TOPTAŞ, TBMM’DE ÇÖZÜM SÜRECİNİ DEĞERLENDİRDİ

CHP Afyonkarahisar Milletvekili  ve İçişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Toptaş Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmesinin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısında CHP Grubu adına konuşma yaptı.

CHP Milletvekili  Ahmet Toptaş; “ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1/629 sıra sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde düşüncelerimi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan terörün bitirilmesi ve Kürt sorununun barışçı yöntemlerle çözümlenmesi hepimizin ortak talebidir. Ülkemizde yıllarca süren terör 40 binin üzerinde insanımızın ölümüne, binlerce şehidimizin kanına, binlerce gazimizin mağduriyetine mal olmuş, 1 trilyon dolar terörle mücadele için harcanmıştır. Analar çocuklarını, gözünden sakındıkları çocuklarını, askere gönderirken eline kına yaktığı çocuklarını, şehitlik mertebesinde ama bir tabut içinde karşılamışlardır yıllar boyu. Ateş düştüğü yeri yakar hesabı binlerce ocağa ateş düşmüş, çocuklarını şehit veren analar, başka analara ateş düşmesin diye bağrına taş basmış, barış çığlıklarına destek olmuştur.Terör sorunu ülkemizde barış ortamını bozmuş, huzurumuzu, dirliğimizi ortadan kaldırmış, demokrasimizin gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. İşte, bunun içindir ki tüm yurttaşlarımızın kabul edebileceği bir çözüm sabırsızlıkla beklenmektedir.Barış çözüm, ama nasıl bir çözüm? Tüm toplumun üzerinde uzlaştığı bir çözüm. Bunu başarmalıyız. Endişelerimiz var. Bu konuyu siyaset malzemesi yaparak birilerine avantaj sağlamak için kullanırsanız, bunun vebalinden kurtulamazsınız.” dedi.

 

                  4.MADDEYE İTİRAZIMIZ BAKİ OLMAK KAYDIYLA DESTEKLİYORUZ.

CHP’li Toptaş konuşmasına; “Değerli milletvekilleri, Hükûmet, bu konuda şimdiye kadar yaptığı uygulama ve takip ettiği yöntemlerle, bu devasa sorunla da kendine siyasi bir kazanım sağlama amacı taşıyor izlenimini vermektedir. Böyle önemli bir konunun bugüne kadar Parlamento zemininde görüşülmesine olanak vermeyen Hükûmetin, Başbakanın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığı günlere denk düşürülen böyle bir tasarısı, soyut, içi boş bir çerçeve tasarıdır. Türkiye'nin en önemli sorunu olan terörün sonlandırılması için, tüm yurttaşların talebi olan eşitliğin, özgürlüğün hedef alınıp, insan hakları kavramının ve hukukun üstünlüğünün vazgeçilmezliğinin kabulü gerekir. Hükûmet, bu konularda yaptığı uygulamalarla bize güven vermemektedir. Evet, güneydoğu bölgemizden şehit cenazesi gelmiyor, ama İstanbul'da, İzmir'de, Eskişehir'de, Hatay'da ve birçok kentimizde, Başbakanın deyimiyle "destan yazan" polislerin öldürdüğü gençler, bu toprakların insanlarıdır.Polisi dizayn ettiniz, yargıyı dizayn ettiniz, ihaleleri, vurgunların altyapısını dizayn ettiniz, öğrencilerin sınavlarını dizayn ettiniz, okulları, eğitim sistemimizi dizayn ettiniz, mahkeme kararlarının uygulanmaması için yeni yasalar düzenliyorsunuz. Nerede hukuk, nerede insan hakları, nerede eşitlik? Hukukun, insan haklarının, eşitliğin, özgürlüğün olmadığı yerde demokrasiyi içselleştirememiş bir hükûmetin ülkenin en köklü sorununa getireceği çözüm önerileri ne kadar samimidir? Bu samimiyetsizliği sorgulamak hakkımızdır. Toplumu ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı kendine politik kazanç yöntemi yapmış, "Yüzde 50'yi evinde zor tutuyorum." diyen bir Başbakanın toplumsal barış vaat etmesi ne kadar inandırıcıdır?Değerli milletvekilleri, ben yaptım oldu, benim dediğim gibi olacak, benim dediğim zaman olacak anlayışı bugüne kadar bu sorunun geciktirilmesinden başka bir işe yaramadı. AKP on iki yıldır iktidarda ve Anayasa'yı değiştirecek sayılara ulaştı. İstediği yasayı istediği sürede Meclisten geçirebilen bir çoğunluğa sahiptiniz. Neden bütün çağrılarımıza rağmen terör sorununu Meclis zeminine taşımadınız? Neden ortak aklı harekete geçirmediniz? Neden önerilerimizi elinizin tersiyle ittiniz? İşte şimdi sınama yanılma yöntemiyle yürüttüğünüz süreç tıkandı, Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi. Göstermelik, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın deyimiyle "soyut çerçeve" dediğiniz bir tasarıyla karşımıza geldiniz.Zamanlaması manidar. Söze itiraz ediyorsunuz, biliyorum ama gerçekten manidar. Sizi manidar zamanlamayla ve politik kazanç için getirseniz de biz Parlamento zemininde bu sorunun çözümüne sizi zorlayacağız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak büyük bir mutabakatla bu sorunu çözeceğiz ve kimseye bir kazanç kapısı olarak kullanmasına fırsat vermeyeceğiz.Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak çözümün Parlamento çatısı altında şeffaf bir biçimde tartışıp çözüme ulaşmak için görmezden geldiğiniz ısrarlı tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz. Siz de gördünüz, bu sorun kapalı kapılar ardında çözülemez, halktan kopuk çözümler sonuç getirmez. Keşke bunu daha önce anlasaydınız. Size Mecliste bir mutabakat komisyonu kurulmasını,Meclis dışında da bu konuyla ilgili taraflar da içinde olmak üzere bir akil insanlar komisyonu kurulmasını, bunların oluşturacağı önerilerin Meclis mutabakat komisyonu tarafından bir yol haritası olarak Meclise getirilmesini ve sorunu "Meclis çatısı altında çözelim." önerimizi iki yıldır sümen altında bekletmeseydiniz, bugün çok daha fazla yol almış olurduk. Olsun, Meclis temeli gibi bir zemin olduğu nihayet akla gelmiş, bu bile bir kazanımdır.Değerli milletvekilleri, şimdi gelelim "soyut ve çerçeve" denilen tasarıya. Gerçekten işi boş bir tasarı. Tasarının 1'inci maddesi terörün sonlandırılması ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Demek ki on iki yıldır büyük çoğunlukla iktidardalar, her gün "çözüm çözüm" diye milletin kulaklarını kuruttular ama daha çözüm süreci için bir yöntem bile belirlememişler. Tasarının 2'nci maddesi "Hükümet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli çalışmaları yürütür." diyor.

