Bilinçsiz Kişiler Ülkeyi Bu Hale Getirdi!

Ta 1950 yıllarında başta Trakya olmak üzere her taraf Ayçiçek ekilirken ülkeyi yöneten kişilerin yanlış tarım politikaları yüzünden ekmeklik buğdayı bile dışardan almak mecburiyetinde kaldık ve ülke bu hale geldi. Trakya’daki tarlalar göz alabildiğince ayçiçeği başta olmak üzere ekiliyorken imara açıldı. O günlerde ayçiçeğine yapılan bugün zeytin ağaçlarına yapılıyor. Zeytin ağaçlarının kesilmesini isteyen kafa o yıllarda da ayçiçeğine kafayı takmışlardı. Bugün de bu cahil, bilgisizler yüzünden bu yoklukları, açıları çekiyoruz.

Ülkeyi yönetmeye talip olanlar her kesimde tarımın başına bilgisi konunun uzmanı olmayan ve tarımla hiç alakası bulunmayan kişilerin getirilmesi sonucu ülkede ekmeklik buğdayından tutun hayvan yiyeceği samana kadar dışa bağımlı hale getirilmemizden ülkede yaşayanların çektiği sıkıntıyı her devirde yaşandığı halde buna bir türlü siyasilerin çare bulamadıkları bir gerçektir. Bir zamanlar buğday ambarı olarak bilinen Anadolu başta olmak üzere ülkenin yedi bölgesi de tarımdan uzaklaştırıldı ve ekmeklik buğdaya bile başta Rusya olmak üzere Ukrayna ülkelerine el açmak mecburiyetinde kaldık. Trakya’nın tarım alanları imara açılması sonucunda Ayçiçek başta olmak üzere ekim alanları, tarla ve benzeri yerler apartman dikilerek yerleşim alanı oldu. Köylüyü, çiftçiyi küstürdük. Başta mazot, gübre ve ekilecek tohuma zam üstüne zam yaparak çiftçi ve köylünün gözünü korkuttuk. Bu yüzden çiftçi ve köylü ekim alanlarını, tarlasını sattı çiftçiliği bıraktı o güzelim ekilen tarlalara apartman, siteler yapıldı. Çiftçi, tarlasını satıp müteahhide vererek siteler, apartmanlar dikilerek yarı yarıya ortak oldular. Buğday, arpa, Ayçiçek ekilen tarlalar da yok olunca ekmeklik buğdayı, yağı çıkarılacak ayçiçeği de dışarıdan Rusya ve Ukrayna’dan almaya başladık. Köylü yerini, yurdunu, köyünü terk ederek şehirlere göç et meye başladılar. Şehrin cazibeli yaşantısını köyde kalan akraba, dostlara anlattılar ve onlarında köyden kente taşınmalarına, cazibeli şehir yaşantısını anlatarak, göstererek çifti, çubuğuyla göçmelerine vesile oldular. Köyden yeni gelen kesim şehirde ekecek tarla bulamadı ama evine ekmek götürmesi gerekliydi, inşaatlarda işçilik veya şehirde günlük işlerde çalışmaya başladılar. Huzuru bozuldu, keyfi kaçtı, şehir’e geldiğine bin pişman oldu ama iş işten çoktan geçmişti. Hala daha köyde çiftçilik yapan kesime zorluk ve yokuşu gösteriyoruz adeta çiftçilik yapmaması için ekeceği tohum ve gübreye zam üstüne zam yaparak köylüye satmaya çalışıyoruz. Köylü traktörüne mazotu almakta zorlanıyor çünkü mazot her ay birkaç lira zamlanıyor. Gübre ve tohum desen ondan kalır yeri yok. Daha doğrusu çiftçiyi de köylüyü de alışagelmiş yaşantısından soğuttuk. Şimdi de zeytin ağaçlarının kesilmesine kafayı taktılar. Sanki bu mübarek zeytin ağaçları bir yerlerine batmaya başladı. Geri zekalılar bilmezler ki bu ağaçlardan çoğunluğu yıllarca evvel dikilmiş, asırlıktır. Fakirin ekmeğine katık olur. Türkiye nüfusu her gecen yıl artmaktadır bu nedenlerle elinizden geliyorsa sökmeye kesmeye değil de dikmeye çoğaltmaya çalışın.

SAYGILARIMLA. 05326675701