ÇARE, NİTELİKLİ İNSAN YETİŞTİRMEKTEDİR

“Dünya ülkeleri arasında yapılan “en eğitimsiz millet” araştırmasında Türkiye 9. Sırada yer almış.”

Bu haber sözlü ve yazılı basına bugün düştü. Bu çağdaşlaşma yolunda olduğunu söyleyen bir ülke için utanç vesikası… Bu başımızdaki bütün belaların sebebi…  Bu Türk Milli eğitiminin sadece diploma dağıttığının belgesi. Bu eğitim sistemimizin nitelikli insan yetişremediğinin en acı göstergesi. Bu Türk devletine, bu Türk milletine, bu milli eğitim bakanlımıza bir alarm…

Şu anda milletimizi dört yandan kuşatan pek çok mesele var. Bu meselelerin pek çoğu artık ülkemizin beka meselesi haline gelmiş durumda… Bu meseleleri aşmak için milletçe gayret ediyoruz. Özellikle birliğimizi, dirliğimizi, vatan bütünlüğümüzü tehdit eden terör örgütlerine karşı amansız bir mücadele veriyoruz. Ekonomik kuşatmayı kırmaya çalışıyoruz. Niye bu hale geldik? Suçlu aramanın zamanı da değil, yazının konusu da… Ülke bir yangın yeri, eşkıya dağdan şehirlere, mahallelere, caddelere indi. Masum vatan evlatları tabut tabut ülkenin dört yanına dağılıyor. Ülkenin dört yanında yürekler yanıyor, ülkenin her köşesinde analar ağlıyor. Teröre boyun eğmeyeceğiz…Bunun için her şeyden önce birlik, beraberliğe ihtiyacımız var, kararlılığa ihtiyacımız var.

Bu hengâmede yukarıdaki haberi, bizi yönetenler, başında “milli” lafzı olan eğitim bakanlığımız göz ardı etmemeli. İlk önceliğimiz Milli Eğitim Sistemimizdir. Bakanlık, milli eğitim sistemimizi, sahasında donanımlı aydınlardan oluşturacağı bir komisyon marifetiyle derhal  masaya yatırılmalıdır. İlk derdimiz nitelikli insan yetiştirememektir. Nitelikli insan yetiştirecek; milli, çağdaş, bilimsel bir eğitim sistemi hiç zaman geçirilmeden devreye sokulmalıdır.

Nitelikli insan nasıl olur? Nitelikli aydından kastımız nedir? Bu konuda sayamayacağımız kadar örnek vardır. Bunlar yanlış eğitim sistemi içinde “fabrikasyon hatası” olan aydınlardır. Bunlar bu eğitimsizlik sistemi içinde, kendi kendini yetiştiren nitelikli insanlar, nitelikli vatan evlatlarıdır. Sözü uzatmadan, son dönemde gördüğümüz birkaç isimle nasıl insan arzuladığımızı, nitelikli insandan ne anladığımızı örnekleyelim. Bunlardan ikisi bürokrasiden olsun…

Adına sinema filmi, dizi çevrilen bir vali gördü bu ülke…  Erzincan depreminde aylarca çadırda yatan Recep Yazıcıoğlu… Rahmetlinin hakkında çok şey yazıldı çizildi. Burada takdire şayan özelliklerini yeniden saymanın anlamı yok.  İşte dört dörtlük bir aydın ve bir devlet adamı… Milli eğitimimizin yetiştirmesi gereken nitelikli bir vatan evladı.

Vali demişken örnek bir devlet adamı olan bir başka valimizden de gazeteci Yavuz Selim Demirağ, Yeniçağ Gazetesi’ndeki köşesinde bahsetti. Onu da alalım buraya: “ Yıl 1986’dır. Devrin başbakanı Turgut Özal’ın Malatya’da mitingi vardır. Protokol gereği başbakanı karşılayan Vali Naim Cömertoğlu’na,Özal, miting otobüsünün üzerine çıkma teklif eder. “Efendim ben devletin valisiyim, orada olmam uygun kaçmaz” demesine rağmen, Özal’ın “Halk valiyi de yanımda görmek ister. Bakalım vatandaş ne istiyor, gör” sözleri üzerine, vali mecburen çıkar otobüsün üstüne. Malumunuz Özal’ın boyu kısa. Memleketi Malatyalılar otobüsün üzerinde Özal’ı seçememektedir. Meydandan “çök çök çök…” sesleri yükselince Özal, yanındaki dayısının oğlu bakan Yetim Hüsnü (Doğan)a: “Sen çömel bakalım Hüsnü” der. Hüsnü çömeliyor tabii. Herkes çökmüş bir tek vali ayakta. Özal bu, almış halktan gazı… Elindeki mikrofondan “Vali Bey, sen de çök, çömel şuraya…” sözü üzerine Vali Cömertoğlu’nun açık mikrofondan “Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim. Vali çökmez, vali çömelmez. Vali çökerse devlet çökmüş olur. İzin verirseniz ben aşağı ineyim” sözleri yankılanır. Valinin bu sözleri duyulunca meydanı dolduran vatandaşların alkışı tufan olur… İşte Türk milli eğitimi, bu nitelikte insan yetiştirmelidir.

Nitelikli insandan ne anladığımızı bir siyasetten bir de ilim dünyamızdan iki örnekle taçlandıralım. Bu âlemden, Türk siyasetinden, bakan koltuğundan, kırmızı plakalı bakan arabasından ne faniler geldi geçti. Elbette içlerinde çok değerli vatan evlatları vardı. Ancak kahpe bir suikasta kurban giden Gümrük ve Tekel Bakanı rahmetli Gün Sazak Bey, siyasi muarızlarının bile bugün adından övgü ve rahmetle bahsettiği bir siyasetçidir. İşte Türk milli eğitimden toplumun beklentisi Gün Bey gibi nitelikli siyasetçi, vatan evladı yetiştirmesidir.

Türkiye’nin çağdaşlaşmasının, kalkınmasının, refaha ulaşmasının yolu bilime açık olmasıdır. Gerek bilimsel çalışmaları, gerek insanî vasfı, gerekse milli şuuruyla hepimizi onurlandıran Nobel Ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar….İşte Milli eğitimizin yetiştireceği model insanımız…

Aklın yolu birdir. Millet olarak derlerimizden kurtuluşumuz da, çağdaş ve müreffeh bir ülke olabilmemizin yolu da milli eğitimden geçer. Bu anlayışla bu derdimizi masaya yatırmalı ve bir çözüm bulmalıyız. Tek çare budur ve çözüm o kadar zor değildir..

Esen kalın, saygılarımla…