"a) Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyo-ekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımlar..." Devam ediyor, benzer:

"b) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.

ç) Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar.

d) Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar.

e) Gerekli mevzuat çalışmalarını yapar."

Değerli arkadaşlar, bunlar Hükûmetin zaten görevleri değil midir? Hükûmetin görevini yeniden tanımlamak, tarif etmek ve burada tekrarlamanın bir yasa amacıyla ne ilgisi vardır?Tasarının 3'ücü maddesi "Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir." diyor. Bakanlar Kurulu Hükûmetin karar alma ve uygulama kurumu değil midir? Hükûmet karar almayacak bir kurum mudur? Hükûmetin alacağı kararları zaten Hükûmet kendisi alıyor. Bunu bir yasa maddesi olarak düzenlemenin ne anlamı vardır? İyi de bu maddeyle ne amaçlıyorsunuz, hangi kararları alacaksınız? Bunun ardında ne var, ne yok, yazın alacağınız kararları,herkes bilsin.Tasarının 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrası "Bu Kanun kapsamındaverilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikleyerine getirilir." diyor. Değerli milletvekilleri, ilgili kamu kurumlarının görevi zaten Hükûmetin yasalar çerçevesinde verdiği görevleri yerine getirmek değil midir? Kamu kurumları ve kuruluşları verilen kararları yerine getirmiyor mu da "Bunları yerine getirir." diye onlara ilişkin bir yasa tasarısı getiriyorsunuz karşımıza?Yine, (4)'üncü maddenin diğer bir fıkrasında: "Bu Kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz." Yani, ileride suç işleyecek olan bazı görevliler güvence altına alınıp cesaretlendirilmek mi isteniyor? Hangi suçları işleyebileceklerini öngörüyorsunuz görevlendireceğiniz kişilerin?Değerli arkadaşlar, bu tasarı içi boş da olsa, 4'üncü maddenin (2)'nci fıkrasındaki cezai, idari ve hukuki sorumsuzluk getiren maddeye ihtirazi kaydımız baki kalmak üzere not düşüyorum: Ülkenin üniter yapısını koruyan şehitlerimizin bize emanet olan yakınlarının, gazilerin, o bölgede askerlik yapmış binlerce insanın hakları, talepleri ve duyguları dikkate alınarak Parlamento zemininde sorunun ele alınıp bir çözüme ulaşmasına katkı vermeye hazırız.Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.” devam etti.

