Sandıklı’nın Şerif’i!..

Bir mesai arkadaşı ilçenin yakından tanıdığı Şerif Ali’yi anlattı..

Şerif’in sendikacı olmanın verdiği etki yanında bir yakının ismini kullanarak, çalışanlar üzerinde büyük baskı kurduğunu, hastane dışında bile her şeye burnunu soktuğunu söyledi..

Kendisini önemli kişi göstermek için akla hayale gelmeyecek mizansenler kurduğunu ifade etti ve dedi ki:

“Şerif, lise mezunu olup bir belde belediyesinde işçiydi.

Araya girenler oldu, ilçe belediyesine getirdiler zabıta yapıp memur kadrosuna aldırdılar..

Sonra, hastaneye memur olarak tayinini çıkarttılar..”

Şerif’in, başhekimleri bile yıldırdığını, nasıl hastane şerifi olduğunu anlattı..

Dönemin milletvekili başhekimi ziyaret için hastaneye geldi. Başhekim hastaneyi gezdirirken, milletvekili kapısı açık olan odada Şerif Ali’yi gördü “Vay Şerif..” diye sarılıp kucakladı. Ayak üstü sohbet ettiler..

Başhekim ve tüm personel bu dostluktan şaşkın.. Vekil gittikten sonra Şerif Ali’yi çağırıp, milletvekilini nereden tanıdığını sormuş. Şerif 'Hiiç' dedi.. ''Benim okul arkadaşım..”

Olay unutuldu.. Üç beş ay sonra bu kez ilin valisi geldi hastaneye.. Yine aynı program.. Hastaneyi gezme sırasında Şerif’in her zamanki gibi oda kapısı açık “Vay Şerif..” “Sayın valim..” muhabbeti...

İyice meraklanan başhekim ziyaretten sonra Şerif’i çağırtıp sordu, “Nerden tanıyorsun vali bey’i”

“Ankara’da bir büyüğümü ziyarete gittiğimde tanışmıştım, ilimize vali olarak tayin olmuş..” dedi, Şerif..

Olay bu kadarla kalsa iyi. İki ay sonra hastaneye müfettişler geldi, teftişe.. Yine aynı manzara.. Başhekim bunalıma girecek. Şerif’i çağırtıp sordu “Müfettişleri nerden tanıyorsun?..”

“Ben sendikacı oldum.. İl yönetimine girdim.. Sendika olarak bakanlığa gittiğimizde tanışmıştık..”

Başhekim, dayanamdı sordu, “Sen herkesi tanır mısın?”

“Evet, hemen hemen..”

“Neredeyse bakan beyde arkadaşım diyeceksin!.”

Şerif Ali, ''Tabii. İyi tanırım..”

“İspatla o zaman..”

Şerif Ali, “Tamam, Cumartesi günü bakan bey merkezde belediyenin balkonundan halka hitap edecek.. Ben yanında olacağım..”

Başhekim, Cumaretsi’yi iple çekmiş.. Belediyenin önünde toplanan kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış…. Bir süre sonra bakan balkona çıkmış, yanında Şerif.. Kalabalığa bakıp, başhekimi bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış..

Şerif bayılanın kendi başhekimi olduğunu görünce koşmuş meydana.. Başhekim yerde yatıyor.. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor.

Şerif, ''Bu bizim başhekimdir, ne oldu?'' diye sorunca biri cevap vermiş:

“Siz bakan ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki yabancı vardı. Biri senin patronuna dönüp, 'Şu sağdaki bizim Şerif Ali, ama yanındaki kim?' diye sorunca seninki düşüp bayıldı.” Demiş..

Hikaye tabi bu..

Ama, böyle kendisini dağ başında gören bir adam bu Şerif..

Hastanede standart bir memur..

Sadede geliyorum:

Sandıklı Devlet Hastanesi Başhekimliğine, Sandıklı’lı bir doktor atanacaktı.

Atanacak kişi, sözleşmeyi imzalamış onay bekliyordu..

Ak Parti ilçe teşkilatı, il teşkilatı, genel sekreterlik ve milletvekilleri de, olumlu görüş belirtmişlerdi.

Şerif’in atanacak başhekimle çalışması imkansızdı.

Çünkü; atanacak başhekim, Şerif’in hastane şerifi olmasına ve personel üzerinde tahakküm kurmasına izin verecek biri değildi.. Şerif, balon gibi sönecekti..

Şerif, sendikayı devreye sokarak atanacak başhekim aleyhine kampanya başlattı. Başhekim olacak kişinin 2010 yılı ve öncesi twitter’de birkaç paylaşımını (öğrendiğimiz kadar, bu paylaşımlar asla suç teşkil edecek bir konu içermiyor) Ankara’ya Kurum Başkanlığına ileterek, onay verilmemesi için sendika aracılığı ile baskı kuruyorlar..

Ve baskı sonucu atama için onay verilmiyor..

*****

İktidar mensuplarının olur vermesine rağmen sendika baskısı ağır geliyor!

Buradan şu anlam çıkıyor: Sendikalar, teşkilatlardan çok daha güçlü!

Hastanede çalışan standart bir memur, sendika aracılığı ile neler yaptırabiliyor, şaşırmamak mümkün değil..

Bu adam kimdir? Kimin adını kullanarak kendisini şerif görmektedir?

Araştıracağız..

******

Hayırlı Cuma’lar..

Hayırlı bayramlar..