Ramazan ayı mübarek olsun
Ramazan ayı, yani oruç ayı aynı zamanda Kur’an ayı demektir. Zira Kur’an bu ayda indirilmeye başlamıştır. 
Ramazan ayında inananları, bir yandan orucun bizatihi kendisi, gerek gönül cephesinden girip iç dünyalarında yepyeni süreçlere sokarak gerekse toplumsal hayat sahasından intikal edip toplumsal ilişkilerin bütün boyutlarında, komşuluk ilişkilerinde, akraba ilişkilerinde, toplumsal kurum ve gruplar arası ilişkilerde, alışverişlerde vs. samimiyeti, arılığı, heyecanı yerleştirerek, taze ve kötülüklerden korunmuş bir yaşam içine dahil ederken (Bakara, 183) diğer yandan bolca okunan Kur’an, hep yeni ruh üfleyerek, yepyeni anlamlar deryasına çekerek doğru yola sevkeder, hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırdetme konusunda kılavuzluğu altına alır. (Bakara, 185)
Ramazan ayında bütün bir Müslüman dünyasıyla birlikte tuttuğumuz bir aylık orucun insanı kendine getiren yönü derindir. Oruç, hiç kuşkusuz insan bedeni üzerinde oldukça ciddi olumlu etkiler gösterir. Bu açıktır zaten. Oruç gerçekten de insanın maddi vücudunu tamir eder, daha sağlıklı hale getirir. Fakat orucun insanın bedenini daha da sağlamlaştıracak asıl etkisi ruhumuz üzerinde gösterdiği etkileridir. İnsan oruç tuttuğunda, insan olduğunun, toplumsal bir varlık olarak insan olduğunun, dünyada tek başına olmadığının, kendisinden başka pek çok insan yaşadığının, dünyayı başka insanlarla paylaştığının farkına varır…
Ramazan’da Kur’an okuyarak tuttuğumuz oruç, insanı kendine getirme kabiliyetiyle insana yeniden varolma bilinci kazandırır; insan oruç tutarak kendini sorgulama ve muhasebe etme sürecine girer. Bu süreçte geçmişini, şimdisini ve geleceğini gözden geçirir; eski olmaktan çıkar, yenilenir, yeni bir insan olur, öyle çıkar toplum sahnesine.
Oruç insanın yeniden var olmasının bir yolu olarak kendini kabul ettiren bir ibadettir. Oruç, insanın kendini, varlığı, varoluşu, yaratıcıyı, insanları, bütün bir kâinatı düşünmesini, yeniden okumasını temin eder.
Oruç, insanı kademe kademe dudaktan kalbe, zihne ve akla; yeme ve içmeden düşünmeye doğru etkiler, sarar sarmalar, sıkar ve bırakır. Oruç tutulan toplumsal alanlarda insanlar yeni bir hayata gözlerini açarlar, dünyaya farklı bakmaya başlarlar.
Oruç ile insan varoluşun derinlerden kaynaklandığını ve ötelere bağlandığını düşünür ve anlar. Orucun açtığı manevi ufuklarda insan dolaşıp düşündükçe kendine gelecek ve kendine geldikçe bencillikten uzaklaşıp hayatın imkân ve fırsatlarını paylaşmayı öğrenecek ve öyle de yapacaktır.
Oruç, yeniden var ettiği insanlarla yepyeni bir toplum inşa eder. Esasen toplum, Ramazan ayında, içinde oruçla ilişkilerin yenilendiği bir ağ olur, yeniden var olan, dirilen bir ağ. Oruçla toplum, geleneğini, mevcut donanımlarını, kültür ve medeniyetini daha sıkı tutar, ama onları daha bir anlamlandırarak, daha bir yenileyerek, onlara çağı dikkate alıp yeni zenginlikler katarak yapar bunu. Oruçla, toplumun bütün özellikleri canlanır, capcanlı olur. Oruçla toplumun aktörleri, daha bir heyecan ve coşkuyla hayata katılır…
Sayılı günlerde tutmamız istenen oruç (Bakara, 184), tutanı ve tutanın içinde yaşadığı toplumu diriltir, yeniden var eder. Oruçla yeniden varoluşta bireyin kendini aşan boyutu görmek çok önemlidir. Daha doğrusu orucun tutanı aşan bir boyutu var.
Oruç, yaydığı manevi ışık ve enerji ile ve de toplumda yeniden oluşturduğu ilişki biçimiyle kötülük ve günahların, şeytan ve şeytanın avukatlarının, kötü düşünce ve vesveselerin, zarar verme ve öldürme niyet ve eylemlerinin etkisizleştiği bir dünya getirir insanlara. İnsanlar, oruçla böyle bir dünyaya gözlerini açarlar.
Oruçla insan, her zamankine göre daha duyarlı hale gelir; insanlar, olaylar, değişenler, değişmeyenler karşısında daha duyarlı davranır; attığı adımları daha dikkatli ve hesaplı atar; başkalarının hak ve hukukunu ihlal edecek davranışlardan kaçınma konusunda daha hassas olur. Yani oruç, insanı uyandırır, uyanık kılar.
Orucun verdiği uyanıklık, bizi dünyaya açar; oruçla bizim dışımızdaki dünyanın farkına varır, onların yaşadıklarına duyarsız kalmayız. Onları anlamaya, tanımaya, paylaşmaya, onlarla hemdert olmaya başlarız. Kötülük yapanlara karşı da birlikte mücadele etme bilinç ve azmi kazanırız.
Oruç, insan için kalkan görevi görür. Nitekim “Oruç kalkandır.” (İbn Mâce) buyurmuş Hz. Peygamber. Hem kişiden başkalarına gidecek kötülük veya zararlara karşı, hem de başkalarından kişiye gelecek kötülük veya zararlara karşı bir siperdir. Bu yönüyle de toplumun bozulmasına, toplumu ayakta tutan en temel dinamiklerden birlik, uzlaşma, bütünleşme ve barışın sağlanması veya devam etmesinde vazgeçilemez bir rol oynar. O halde oruç, yepyeni bir ilişki biçiminin geçerli olduğu dünya meydana getiriyor.
Sonuç olarak ramazan ayında oruç, bütün boyutlarıyla insanın yeniden var olmasını sağlar; bu nedenle ramazan ayı yeniden var olma ayıdır.
İdrak ettiğimiz mübarek ayın ülkemize ve İslam alemine hayırlar getirmesini dileriz.