 

 

Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmesinin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısında CHP Grubu adına konuşma yaptı.
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş; “ Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1/629 sıra sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı üzerinde düşüncelerimi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olan terörün bitirilmesi ve Kürt sorununun barışçı yöntemlerle çözümlenmesi hepimizin ortak talebidir. Ülkemizde yıllarca süren terör 40 binin üzerinde insanımızın ölümüne, binlerce şehidimizin kanına, binlerce gazimizin mağduriyetine mal olmuş, 1 trilyon dolar terörle mücadele için harcanmıştır. Analar çocuklarını, gözünden sakındıkları çocuklarını, askere gönderirken eline kına yaktığı çocuklarını, şehitlik mertebesinde ama bir tabut içinde karşılamışlardır yıllar boyu. Ateş düştüğü yeri yakar hesabı binlerce ocağa ateş düşmüş, çocuklarını şehit veren analar, başka analara ateş düşmesin diye bağrına taş basmış, barış çığlıklarına destek olmuştur.Terör sorunu ülkemizde barış ortamını bozmuş, huzurumuzu, dirliğimizi ortadan kaldırmış, demokrasimizin gelişmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. İşte, bunun içindir ki tüm yurttaşlarımızın kabul edebileceği bir çözüm sabırsızlıkla beklenmektedir.Barış çözüm, ama nasıl bir çözüm? Tüm toplumun üzerinde uzlaştığı bir çözüm. Bunu başarmalıyız. Endişelerimiz var. Bu konuyu siyaset malzemesi yaparak birilerine avantaj sağlamak için kullanırsanız, bunun vebalinden kurtulamazsınız.” dedi.
 
