Ürün, “30 Mart seçimleri Türk milletinin var olma mücadelesidir”
 
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ürün Sultandağı ilçesi ile Dereçine ve Yeşilçiftlik beldelerini ziyaret etti. İlk olarak Sultandağı ilçe merkezinde esnaf ziyaretine çıkan Ürün, daha sonra Dereçine’ye geçerek beraberindeki heyetle birlikte kahvehaneleri gezerek vatandaşlarla sohbet etti. Son olarak Yeşilçiftlik beldesine giden Ürün AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ürün Yeşilçiftlik’te yaptığı konuşmada güncel konulara dikkat çekti.
Türkiye’de milli iradenin tecelligahının TBMM olduğunu vurgulayan Ürün, “Milli iradenin tecelligahı TBMM’dir. Biz seçilerek geliyoruz. Peki hangi hakimi siz seçiyorsunuz? O atama ile geliyor. O zaman o haddini bilecek, TBMM ne diyorsa onu yapacak. Yapmazsa hesabını sormak boynumuzun borcu! Bu seçimleri özel bir el sabote etmeye çalışıyor. Artık ülke yerel seçim havasından çıktı, bu Türk milletinin var olma mücadelesidir” dedi. Türkiye’de yerel seçimlerin bu havadan çıkarak genel seçim gibi algılanmaya başladığını ifade eden Ürün bu algının nedenini açıkladı.
Ürün şöyle konuştu:
“Yerel seçim ile beraber iş genel seçimleri bile aştı. Aslında bu olayları son 1,5 yıldır devam ettiriyorlardı. Türkiye 2013 yılının Mayıs ayında faizlerini 4.63’e düşürmüş, sadece Mayıs ayında yap-işlet-devret modeli ile 25 milyar dolarlık bir nükleer santral ihalesi gerçekleştirişmiş, 4 milyarlık bir köprü ihalesine çıkılmış, yine İstanbul’unuza 40 milyar dolarlık 3. havaalanı ihalesi Mayıs ayında gerçekleşmiştir. Bu projelerin ihale aşaması yıllarca sürmüştür. Bu ihaleler de milletin gözü önünde yapılmıştı, hatta havalimanı ve boğaz köprüsü ihaleleri televizyonlarda canlı yayınlamıştı. Nükleer santral için zaten ihaleye girecek bir şey yok, bu ülkeler arası bir durum. Japonya ile anlaşıldı, bir nükleer santral kuracaklar, yanına bir de nükleer birimlerin eğitiminin verildiği bir üniversite kuracaklar. 20 yıl işletip daha sonra da devredecekler. Bu nükleer santrali bu şekilde yaptırmamız çok büyük bir başarı.”
 
Bir milyon dolar için bir gecede 3 ülke gezmişti
 
Türkiye’nin geçmişte ekonomik olarak ciddi sıkıntılar yaşadığını dile getiren Ürün şöyle dedi:
“Şimdi düşünün bundan 30 sene önce 70 sente muhtaç bir ülke, hatta bir milyon dolar için bir gecede 3 tane ülke gezen bir başbakanımız vardı. Sadece 1 milyon dolar kredi istiyor. En son bizim hükümetimiz öncesindeki hükümete IMF 20 milyar dolar kredi vermek için bize dayatmadığı şartı kalmamıştı. Biz size birini göndereceğiz, o ne derse yapacaksınız dedi ve Kemal Derviş’i gönderdi. Kemal Derviş 15 tane yasa çıkaracaksınız, çıkarmasanız parayı serbest bırakmayacağım dedi. Yani borç veririm ama ne diyorsak yapacaksınız dedi IMF. O parayı ne yaptık biz? Ecevit rahmetli oldu, o bile bunlara ben söz geçiremiyorum dedi. Tabiî ki dinlemeyecekleri, çünkü IMF’in Türkiye’deki temsilcisi o yasaları o şekilde çıkarmıştı. Biz ise Japonlardan nükleer santral için 25 milyar dolarlık sözleşme imzaladığımızda ne verdik? Ne gönderdiler? Bakan da atamadılar. Havaalanını yapacak olan firmalar 40 milyar dolar yatırım yapacaklar, inşaatı bitirecekler, işlettikleri süre boyunca da bize para verecekler. Biz oraya ne verdik, hiç bir şey. Boğaz köprüsü de aynı. 1 milyon dolar için ülke ülke dolaşan bir başbakan var, bir de şimdi öyle bir ülke düşünün ki uluslar arası projeleri hazineden bir kuruş çıkmadan finanse ettirebilecek dünyanın güvenini kazanmış bir ülke. Bu projeler zaten kendini kısa bir sürede amorti ettirebilecektir. Bizim enerji ihtiyacımız var. Şu anda elektrik ihtiyacımızın yüzde 60’ını doğalgaz ithal ederek karşılıyoruz. Önümüzdeki 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine ulaşabilmek için bizim kesinlikle nükleer santrale ihtiyacımız var. Birisini Ruslarla birisini de Japonlarla anlaştık. Bu ülkenin 3. bir nükleer santrale daha ihtiyacı var onu da inşallah Çinlilere veya Güney Korelilere yaptıracağız. Biz elektriksiz kalmayacağız.”
 
