MENDERESİN KAYNAĞI’NDAN ------RAİF ÖZTÜRK

Dinar Kızılay Derneği Tekrar Açılmalıdır

Yerel Gazeteci Ayhan Kalkan, geçen hafta yazdığı yazıda, kapısına kilit vurulan “Dinar Kızılay Derneği’nin üç yıla yakındır kapalı olduğuna Dinarlıların dikkatini çekti ve yeniden açılmasını talep etti. Gazeteci Ayhan Kalkan gibi ben de “Kimseden, ekmek su istemeyen, kimsenin üzerine yük olmayan; tam tersine yardımsever hemşehrilerimizin destekleriyle yardıma muhtaç, çaresiz insanların yanında olan, onlara yardım elini uzatan böyle bir derneğin şubesinin kapatılmasına anlam veremediğimi ifade etmek istiyorum. Ayrıca, Ayhan Kalkan Bey’i destekliyor ve bu derneğin bayrağının en kısa süre içinde tekrar İlçemde dalgalandırılması için gereğinin yapılmasını talep ediyorum.

Evet, “Dinar Kızılay Derneği” yeniden açılmalıdır. Çünkü bu derneğin, Dinar’ın yerel tarihinde önemli bir yeri vardır. Dinar Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılayı), Türk Milletinin kurtuluş mücadelesi verdiği günlerde kurulmuştur. Dinar, Batı Anadolu’nun işgal edildiği o kara günlerde Yunan işgaline uğramayan ve güvenli olan bir yerdir.

Batı Anadolu’da işgale uğrayan yerlerin ahalisi içlere doğru çekilmiş, binlerce savaş mağduru göçmen daha güvenli olan Dinar’a sığınmışlardır. İşte tam bu sırada evini ocağını terk etmiş, çaresiz göçmen yurttaşlarımıza yardım elini uzatmak için, Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılayı) Dinar’a koşmuştur.

Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılayı), başta yardımsever Dinar halkı olmak üzere; Dinar’da ilçe Kaymakamının, İlçe Müftüsü Hacı Ahmet Efendi’nin (Kitiş), Kurtuluş Savaşı’nda mahalli teşkilatlanmaya öncülük eden Dinar Eşrafından Osman Bey’in (Kitiş) destekleriyle Dinar’da kısa zamanda teşkilatlanmıştır. Görülen lüzum üzerine önce elli yataklı bir hastane ve bir de dispanser açılmıştır. Hem göçmenler, hem de cepheden gelen yaralılar ve hastalar Dinar’a taşınarak tedavi edilmeye çalışılmıştır.[1]-[2] Hastahane yeterli gelmeyince büyütülmüş ve sahra hastanesi haline getirilmiştir. Ayrıca dispanser sayısı artırılmıştır. Dinar’da kurulan Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hastahanesi ve Nazilli’den Dinar’a nakli yapılan “İmdad-ı Sıhhıye Hastahenesi” tarafından 1920 yılında 5038; 1921 yılında da 1557 olmak üzere toplam 6595 hasta ve yaralı yatırılarak tedavi edilmiştir.[3] Bunun dışında hastahane ve dispanserlerde 90.233 göçmen muayene edilmiş ve kendilerine gerekli ilaç verilmiştir.[4]

Dinar Kızılay Derneği “karagün dostu” olarak Batı Anadolu’nun Müslüman Türk halkının kara gününde Dinar’da kurduğu hastane ve dispanserleriyle, çadırlarıyla, aşevleriyle hem insanî, hem de milli bir görevi yerine getirmiştir. Dinar için onur verici böyle bir milli ve insanı görevi yapmış olan bir yardım kuruluşunun şubesinin kapanması Dinarlı olarak hepimizin üzerine yerel ve tarihi bir vebal yükler. İlk olarak sırf bu yüzden Dinar Kızılay Şubesi yeniden hemen açılmalıdır.

