Zimem defterini bilen var mı?

Yanlış anlaşılmasın, bilen varsa bilmeyenlere anlatsın..

Bilmeyen de, okuyup öğrensin..

Eski Ramazanlarda hali vakti yerinde olan kişiler, tek başlarına hiç tanımadıkları, bilmedikleri mahalleleri dolaşmaya çıkarlarmış..

Oralardaki bakkal, kasap, manav veya başka esnafa uğrar, dükkanın boş bir anını kollar ve dükkan sahibiyle baş başa kalınca sorarlarmış:

“Zimem defteri var mı?”

Zimem defteri, borçlunun ismini ve ne kadar borcu olduğunu gösteren, günümüzde mahalle bakkallarının kullanıldığı şekliyle veresiye defteri.

Zimem defterinin olduğunu öğrenen kişi, kimin ne kadar borcunu ödediğini bilmeden, öğrenme gereği de duymadan, “Baştan, ortadan ve sondan şu kadar miktar sayfanın borcunu hesapla.” dermiş..

Hesabı ödedikten sonra da “Haydi Allah kabul etsin” deyip dükkandan çıkarmış..

Borç ödeyen kişi kimin borcunu ödediğini, borcu ödenen kişi hayır sahibinin kim olduğunu bilmezmiş. Bilme gereği de duymazmış..

Gösteriş yok, gurur kibir yok, başa kakma yok, minnet altında bırakma yok..

Unutulmuş bir geleneğimizdir Zimem Defteri..

**

Mahalle bakkalları özellikle Anadolu'da halen mahallelinin faizsiz bankasıdır..

Beş para ödemeden bir ay boyunca evinin bütün ihtiyacını bakkaldan görebilirsin..

Ama aynı şeyi marketten yapamazsın..

Marketler parasız, kredi kartsız sakız bile vermezler..

Örneğin cebinizde 10 lira var süpermarkete gittiniz ve aldıklarınız 10.75 kuruş tuttu, hemen aldığınız bir ürünü bırakmak zorunda kalırsınız ama bakkal öyle mi? daha hesabı yapar yapmaz;

“Abi 10.75 tuttu 10 lira ver yeter” deyiverir..

Bir anda sizi o mağdur durumdan kurtarıp mağrur şahsiyetler seviyesine çıkartır..

**

Mesela süpermarketlerde 19.90 olan bir ürüne 20 lira verdiğinizde size 10 kuruşu iade etmezler, ama bizim bakkal;

“Abi oradan bir sakız al tamam olsun.” diyerek hak geçmesini engeller..

Mesela süpermarketten aldığınız bir ürün bozuk çıktı.

Önce müşteri hizmetlerine gidersiniz, ardından aldığınız ürünün fişi istenir, aldığınız fiş ile onların kestikleri fişin kopyası karşılaştırılır.

Eğer ellerinde aynı ürün var ise kasaya gidip oradan ürün değiştirme işlemi yapılır..

Peki bakkal ne yapar?

“Abi bu bozuk çıktı..” deyince;

“Koy kardeş tezgaha, git dolaptan yenisini al.”der..

Bu kadar basittir.

**

Ay sonuna kadar veresiye alırsın, maaşı alınca gider ödersin.

Arada bir uğrarsın, çayını kahvesini içersin, soda, gazoz filan ikram eder, “bu da benden olsun birader” der..

**

Süpermarkette yüzlerce liralık alışveriş yaparsın..

Önüne poşetleri atarlar..

Peki ya bakkal?

Ekmek dahi alsan özenle sarar, poşetine koyar paranın üstünü hemen takdim eder..

Öte yandan;

Siz süper marketten alışveriş yaparsınız ama cenazeye bakkal gelir..

Derler ki; “Market ucuz, bakkal pahalı..”

Oysa; bakkaldan sadece ihtiyacını alırsın, marketten ihtiyaçtan çok fazlasını..

**

Hayırlı Cuma’lar..