Ey vicdansız hâkim
 
Türkiye’de hükümete yönelik Gezi kalkışmasının başarılı olamamasının ardından bu güçlerin çabalarına devam ettiklerini dile getiren Ürün, “Arkasından boş durmadılar ve devam ettiler. Baktılar ki sokak olayları ile hükümeti düşüremiyorlar, Türkiye’de yakmakla yıkmakla bu iş olmuyor, halkın kahir ekseriyeti buna müsaade etmiyor, Aralık ayına geldiğimizde bu sefer işin içine yargıyı katarak operasyon yapmaya başladılar” diye konuştu. Ürün şöyle devam etti:
“Yargının içindeki bir takım kanuna ve hukuka aykırı hareket eden hakim ve savcılarla onların tabiri ile uygun hakim savcılarla harekete geçtiler. Birincisinde başbakan ve yakın çevresini hedef aldılar. Eğer uygun hakimin nöbette bir sonraki gün de kalmasına diğer hakimler izin verseydi 25 Aralık operasyonunu 18’inde yapacaklardı. 25’inde uygun hakim ile uygun savcı şu saydığım 3 büyük projeyi yapan iş adamlarını tutuklama, mal varlığına tedbir koyma ve hesaplarını dondurma kararı aldılar. Hükümet bir hafta önce karar almasına rağmen uygun hakim ve savcı kararı aldı. Bu firmalar milyar dolarlık iş yapıyor. Hatırlayacaksınız 3. boğaz köprüsünün ayakları 200 metreyi geçti. 3 bin tane işçi çalışıyor, iş makineleri çalışıyor. Avrupa’dan gelen yol İstanbul trafiğine girmeden Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçecek. Bu firmanın tüm hesaplarını kapattığınız zaman ne oluyor? 20 işçi çalıştıran bir adamın hesaplarını dondurduğunuz zaman ekonomisi alt üst olurken bu adamların ekonomisi ne olur siz takdir edin. Uygun hakimlerin de derdi buydu. Çünkü emniyetten gelen çuvalların ağızlarının bile açılmadığını gördük. Ey vicdansız hakim seni adalet dağıt diye oraya koymuşuz. Hiçbir delile bakmadan Türkiye’nin en büyük projelerini yürüten 40 iş adamının nasıl hesaplarına el koyarsın! Hiç mi Allah korkusu yok sende! Yani kelimenin tam anlamı ile ihanet! Başsavcı vekili, sen bana bir şey söylemedin, nasıl böyle bir şey yaparsın, ver o dosyayı deyince savcı dışarı çıktı ve bas bas bağırdı. Siz hiç duydunuz mu bu güne kadar basına bildiri dağıtan bir savcı? Hepsini görevden aldık, inşallah hepsinin hesabını göreceğiz.”
 
Koalisyon hükümeti olsaydık çoktan yıkılmıştık
 
Ürün, tutukluluk süresinin 5 yıla indirildiğini anlatarak 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tepkisinin anlaşılamaz olduğuna dikkat çekti. Ürün şunları kaydetti:
“En son tutukluluk süresini 5 yıla indirdik. 13. Ağır ceza mahkemesi “ey meclis sen beni kapatamazsın, beni HSYK kapatır” diyor. Yahu böyle bir şey olabilir mi bu hakimler nereden alıyor bu cesareti, sen hüküm vermişsin ama 7 yıldır karar yazmamışsın. Faili belli mağduru belli 7 senedir karara bağlamamışsın. Danıştay cinayeti çok açık, o günü çok iyi hatırlıyorum. Alpaslan Aslan’ın hakimi vurduğu gün Ankara’daydım, bir kahraman polis Alpaslan Aslan’ın üstüne atladı suçüstü yakaladı. 7 senedir karar veremediler. Neden 7 senedir karara bağlamıyorsun, İlker Başbuğ’un kararını niye yazmıyorsun? Adamdaki ukalalığa bak; TBMM bizi kapatamaz diyor. Milli iradenin tecelligahı TBMM’dir. Biz seçilerek geliyoruz. Peki hangi hakimi siz seçiyorsunuz? O atama ile geliyor. O zaman o haddini bilecek, TBMM ne diyorsa onu yapacak. Yapmazsa hesabını sormak boynumuzun borcu! Bu seçimleri özel bir el sabote etmeye çalışıyor. Artık ülke yerel seçim havasından çıktı, bu Türk milletinin var olma mücadelesidir. 12 senedir başbakan olan adama hırsız dediler. 12 yıldır örtülü ödenek bu başbakanın emrinde. Örtülü ödeneği soruyor muyuz, hayır. 220 milyar dolardan fazla vergi geliri olan bir ülke bu ülke. Ben yaşamadım ama Menderes’i 12 uçak dolusu altın kaçırıyor diye iftira atmışlar ama o zaman Türkiye’de o kadar uçak yokmuş. Hatta Menderes için öldürdükleri insanların etlerini kıyma yapık köpeklere yediriyor diye iftira atmışlar. Ama ben 28 Şubat dönemini yaşadım. Ali Kalkancılar, Fadime Gündüz derken hükümeti yıktılar ama Refah Partisini yıkmadılar DYP’yi yıktılar. Bugün eğer koalisyon hükümeti olsaydık bizi de yıkarlardı. Bizi de asıldılar 326 kişilik gruptan 8 kişi ayrıldı, başka yok, diğerleri dim dik hepsi de arazide.”
 
Editör: Haber Merkezi