SEÇİME ÜÇ GÜN KALDI..
Hala daha Ünal Yılmaz adaylığını açıklayamadı…
Dün bir okur bu hususta mail çekmiş: “Sanıyorum, Ünal Hocam adaylığını mübarek Cuma günü, Cuma namazından sonra açıklayacaktır. Biz de kazanması için, türbe türbe gezip dua ediyoruz..” dedi..
Hayırlı olur, inşallah…
Ancak, beni anlayamadığım kazanması için türbelerde dua edilmesi…
Bi tarihte; televizyonda cüzdanını türbenin taşına sürenleri gördüm, sürüyorlar ki içi para dolsun.
Sanki bankamatik bu.
Belki de bizlerin aklı ermese de, onlar cüzdanlarının içine para girmeyeceğine inansalar, niye taşa sürsünler?
Demek ki taşa sürünce cüzdana para girme olasılığı var.
Normalde cüzdanına para isteyen işe-güce, bir çabaya, hadi olmadı bankaya koşmaz mı?
Bunlar boş cüzdanlarını aldıkları gibi doğru türbenin taşına...
Mübarek sanki türbematik…
Türbelere gidip ev isteyen de var.
Hemde: üç oda bi salon, çift banyolu, asansörlü…
Türbede ki muhterem zat, müteahhit sanki…
Hoca seçimi kazansın diye, muhteremlerden yardım istemekte bunlara benziyor…
Hayırlı olsun..
Mehmet Zeybek’in karşına aday çıkarmaya çalışan azınlık gurup, sanat okulunun karşısında bir işyerinde toplanıyor.
Çalışma burada yapılıyor…
Bu çalışmaya destek verenlerden biriyle konuştum, “kazanamayacağınızı bile bile neden çalışıyorsunuz, amacınız ne?” diye sordum.
Kısaca “Amaç, parti içinde muhalefet olduğunu göstermek..” dedi…
Yanlış, çünkü karşı aday çıkarmakla muhalefet yapılmaz…
Parti içi muhalefette, kol kırılır, yen içinde kalır…
Ayrıca bu hareket; Cumhuriyet tarihinde Afyon geneline yapılmayan hizmetleri bakanlığı döneminde yapan ve yapmaya devam eden Sayın Bakan’a karşı yapılan çok haksız bir girişimdir.
Afyon, Abdullah Kaptan’ın başkanlığı döneminde çok şey kaybetmiştir. Tek nedeni, Kaptan’ın fikren uyumsuz olması, parti içi birlik ve beraberliği huzuru ve düzeni bozmasındandı. 
Bu dönem, tam uyum içinde çalışan parti yönetimi, Sayın Bakan’ın büyük yardım ve destekleriyle, Afyon’a yapılmayan eserleri yapıyor.
Umutsuz, karşı bir girişimi hazırlayan bireylerin, başlarını iki elinin arasına alıp düşünmeleri gerekir inancındayım…
BOLVADİN’DE HIDIRELLEZ…
Bolvadin Belediyesi, Hıdırellez şenliği için hazırlık yapıyor.
Sandıklı Belediyesi’nin borçları olduğundan, şenlik düzenlemediğini ve iptalin doğru olduğunu belirtmiştik..
Ki borcu olan nasıl şen olabilir?
Meğer, Bolvadin Belediyesi’nin de Afyon Çevre Hizmetler Birliğine, gönderdikleri çöplerden dolayı aylardır ödeme yapmadığını ve borcun 600 milyara yaklaştığını öğrendik…
Aylık 30-40 milyar ödenmeye, ödenmeye borç büyümüş..
Bu bilinen borç…
Vatandaştan temizlik vergisini alan, ama birliğe ödemeyen bir belediye nasıl şenlik düzenler?
Çok cüzi bütçe ile şenlik düzenlense bile, tasarruf tasarruftur…
Sayın Kılçık Başkan, vatandaş kendisi zaten Hıdırellez’ini kutluyor, ne gerek var masrafa?
KISACA…
Üç büyük ilçe var: Sandıklı, Dinar ve Bolvadin…
Üç ilçenin belediye Başkanları da muhalefet partisinden yani MHP’li.
Sandıklı ve Bolvadin Belediyelerinin gelir getiren kaplıcaları var…
Bir anlamda, sudan para geliyor…
Dinar’ın kaplıcası da yok, gelir getiren bir mülkü de yok…
Sandıklı’ya bakıyoruz, gözle görülen elle tutulan bir yatırım yok, ilerleme desen hiç yok…
Belediyenin kasası tam takır, çöpçülerin bile aylardır maaşı ödenemiyor…
Bolvadin’e bakıyoruz, gözle görünen kalıcı hiçbir yatırım yok…
Kaplıcalar satışa çıkmış, çünkü belediye borç içinde…
Dinar Belediyesine gelince…
Ne Sandıklı ne Bolvadin Belediyeleri gibi borcu yok.. Çalışanlar muntazam şekilde maaşlarını alıyor.. Belediye kendi imkanları ile halkına en iyi hizmeti veriyor. Ki hizmetten şikayet eden kimse yok…
Fark nerede?
İlçede mi, belediyede mi, başkanında mı?
Yoksa yöneticiyi seçende mi?
EEEE… YETTİ GARİ…
Utanmaz adam yine kaçırdı…
Hakkındaki yaygın iddiaları ne zaman gündeme getirsek onlar bi garibanı taşeron tutuyorlar..
O da ulu orta kaçırıyor…
Taşeronu nazikçe uyarıyoruz:

"Öyle uluorta kaçırmayın..."

Dün taşeronun mikrofonu açıktı, dinleyen kazmalar; şunu da söyle dediklerinde o öyle bir kaçırdı ki;
İstasyonun karşısındaki benzinlikte olanlar, mehter takımının kösüne tokmak indiğini sanmışlardır…
Efendileri de…
 
Muhtemelen, taşeronun hasta, ağız ishali…
Büyük kaçırdı, işi zor…

Biz yine nazikçe selam söyledik, ağa babalarına:
Hasan Efendi’ye, Mevlüt Efendi’ye…
Pentagondaki getir-götür Ahmet Efendi’ye…
Ve şöyle ilave ettik, “Eeee.. Yetti gari” 
 
Editör: Haber Merkezi