Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın Su İşleri Bakanı

Dün Orman ve Su İşleri Bakanlığının toplu açılış

töreni vardı.

Dev eserlerin resmi açılışı yapıldı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı koltuğuna oturduğu

andan itibaren koltuğun hakkını veren Prof.

Dr. Veysel Eroğlu, aslında Türkiye’de ve Dünya’da

ilkleri gerçekleştiren bir Bakanımız.

Kendisiyle hemşehrileri olarak her zaman gurur

duyduk. Yaptığı çalışmalar göğsümüzü kabarttı

hep.

Bakanımızın hizmetleri nedeniyle göğsümün

en kabardığını hissettiğim anlardan birisini de Kıbrıs’ta

yaşadım.

Şimdi size iki hafta önce gittiğim Kıbrıs’ta yaşadığım

bir olayı ve sonrasında yaşananları aktaracağım.

***

Türkiye Gazeteciler Federasyonunun Başkanlar

Konseyi Toplantısı nedeniyle THY ile Kıbrıs’a

uçtuk ve Ercan Havaalanına indik.

Konaklayacağımız otele transferimizi gerçekleştirecek

olan firmanın aracına bindik Gazeteci

dostum İsmail Kahraman ile birlikte.

Bir kaç dakika geçmişti ki şöför söze girdi;

Bu toplantı AKP’li Gazetecilerin toplantısı mı?

Soruyu soruş tarzından, AKP demesinden az

çok görüşü belli olmuştu ama, İsmail Bey cevap

verdi;

AK Partililerde var, CHP’lilerde var, MHP’lilerde

var. Tüm görüşlerden Başkan arkadaşlarımız

var, bu toplantı Gazeteciler Toplantısı’.

Bu cevap sonrasında tekrar söze girdi şöför;

Türkiye bizi sömürüyor. Ayrıca Türk Askerlerinin

Ada’daki varlığı nedeniyle müzakerelerde

durdu.’ deyince sinirlendim.

Türkiye ne yapıyorda sömürüyor sizi?’ dedim.

Bize denizin altından getirdikleri suyu 7,5 liradan

satıyorlar. Harcadıklarından daha fazla para

alıyorlar’ diye karşılık verdi.

Türkiye’nin hiç bir zaman böyle bir düşüncede

olmadığını söylesekte, şöförün verdiği cevaplar

ve tavrı amacını az çok belli ediyordu.

Kıbrıs’ta bir Türkiye düşmanlığı lobisi var.

Bunu biliyorduk. Rum ve İngiliz hayranı olan

azınlıktaki kitlenin sesi çok çıkıyordu maalesef. Çoğunluktakiler

ise bu konularda sessiz kalıyorlardı.

Kıbrıs’ta Türkiye aleyhine yapılan bilinçli karalama

kampanyasına maalesef oradaki siyasilerin

bazılarının da sessiz kaldığını anladık daha sonra.

Şöföre memleketini sorduk.

Yıllar önce Türkiye’den gitmiş.

Nereli olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Bu konuşmalar sürerken otele gelmiştik.

Hayli sinirlenmiştim. Odama çıkar çıkmaz durumu

Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu’na

aktardım. Bu denizin altından götürülen su

ile ilgili bazı bilgilerim vardı ama, satış fiyatları ve

diğer ayrıntılar hakkında bilgi sahibi olmak istiyordum.

Öğrendiklerimi de Kıbrıs Medyasının da

olacağı Başkanlar Konseyi Toplantısında anlatmak

istiyordum. Çünkü bu tür insanların propağandalarına

bir şekilde karşılık verilmesi ve doğru bilgilerin

aktarılması gerekiyordu.

Bakan bey gecenin o saatinde hemen ilgili kişiye

talimat verdi.

Sabah erken saatlerde hem DSİ Ankara ve

hemde Kıbrıstaki DSİ yetkilileri aradılar.

Daha sonra bir araçla beni Girne’den alıp, Lefkoşa’daki

DSİ binasına götürdüler.

DSİ Kıbrıs Sorumlusu Yusuf Şahin karşıladı.

Yusuf Bey proenin başlangıcından itibaren

Kıbrıs’ta.

Bilgili, dopdolu bir kişi.

Uzunca bir brifing verdi. Ben bazı sorular sordum,

O cevapladı.

Daha sonra tekrar otele döndüm, ertesi sabah

yapılacak olan Başkanlar Konseyi Toplantısının

gündemine ‘su’ ile ilgili yapacağım konuşmanın

gündeme alınmasını sağladım

***

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar

Konseyi toplantısında yaptığım konuşmanın bazı

bölümlerini size aktaracağım. Biraz uzun. Ama okumanızı

tavsiye ediyorum. Çünkü Afyonkarahisar’lı

Bakanımızın neler yaptığını, neleri başardığını bilmenizi

istiyorum.

