Seçim ve ekonomi..

Seçime 16 gün kaldı..

Bu süre içersinde iktidar partisi, ekonomiyi rayına sokacağına seçmeni ikna edemezse oy kaybı yaşaması doğaldır..

Bakınız, bir yazarın zaman ve iktidar belirterek yaptığı analiz özetle şöyle..

7 Eylül 1946, Başbakan Recep Peker, devalüasyon oranı yüzde 53; iktidarı kaybetti.

4 Ağustos 1958, Başbakan Adnan Menderes, devalüasyon yüzde 60; iktidarı kaybetti.

10 Ağustos 1970, Başbakan Süleyman Demirel, devalüasyon oranı yüzde 40; iktidarı kaybetti.

24 Ocak 1980, Başbakan Süleyman Demirel, devalüasyon oranı yüzde 35; iktidarı kaybetti.

5 Nisan 1994, Başbakan Tansu Çiller, devalüasyon oranı yüzde 50; iktidarı kaybetti.

19 Şubat 2001, Başbakan Bülent Ecevit, devalüasyon oranı yüzde 50; iktidarı kaybetti.

Osmanlı’dan başlarsak;

Tarih: 6 Ekim 1875. Osmanlı Devleti, “Ramazan Kararnamesi” ile artık ödeyemeyecek hale geldiği dış borçlarını yapılandırdı. Yani.. Bu topraklar 143 yıldır benzer ekonomik sıkıntıları zaman zaman yaşıyor..

Atatürk ve ekibi, Osmanlı'da bu acı pratiği yaşadıkları için tam bağımsızlığı şiar edindi. Lozan görüşmelerinde en çok tartışılan ve Batı'nın Türkiye'yi sıkıştırmak istedikleri konu, kapitülasyonlar yani, yabancı devlet vatandaşlarının bir ülkede sahipleneceği ayrıcalıklı haklar.oldu. Atatürk'e geri adım attıramayanlar 2. Dünya Savaşı'ndan sonra “ekonominin iplerini” tekrar ele geçirdi.

1950 ve sonrasına bakarsak; İhracat; 1950'de 263 milyon dolardan, 1960'ta 321 milyon dolara yükseldi.

İthalat 1950'de 286 milyon dolar iken, 1960'ta 468 milyon dolara fırladı!

Dolayısıyla ekonomik büyüme 1950'de 9.4 iken, 1960'ta 3.4'e düştü.

Enflasyon 1950'de (eksi) -4.3 iken, 1960'da 7.4'e fırladı.

Dünya Savaşı'ndan sonrası çeyrek yüzyıllık dönem dünyada “altın çağ” olarak bilinir. Ülke ekonomilerinin büyüdüğü, refahın arttığı süreçtir bu.

Japonya, İtalya, İspanya, Yunanistan, Güney Kore, İsrail bu dönemin parlayan yıldızları oldu. Ülkemiz ise bu dönemi popülist politikalarıyla boşa harcadı..

Geldik bu günlere..

Ekonomi dar boğazda.. Küçük esnaf, çiftçi, asgari ücretle çalışanlar, emekliler ciddi sıkıntı içersinde..

Seçim ekonomisi bile yok, likidite sorunu yaşanıyor..

Seçim sonucuna gelince..

Mesele seçimi kazanmak değil, raydan çıkan ekonomiyi yoluna sokabilmek, kontrol altına alabilmek..

Nasıl olabilir?

En büyük eksiğimizi kapatarak, yani; tarihten ders çıkararak, hatalarımız da ısrar etmeden, birlik ve beraberliği sağlamakla..

Günlük siyaseti kurtarmak için “Her şey yolunda” demeden, ekonomiyi finansa indirgemeden..

Bu halk neler atlattı neler..

Bu sıkıntıları da atlatacaktır..

Cenab-ı Allah’a duamız; ülkemizi refaha kavuşturacak siyasilerin kazanabilmesidir..