Berber koltuğu..

Mevki ve makam bir çok insanın hayallerini süsleyen, uğruna fedakarlıklar yaptığı, çekinmeden tavizler verdiği hedefler olarak bilinir ve anlatılır.

Taliplisi çoktur. Talibi çok olanın kıymetinin derecesi de kendince yüksektir. Her makam, her mevki bir mengeneye benzetilmiştir..

Onu zor ya da kolay elde edeni sıkar, bunaltır, oturduğu taht misali koltukları daraltır..

O koltuklar için her türlü mücadeleyi göze alanlara, birçok yol mubah görülebilir..

Bu yolun yolcuları, kendilerince zafere ulaştıklarında, kendilerini hep başköşelerde oturan, oturtulan, bir yerlere gittiklerinde başköşeler gösterilen insanlar olarak bilinirler..

Bilmezler mi ki, kendilerine gösterilen başköşe bulundukları makamla alakalıdır..

Ancak birçokları bunu bilmekten çok uzaktırlar..

İnsan ne oldum değil, ne olacağım demelidir aslında..

Hasılı kelam:

Makamlar, berber koltuğu gibidir..

Tıraşı biten kalkar, gider..

**

Alkış başkana..

Pandeminin verdiği sıkıntı ile ekonomik daralma üst üste gelince her yaştan vatandaş bu günlerde çok bungun!..

Zor günlerin etkisinde olduğundan mı, bilemedim; aklın mantığın bile almadığı şeyler oluyor..

Mesela:

Kaza mahallinde elinde cep telefonuyla koştururken ''112’nin numarası neydi?'' diye bağıran adama mı şaşarsın?

Birbirlerine ana avrat küfür eden iki kişinin arasına girip, ikisine de birer tokat atıp ve ''Analar kutsaldır, onlara küfür etmeyin onun bunun çocukları'' diyen ağır abiye mi, şaşarsın?

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, AIDS'in açılımını, (A)laha, (I)syan eden, (D)eyyusların ,(S)onu diye açıklayan öğretmene mi, şaşarsın?

“'Üç ay önce aileye katılan Nokta ismini verdiğimiz kaplumbağa vefat etmiştir. Aile arasında sade bir törenle evin arka bahçesine gömdük. Hayvancağız durduk yerde can verdiği için Nokta’yı aldığımız veterinere gidip ölüm sebebinin ne olabileceğini sorduğumuzda, 'Abi onlar bu mevsimde kış uykusuna yatar' yanıtını almış bulunuyoruz. Hepimizin başısağolsun. Bu vicdan azabıyla bende fazla yaşayamam” şeklinde gazeteye ilan veren sonradan görmeye mi, şaşarsın?

Sandıklı-Afyon dolmuşunda yanındaki arkadaşına: ''Şekerim beş defa girdiğim ÖSS'yi yine kazanamadım. Gidecem sonunda Amerika'ya o olacak. Böyle böyle beyin göçü oluyor işte yaa!'' diyen kıza, ''Sen git Amerika'ya masraflarını ben karşılayacağım'' yanıtını veren arka koltuktaki yaşlı vatandaşa mı, hak verirsin?.

Sokakta yürürken ve camında “Bu ev kiralıktır.” yazılı evin yanından geçip, bir kaç adım sonra, önüne geldiğiniz bir başka evin camında ''Bu da”' yazısını görünce kendini Trabzon' da olduğunu sanan Temel'e mi, şaşarsın?

Ya; 5 nci sınıf Matematik sınavında ''Hacım nedir? Bir örnek vererek açıklayınız.'' sorusuna, ''Hacdan gelenlere hacım denir. Örnek, nasılsın hacım?'' yanıtını veren süper zeki öğrenciye mi, şaşarsın?

Ya da; Lise edebiyat kitabından bir metni tüm sınıf huzurunda sesli okurken V.Hugo'ya, beşinci Hugo diyen öğrenciye ne yapasın?.

Alkış..

Ve..

Vatandaşın çok bungun olduğu bu dönemlerde, temel ihtiyaç maddelerine dolar endeksli gibi zam yapan belediye başkanları için ne yaparsın?.

Eller patlayıncaya kadar alkış!..

Kocaman bir alkışı hak etmiş olmazlar mı?

Neden mi?

Bol bol dua edelim ki, ödemeleri dolarla istemiyorlar..

**

Hayırlı sağlıklı günler..