DEMOKRASİ NÖBETİMİZİN TAÇLANDIRILMASI

Dinarlının güzel meziyetleri vardır. Bir kere yayla buğdayı gibi içinden özlü, mert ve kişiliklidir. Eğilmeyi de bükülmeyi de hiç sevmez. Sevdiğini de öyle pek belli etmez.. Hele söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır onun için… Fedakârlıktan asla kaçmaz; canını, kanını hiçbir zaman sakınmaz.

15 Temmuz 2016 günü, dışarıdan destekli hainlerin milletimizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne kast etmek için başlattıkları kalkışmada da görülmüştür ki, Dinarlı devletinin ve milletinin yanında olmaktan bir an bile tereddüt etmemiştir. İlk saatlerden itibaren, hem milli iradenin, hem de milletin bekasının tehlikede olduğunu gören hemşerilerimiz; şereflerinin timsali olan bayraklarını alarak demokrasi nöbetine koşmuşlardır.

15 Temmuz 2016 gününden 10 Ağustos 2016 akşamına kadar Dinarlı, demokrasi adına, cumhuriyetin tüm kazanımları adına, çok sistemli demokrasiye geçtiğimiz günden beri, bir türlü aşamadığı, parti taassubunu yıkmış ve görülmemiş bir milli birlik ve beraberliğin örneğini sergilemiştir. Hemen her gün başta iktidar partisinin mensupları olmak üzere, her partiden, her sivil toplum kuruluşundan vatandaşımız, ellerindeki al bayrağı göndere çekmek ve milli iradeyi haykırmak, demokrasiyi yaşatmak kararlılığını göstermek için, cumhuriyet meydanına koşmuştur. Bu bakımdan değerli hemşerilerimizi ne kadar alkışlasak azdır. Çünkü onlar birliğimizin sarsılmaz gücü, geleceğimizin şaşmaz ışığı olmuşlardır.

Dinarlı olarak bizlerin her şeyi yerel yönetimden beklemek gibi doğru olmayan bir meziyetimiz vardır. Bu meziyet ne kadar yanlışsa; her şeyde yerel yönetimin öncülüğünü bekleme ve onun öncülüğünü görünce Ferhat gibi dağları delme, karasevdalısı uğruna tıpkı Kerem gibi ölümü göze alabilme meziyeti de yine biz Dinarlılara ait güzel bir meziyettir.

25 Temmuz 2016 tarihinde belediyemiz öncülüğünde yapılan “Demokrasi Yürüyüşü” Dinarlının bu güzel meziyetinin tezahürüdür. Her zaman belediye başkanını öncü kabul eden Dinarlı o gün, belediye başkanı Saffet Acar’ın çağrısına kayıtsız kalmamış. Çor çocuk, kadın, kız kızan bütün Dinarlı o gün, ellerinde al bayrak, gönüllerindeki coşku, dillerindeki güzel dilekle Dinar caddelerinde birliğimizi, beraberliğimizi dost düşman herkese göstermenin ve demokrasimize sahip çıkmanın onurunu yaşamışlardır. İlçe kaymakamımız Mustafa Şahin’in merkezi hükümetin ve devletin temsilcisi olarak belediye başkanımızla, bütün siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının öncüleriyle birlikte yürümesi birlik ve beraberliği daha da güçlendirmiş ve anlamlandırmıştır.

Dinar, 11 Ağustos 2016 Çarşamba günü, demokrasi nöbetini, kaymakamımız Mustafa Şahin ve belediye başkanımız Saffet Acar’ın öncülüğünde çok anlamlı şekilde taçlandırmıştır. Dinarlı daha öncede ifade ettiğim gibi, yanlarında, önlerinde devlet temsilcilerini, kanaat önderlerini görmenin mutluluğu ile cumhuriyet alanını doldurmuşlar ve bu meydanı demokrasi adına bayraklarla gelincik tarlasına çevirmişlerdir. Bu zemini hazırlamış, halka öncü olmanın onurunu paylaşmış olan kaymakamımıza ve belediye başkanımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.

Türkiye, Dinar bu günleri özlemişti. Bu güzel ilçenin güzel insanları birbirini ötelemişti. Bu güzel ülkenin inanmış insanları doğruluğu ve güzel davranışı sadece kendisine hak görür hale gelmişti. Bu ülkenin Müslüman evlatları, hakkı, hukuku tatile çıkarmışlardı. 15 Temmuz çılgınlığı, hainliği her şeyi değiştirdi. Bir musibet, bin nasihatten iyi geldi.

11 Ağustos Çarşamba akşamı meydanda bulunan herkesin kalpleri bir, gönülleri ve niyetleri halisaneydi. O alanda inanıyorum ki, kalpleri tek millet, tek devlet, tek bayrak diye çarpan değerli hemşerilerim; yurttaş olmanın, hür yaşamanın, cumhuriyet değerlerinde birleşmenin ve aziz Atatürk’e layık olmanın bahtiyarlığını yaşıyorlardı ve bunun hep öyle kalmasını istiyorlardı.

Unutmayalım ki bu kalkışma Türk Ordusu tarafından değil, ordu içine sızmış şer odakları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kalkışmanın asıl hedefi kışlayı peygamber ocağı bilen şerefli Türk Ordusudur. Bu millet ordu-millettir. Yine Türk Milliyetçiliği fikrinin geçerliliği, milliliği, Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığı bu kalkışmayla, bir kez daha anlaşılmıştır.

Bu kalkışma milletimiz adına ikinci önemli kurtuluş savaşıdır. Uyanık olmak, milli birliğimizi hep canlı ve ayakta tutmak mecburiyetindeyiz. Millet olarak ak sütün içindeki ak kılı görecek kadar milli şuur sahibi olmak zorundayız. Bu işler asla gaflete gelmez, gelmiyor. Gördük, su uyuyor, düşman uyumuyor. Feytullahcı ve diğer terör örgütlerini yenmemizin ve milletimizi, demokrasimizi yaşatmanın yolu budur.

Demokrasi Şölenimizi çok değerli sanatçılarla, çok anlamlı şekilde taçlandıran kaymakamımıza, Belediye başkanımıza teşekkür ederek, yazımızı Başbuğ Alparslan Türkeş’in milletimizin bekasını düşünen herkesin unutmaması istediği bir sözü ile bitirelim. “Unutulmamalıdır ki gaflet ile ihanet arasında çok ince bir çizgi vardır.” Bundan sonra o çizgiye millet olarak çok daha iyi dikkat kesilmemiz gerekmektedir.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene! Saygılarımla