organ bağışı konusunda farkındalığı artırmak adına, kamuoyunu bilgilendirici eğitim faaliyetlerinin, sosyal medyadaki doğru paylaşımların, televizyon dizilerinde verilen mesajların, basının güçlü desteğinden yararlanılmasının anlamlı sonuçlar doğuracağını düşündüğünü ifade eden Prof. Dr. Okumuş, şöyle konuştu: “Her organ bağışının, o bağış vesilesiyle hayatını sürdüren bireyler için gerçek bir armağan, olağanüstü bir lütuf; kişisel kanaatim bağışçılar için de sevabı bol, kalıcı bir sadaka hükmündedir. Hiç tanımadığınız bir insana yepyeni bir hayat ve gelecek sunmanın veya tam tersi hiç tanımadığınız bir insanın size yepyeni bir hayat veya bir gelecek sunmasının önemini, değerini ve daha da önemlisi mutluluğunu tarif edebilmek mümkün müdür acaba? Ve şu an itibariyle 25.000 kişinin bu mutluluğu tatmak için gelecek bir habere her gün kulak kabarttığını, umutla bekleyişini sürdürdüğünü de belirtmek istiyorum.”

Bireyler Organlarını Bağışlıyor, Aileleri Reddediyor

Afyonkarahisar İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Serhat Korkmaz sunum eşliğinde yaptığı konuşmasında organ naklinin cerrahi boyutunun yanı sıra uluslararası, ulusal ve yerel istatistiklere ilişkin de bilgi aktardı. Türkiye’de organ bağışında bulunmuş bireylerin vefatlarından sonra ailelerinin reddetme oranının %73,3 gibi yüksek bir seviyede olduğuna dikkat çeken Dr. Korkmaz, bu sebeple ülkemizde milyon nüfus başına kadavra bağışının %5,1 gibi düşük bir seviyede bulunduğunu söyledi. Türkiye’deki organ nakillerinin ancak %20’sinin kadavradan yapılabildiğini ifade eden Dr. Korkmaz, ABD ve Avrupa ülkelerinde bu oranın %80 düzeyinde olduğunu kaydetti.

2020’de Türkiye’de 1391, Afyonkarahisar’da 5 beyin ölümü vakasında organ nakli rızasının Türkiye’de 263, ilimizde 2 kişi ile sınırlı kaldığı bilgisini paylaşan Dr. Korkmaz, aynı sene canlı organ bağışının Türkiye’de 25.408, Afyonkarahisar’da ise 146 olduğunu, ilimizin dahil olduğu bölgede toplam nakil bekleyen hasta sayısının ise 3319 kişi olduğunu söyledi. Dr. Korkmaz şöyle konuştu: “2011 yılından bu yana Afyonkarahisar’da gerçekleşen beyin ölümü sayısı 60 olup sadece 10’unun ailesinin izni vardı. Son 5 yılda ilimizde gerçekleşen 29 beyin ölümünden sadece 7’sinin aile izni olup alınan organ sayısı 31’dir. Afyonkarahisar’daki hayattaki gönüllü bağışçı sayısı ise 2554 kişidir.”

Gelecekte Hayvanlardan Organ Nakline İhtiyaç Kalmayacak

AKDÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, canlılara mümkün olduğunca ihtiyaç duymadan kadavradan organ nakillerinin yapılmasını gerektiğini ifade ederek, beyin ölümünün ne olduğunun insanlara doğru şekilde açıklanmasının konuya ilişkin önemine değindi. Yapılan çalışmalar sayesinde gelecekte hayvanlardan organ alınıp insana nakledilmesine ihtiyaç olmayacağını düşündüğünü belirten Prof. Dr. Özkan, “Yapay organın laboratuvarda kök hücre üzerinde geliştirilebileceğine; belki bir gün, bir poşet, güzel bir kap içinde size lazım olan böbreğin ya da karaciğerin üretilebileceğine inanıyorum.” dedi.

Dünyanın en iyi organizasyonunu yapan sağlık bakanlığına sahip olduğumuza dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bunu net olarak söyleyeyim. Sağlık bakanlığımız her hâlde dünyanın en sosyal sağlık hizmetini veriyor. Ama şunu bilin ki her aşamasında dünyanın en organize, disiplinli kuralları bizde. Çok erken dönemlerinden itibaren organ naklinin disiplinleri belirlenmiş. Kimler bu nakilleri yapabilir, kimler yapamaz, kimlere yapılabilir, kimlere yapılamaz… Maddi boyutları tamamen devlet tarafından üstlenilmiş durumda.

Organ naklinde çok önemli gelişmeler oluyor. Organ üretilene kadar en iyisi bu. İnsanların yaşaması için, bir hafta sonra ölmemesi için organ nakillerini yapmak zorundayız. Canlılara mümkün olduğunca ihtiyaç duymadan, kadavradan naklin yapılmasını sağlamalıyız. Bunun için de hepimize görev düşüyor. Burada bizlere en çok zarar veren basında çıkan olumsuz haberler. Veya dizilerde yapılan, özellikle Uzakdoğu dizilerinde çok oluyor, organ kaçakçılığı gibi şeylerin ülkemizde mümkün olmadığını, istisnalar olabilir ama bunların önemli cezalarının olduğunu vurgulamamız lazım.”

Organ Naklinin Önünde Dini ve Ahlaki Hassasiyetlere Riayet Etmek Koşulu ile Engel Yok

Etkinliğin son konuşmacısı DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt, organ nakli konusunda ülkemizin bilimsel ve teknik altyapı anlamında problem yaşamadığını ama nakil ihtiyacı önünde, aslında doğru olmayan ama uydurulmuş varsayımlara dayanan, hurafe niteliğinde bir takım engellerin bulunduğunu söyledi. Organ naklinin dini ve ahlaki hassasiyetlere riayet etmek koşulu ile caiz olduğunu vurgulayan Bozkurt, Diyanet İşleri Başkanlığının bu konudaki cevaz kararının 03.03.1980 tarihinde alındığına dikkat çekti.

Sadece İslam’ın değil bütün semavi dinlerin canın, malın, neslin, aklın ve dinin güvence altına alınmasını emrettiğini hatırlatan Bozkurt, “O halde organ naklinin engeli din veya değerlerimiz olamaz. Sadece ülkemizde de değil dünyadaki tüm dini otoriteler, fıkıh akademilerinin tamamı organ nakline müsaade etmiştir hatta bağışı da desteklemektedir.” dedi.

Etkinlik, konuşmacılara plaket takdimi ile son buldu.

Editör: Haber Merkezi