DURMAYIN, ASIN BAYRAKLARI…
Dün, 16 yiğidimiz daha şehit oldu.
Türk kanı taşıyanların yüreğine yine ateş düştü.
Düşen kaçıncı ateş?
Durmayın!
Evlerinize, işyerlerinize asın ay-yıldızlı bayrakları…
Asın indirmeyin…
Bu vatan hainlerden temizleninceye kadar…
Ülkemiz kurtuluncaya kadar... 
İhanet yenilip çekilinceye kadar... 
Hainler cennet yurdumuzu terk edinceye kadar...
Evlerinize ve işyerlerine bayrağımızı asın...
Asın, indirmeyin...
Hatırlayın; yıllardan 1984, günlerden Ağustos'un 15'i, saat 21.30 suları... 
Kavurucu sıcaklık, ayaza dönmüş, gecenin karanlığı örtmeye başlamış ortalığı yavaş, yavaş...
Tok vuruşlar yırtıyor geceyi aniden, peş peşe...
Kalleş "Kaleş" sesi duyuyor memleket, tarihinde ilk kez.
Eruh basılıyor...
Bölücü örgütün ilk silahlı saldırısıdır bu ve milattır…
Sorsak; bu saldırı "Kim yaptı?" desek, herkes PKK der...
Peki, "O saldırıyı kim yönetti?" diye sorsak, pek bilen çıkmaz.
Soruyu şöyle soralım o halde: "Mahsun Korkmaz kim?" 
Bildiniz değil mi, bilirsiniz... 
Üzerinde "Mahsun Korkmaz Akademisi" yazan terör yuvasının fotoğrafı o kadar çok yer almıştır ki basınımızda, hemen herkes bilir...
15 Ağustos 84'te PKK'nın yaptığı ilk silahlı saldırının elebaşıdır o...
Bölücü terör örgütü tarafından "onore" edilmiş; Türk Basını tarafından da maalesef "reklamı" yapılmıştır defalarca... Bu nedenle bilirsiniz...
Peki, "Acaba Süleyman Aydın kim?" diye sorsak, kaç kişi cevap verebilir? 
Hiç mi? Hiç...
Hatırlatalım; Süleyman Aydın, Mahsun Korkmaz'ın yaptığı ilk PKK baskınında şehit düşen evladımızın ismidir. 
Var mı onun adına bir akademi?
Örgüt celladının zırt pırt reklamının yapılmasına izin veriliyor, kendi şehidinin unutulup gitmesine göz yumuluyorsa eğer;
Yarın cenaze törenlerinde ne hakla bağıracağız ki, "Şehitler Ölmez" diye...
Tarih 21 Ekim 2007.. 
Dağlıca’da şehit düşen Dinar Burunkaya’lı Uzman Çavuş Selçuk Gürdal'ın evine ateş düşmüştü. 
Evli ve 1 çocuk babasıydı şehit Selçuk Gürdal…
Cenaze töreninde, kimi dudağını ısırıyordu çaresizce, kimi ağlıyordu gizlemeden yüreklice...
Dört yıllık eşi ve Naciye Gürdal eşi Şelçuk’un ay yıldızlı cenazesini kucaklamaya çalışıyordu…
Bir yumrukluyor tabutu, sesi duyar belki diye, bir sürüyor ellerini, saçını okşar gibi...
Ve hep aynı kelimeyi haykırıyordu tekrar tekrar: 
"Koçum... Koçum..."
Yarın yine şehit cenazeleri uğurlanacak…
Analar, babalar, kardeşler, yavuklular ağıt yakacak…
Durmayın!
Evlerinize, işyerlerinize asın bayrakları…
Asın indirmeyin…
Bu vatan hainlerden temizleninceye kadar…
Ülkemiz kurtuluncaya kadar... 
İhanet yenilip çekilinceye kadar... 
Hainler cennet yurdumuzu terk edinceye kadar...
Evlerinize ve işyerlerine bayrağımızı asın...
Asın, indirmeyin...
Mehmetçiklerim;
Peygamberimiz(s.a.v), aguşunu açmış sizleri bekliyor…
Sizler ulaşılacak en yüksek mertebeye erdiniz.
Cenab-ı Allah: ailelerine, yakınlarına, bizlere sabır versin…
Dualarımız sizlerle…