                  4.MADDEYE İTİRAZIMIZ BAKİ OLMAK KAYDIYLA DESTEKLİYORUZ.
CHP’li Toptaş konuşmasına; “Değerli milletvekilleri, Hükûmet, bu konuda şimdiye kadar yaptığı uygulama ve takip ettiği yöntemlerle, bu devasa sorunla da kendine siyasi bir kazanım sağlama amacı taşıyor izlenimini vermektedir. Böyle önemli bir konunun bugüne kadar Parlamento zemininde görüşülmesine olanak vermeyen Hükûmetin, Başbakanın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığı günlere denk düşürülen böyle bir tasarısı, soyut, içi boş bir çerçeve tasarıdır. Türkiye'nin en önemli sorunu olan terörün sonlandırılması için, tüm yurttaşların talebi olan eşitliğin, özgürlüğün hedef alınıp, insan hakları kavramının ve hukukun üstünlüğünün vazgeçilmezliğinin kabulü gerekir. Hükûmet, bu konularda yaptığı uygulamalarla bize güven vermemektedir. Evet, güneydoğu bölgemizden şehit cenazesi gelmiyor, ama İstanbul'da, İzmir'de, Eskişehir'de, Hatay'da ve birçok kentimizde, Başbakanın deyimiyle "destan yazan" polislerin öldürdüğü gençler, bu toprakların insanlarıdır.Polisi dizayn ettiniz, yargıyı dizayn ettiniz, ihaleleri, vurgunların altyapısını dizayn ettiniz, öğrencilerin sınavlarını dizayn ettiniz, okulları, eğitim sistemimizi dizayn ettiniz, mahkeme kararlarının uygulanmaması için yeni yasalar düzenliyorsunuz. Nerede hukuk, nerede insan hakları, nerede eşitlik? Hukukun, insan haklarının, eşitliğin, özgürlüğün olmadığı yerde demokrasiyi içselleştirememiş bir hükûmetin ülkenin en köklü sorununa getireceği çözüm önerileri ne kadar samimidir? Bu samimiyetsizliği sorgulamak hakkımızdır. Toplumu ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı kendine politik kazanç yöntemi yapmış, "Yüzde 50'yi evinde zor tutuyorum." diyen bir Başbakanın toplumsal barış vaat etmesi ne kadar inandırıcıdır?Değerli milletvekilleri, ben yaptım oldu, benim dediğim gibi olacak, benim dediğim zaman olacak anlayışı bugüne kadar bu sorunun geciktirilmesinden başka bir işe yaramadı. AKP on iki yıldır iktidarda ve Anayasa'yı değiştirecek sayılara ulaştı. İstediği yasayı istediği sürede Meclisten geçirebilen bir çoğunluğa sahiptiniz. Neden bütün çağrılarımıza rağmen terör sorununu Meclis zeminine taşımadınız? Neden ortak aklı harekete geçirmediniz? Neden önerilerimizi elinizin tersiyle ittiniz? İşte şimdi sınama yanılma yöntemiyle yürüttüğünüz süreç tıkandı, Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi. Göstermelik, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın deyimiyle "soyut çerçeve" dediğiniz bir tasarıyla karşımıza geldiniz.Zamanlaması manidar. Söze itiraz ediyorsunuz, biliyorum ama gerçekten manidar. Sizi manidar zamanlamayla ve politik kazanç için getirseniz de biz Parlamento zemininde bu sorunun çözümüne sizi zorlayacağız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak büyük bir mutabakatla bu sorunu çözeceğiz ve kimseye bir kazanç kapısı olarak kullanmasına fırsat vermeyeceğiz.Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak çözümün Parlamento çatısı altında şeffaf bir biçimde tartışıp çözüme ulaşmak için görmezden geldiğiniz ısrarlı tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz. Siz de gördünüz, bu sorun kapalı kapılar ardında çözülemez, halktan kopuk çözümler sonuç getirmez. Keşke bunu daha önce anlasaydınız. Size Mecliste bir mutabakat komisyonu kurulmasını,Meclis dışında da bu konuyla ilgili taraflar da içinde olmak üzere bir akil insanlar komisyonu kurulmasını, bunların oluşturacağı önerilerin Meclis mutabakat komisyonu tarafından bir yol haritası olarak Meclise getirilmesini ve sorunu "Meclis çatısı altında çözelim." önerimizi iki yıldır sümen altında bekletmeseydiniz, bugün çok daha fazla yol almış olurduk. Olsun, Meclis temeli gibi bir zemin olduğu nihayet akla gelmiş, bu bile bir kazanımdır.Değerli milletvekilleri, şimdi gelelim "soyut ve çerçeve" denilen tasarıya. Gerçekten işi boş bir tasarı. Tasarının 1'inci maddesi terörün sonlandırılması ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Demek ki on iki yıldır büyük çoğunlukla iktidardalar, her gün "çözüm çözüm" diye milletin kulaklarını kuruttular ama daha çözüm süreci için bir yöntem bile belirlememişler. Tasarının 2'nci maddesi "Hükümet, çözüm süreci kapsamında aşağıdaki hususlarda gerekli çalışmaları yürütür." diyor.
"a) Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyo-ekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımlar..." Devam ediyor, benzer:
"b) Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.
ç) Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar.
d) Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlar.
e) Gerekli mevzuat çalışmalarını yapar."
Değerli arkadaşlar, bunlar Hükûmetin zaten görevleri değil midir? Hükûmetin görevini yeniden tanımlamak, tarif etmek ve burada tekrarlamanın bir yasa amacıyla ne ilgisi vardır?Tasarının 3'ücü maddesi "Bakanlar Kurulu, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkilidir." diyor. Bakanlar Kurulu Hükûmetin karar alma ve uygulama kurumu değil midir? Hükûmet karar almayacak bir kurum mudur? Hükûmetin alacağı kararları zaten Hükûmet kendisi alıyor. Bunu bir yasa maddesi olarak düzenlemenin ne anlamı vardır? İyi de bu maddeyle ne amaçlıyorsunuz, hangi kararları alacaksınız? Bunun ardında ne var, ne yok, yazın alacağınız kararları,herkes bilsin.Tasarının 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrası "Bu Kanun kapsamındaverilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikleyerine getirilir." diyor. Değerli milletvekilleri, ilgili kamu kurumlarının görevi zaten Hükûmetin yasalar çerçevesinde verdiği görevleri yerine getirmek değil midir? Kamu kurumları ve kuruluşları verilen kararları yerine getirmiyor mu da "Bunları yerine getirir." diye onlara ilişkin bir yasa tasarısı getiriyorsunuz karşımıza?Yine, (4)'üncü maddenin diğer bir fıkrasında: "Bu Kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz." Yani, ileride suç işleyecek olan bazı görevliler güvence altına alınıp cesaretlendirilmek mi isteniyor? Hangi suçları işleyebileceklerini öngörüyorsunuz görevlendireceğiniz kişilerin?Değerli arkadaşlar, bu tasarı içi boş da olsa, 4'üncü maddenin (2)'nci fıkrasındaki cezai, idari ve hukuki sorumsuzluk getiren maddeye ihtirazi kaydımız baki kalmak üzere not düşüyorum: Ülkenin üniter yapısını koruyan şehitlerimizin bize emanet olan yakınlarının, gazilerin, o bölgede askerlik yapmış binlerce insanın hakları, talepleri ve duyguları dikkate alınarak Parlamento zemininde sorunun ele alınıp bir çözüme ulaşmasına katkı vermeye hazırız.Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.” devam etti.
 
 
Editör: Haber Merkezi