Ben size bir hikaye anlatayım!

Bu hikayeyi anlayanlar anlar, anlamayan işine gelmediği için anlamaz:

Bir gezgin Dünyayı karış karış gezmek için yola çıkar, gezdiği gördüğü yerleri de akıl defterine not ederek yoluna devam etmiş; birgün yolda giderken karşısına bir nehir çıkar bu nehri geçmek için oturmuş nehrin kenarına başlamış düşünmeye;

Gökyüzünde kanatlarını çırparak uçmaya devam eden devasa bir kuş olan ANKA kuşu adamı görmüş ve yanına gelmiş, neden düşündüğünü sormuş; gezgin adan ben düşünmeyimde kim düşünsün, ben bir gezginim Dünyayı dolaşıyorum ilk defa karşıma böyle bir nehir çıktı, bu nehirden nasıl geçerim diye düşünüyorum demiş,

ANKA kuşu ben seni bu nehirden geçiririm ama biraz masraflı olur demiş, gezgin adam olsun ne istiyorsun diye sormuş;

ANKA kuşu ben etle suyu çok severim, seni sırtıma bindirince LAK deyince ağzıma et vereceksin, LUK deyince su vereceksin, gezgin adam tamam demiş kilolarca et almış bolcada su aldıktan sonra ANKA kuşunun sırtına binmiş yolculuk başlamış, ANKA kuşu o kadar büyük ki ne doymak biliyor nede su içmekten usanıyor, daha yolun başında LAK demiş arkasından da LUK demiş gezgin adam etinide suyunu da vermiş ama nehrin yarısına gelindiğinde ANKA kuşu lak demiş et yok, LUK demiş su yok adama sormuş, neden istediklerimi vermiyorsun diye;

Gezgin adam yok ette bitti suda bitti demiş, ANKA kuşu da benimde görevim burada bitti demiş ve nehrin ortasında kanatlarını kapayınca gezgin adam nehrin tabanını boylamış…

Bu hikaye sade ANKA kuşuyla gezginci adam arasında yaşanmamış; bu hikaye bugün bazı insanlar arasında da yaşanıyor, arkadaş olduğu kişiyle dostlukları devam ede gelmiş bazı arkadaşlar, arkadaşının başına bir iş geldiğinde ne aramış nede sormuş, bu tür arkadaşlık ilişkileri ya menfaate dayanıyor yada çıkar ilişkilere dayanıyor…

Arkadaşlık özde değil sözde arkadaş oldukları böyle bir günde kendisini göstermiştir…

Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az, ne diyelim Allah her şeyin hayırlısını versin demekten başka ne diyebilinir ki…