Dinar Kızılay Derneği’nin Dinar için önemi bundan ibaret değildir. Dinar’ın bir döneminin (1930-1980) sosyal, kültürel ve ekonomik bakımından çok parlak olmasında, altın bir çağ yaşamasında, cazibe merkezi olmasında Dinar Kızılay Derneği’nin de önemli katkısı vardır. Kızılay Genel Merkezi, Dinar’da 1956-1960 yılları arasında halkımızın sosyal hayatında çok önemli üç bina yapmıştır. Her üç binanın inşaatını da Süleyman Demirel’in kardeşi yüklenici Şevket Demirel yapmış ve her üç bina da 1960’lı yıllarda hizmete girmiştir. Bunlardan ilki Üçlerce mahallesindeki eski hastane binasıdır (Bugünkü Orman Şube Müdürlüğü). Bu bina Kızılay tarafından yaptırılmış ve o tarihte hala hastanesi olmayan Dinar’da hastane açılması için Sağlık Bakanlığı’na bağışlanmıştır. İkincis bina yine eski hastanenin altında 1960’lı yıllarda Kızılay Dinar Şube Başkanı Kamil Olgaç’ın oturduğu iki katlı lojman binasıdır. Diğer üçüncü bina da bugün hâlâ Kızıl Derneği’nin mülkiyetinde olan Dinar Kızılay Sineması’dır. Tüm Dinarlının İyi ve kötü gününde, sosyal hayatında anıları olan bu güzel hizmet kuruluşlarını yaptıran Kızılay’ın Dinar Şubesi Dinar’a yakışmaktadır. O yüzden tekrar açılmalıdır. Bu her Dinarlı için bir vebal ve vefa meselesidir.

Bunun yanı sıra Dinar Kızılay Derneği’nin Dinar’da hâlâ taşınmazları vardır. Bu yardımsever vatandaşlarımızın bağışları ile sağlanmıştır. Ayrıca hepimiz biliriz, Dinar Kızılay Derneği yıllarca Dinar merkez ve köylerinde ihtiyaç sahiplerine yardım elini uzatmış, gıda ve yakacak yardımı yapmıştır. Yine yıllarca yoksul öğrencilere kırtasiye ve giyim kuşam yardımı dağıtmak da, Dinar Kızılay Derneğinin önemli hizmetlerinden olmuştur. Dinar Kızılay Derneği ayrıca yıllardır yoksul ailelerinin çocuklarını şölenlerle sünnet ettirmiştir.

Unutulmamalıdır ki Dinar deprem bölgesidir. 1 Ekim 1995 depreminin ilk sabahı Dinarlı sıcak çorbayı Kızılay Aş evlerinde içmiştir. Ayrıca Demokrasimize kast etmek isteyen FETÖ Terör Örgütü’nün, 15 Mayıs 2016 tarihindeki kalkışmasında da Dinar Kızılay Derneği’nin son temsilcileri Cumhuriyet Meydanında “Demokrasi Nöbetlerinde” günlerce Dinar Halkı ile birlikte olmuştur. Dinar Belediyesi ile birlikte Demokrasi Nöbetine katılan Dinar halkına çeşitli ikramlarda bulunmuştur.

Gönüllü olarak çalışan bir yardım kuruluşu olan, Dinar Kızılay Derneği’nin bilinen, bilinmeyen tüm yöneticilerini hayırla anıyorum. Ölenlere rahmet, yaşayanlara şükranlarımı sunuyorum. Bu konuda Dinarlılar olarak siyasi düşüncelerimizi bir yana bırakarak tek yürek olmamız gerekiyor. Tek yürek, tek ses… Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılayı)nin bayrağı ilçemizde yeniden layık olduğu gönderine çekilmelidir, Dinar Kızılay Derneği açılmalıdır. Aksi takdirde bu uğurda çalışan, bağışlarda bulunan fedakâr hemşehrilerimize ve geleceğimize karşı sorumluluktan kurtulamayız… Özellikle gelecek nesillerin iki elleri yakamızda olur… DİNAR KIZILAY DERNEĞİ yerel tarihimize, geleceğimize saygının gereği AÇILMALIDIR… Hem de Vakit geçirilmeden AÇILMALIDIR.

Saygılarımla…

 

[1] Afyon İlinin Milli Mücadeledeki Yeri- AKÜ

[2] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260

[3] Dinar Tarihi, Komisyon-Afyon,2014,s.202

[4] Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a- KIIZLAY,2000-Prof. Dr. Seçil Karal Akgün-Emk.Öğr. Gör. Murat Uluğtekin, S.260