***

Türkiye Cumhuriyeti, Devleti Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyetindeki su sıkıntısı nedeniyle Dünyada

ilk kez uygulanan bir yöntemle Türkiye’den Kıbrısa’a

yeraltından su getirdi.

Türkiye’den su gelmeden önce Kıbrıstaki su bırakın

içmeyi, kullanılamayacak kadar kalitesiz ve

pis idi.

Çamaşır ve bulaşık makinaları bile çalışamıyordu.

Şimdi ise Türkiye’den gelen su, damacanalardaki,

şişelerdeki suyundan daha kaliteli.

Torosların suyu, şimdi Kıbrısta.

***

Adada yeraltı suyu kullanılıyordu.

Yeraltı suyu potansiyeli ise aşırı su çekiminden

dolayı deniz suyunun yeraltı suyu akiferine girişim

yapması sebebiyle her geçen gün azalıyordu.

Daha önceleri Kıbrısa balonla su getirilmesi bile

düşünülmüştü.

Fakat Recep Tayyip Erdoğan konunun uzun vadeli

çözüme kavuşturulması talimatını verdiği

için Bakan Veysel Eroğlu ve ekibi farklı bir metod

üzerinde çalıştı.

Anamur Dragon Çayı üzerine Türkiye bir baraj

inşa etti.

Barajın kapasitesi 130 milyon m3.

Fakat bu barajı inşa etmeden önce, baraj suları

altında kalacak olan 4 köy bulunduğu yerden

daha yükseklerde başka yerlere taşındı. Tüm

maliyeti Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşıladı.

Yıllık olarak 75 milyon m3 kapasiteli olarak inşa

edilen Alaköprü Barajı ile Mersin kıyısından suyun

karşıya geçirileceği noktaya kadar borular hendekler

açılarak ve daha sonra üzerleri betonla kaplanarak

döşendi. Bu isale hattının uzunluğu 23 km

dir.

Denize gelindiğinde 1.6 metre çapında olan borular

denizde birleştirilerek 250 metre seviyesine

kadar zemine gömülerek, daha sonra ise çelik

askılar üzerine alınarak karşı kıyıya kadar birleştirildi.

Her borunun yekpare uzunluğu 500 metre ve

her borunun ağırlığı 200 ton.

Deniz mesafesi 80 km dir.

Karşı kıyıya ulaşıldığında yine aynı şekilde

250 metreden yüzeye kadar tüm borular zemine

gömülmüş ve Kıbrıs’ta, Türkiye Cumhuriyeti tarafından

inşa edilen Geçitköy Barajına borular

ulaştırılmıştır.

Kıbrıs’ta boruların çıkış yaptığı deniz seviyesinden

sonra Geçitköy Barajına kadar ayrıca 4 km

lik bir hat oluşturulmuştur.

Yani Anamur Dragon çayından alınan sular, Geçitköy

Barajına tam 107 km lik bir hat ile getirilmiştir.

Daha önce yapılan protokole göre Türkiye sadece

suyu Geçitköy barajına getirerek bırakacak,

buradaki işlemler Kıbrıs tarafından yapılacaktı.

Ama bu olamadı.

Kıbrıs Hükümeti protokoldeki kendi yükümlülüklerini

yerine getiremedi.

Türkiye bu noktada tekrar devreye girdi.

Geçitköy Barajındaki suyun İleri İçme Suyu Arıtma

tesislerine getirilmesi için hat çekti. Buraya İleri

İçme Suyu Arıtma Tesislerini kurdu ki, bu tesis

günde 200.000 m3 suyu en iyi kalitede arıtan ileri

bir teknoloji içermekte. Bu arıtma tesislerinden

sonra Türkiye’nin işi bitmemişti.

Çünkü bu suları Kıbrıs’ta bulunan Belediyelerin

dağıtım depolarına götürme gücüde yoktu Kıbrıs

Devletinin.

Türkiye bunu da üstlendi.

Tam 478 km lik bir ana isale hattı çekti Türkiye.

Çamlıbel İleri İçmesuyu Arıtma Tesislerinde arıtılan

su, KKTC de yer alan bütün yerleşim merkezlerine

dağıtılacak şekilde isale hatları çekilerek,

su buradaki belediyelerin dağıtım

depolarına ulaştırıldı.

***

Türkiye bununla da yetinmedi.

Bu içme suyu ile ilgili çalışmaları

bitirdikten sonra, sulama alanında

Kıbrıs’a önemli bir katkı daha yapmak

için kollarını sıvadı.

Yıllık 75 milyon m3 olan Türkiye’den

getirilecek olan suyun 38 milyon

m3’ü içme suyu, kalan 37 milyon

m3’ü ise sulama amaçlı kullanılacaktı.

Bunun için Kıbrıs’ın sulama kanalları

yapma ve bu kanallara suyu

getirecek hat çekme imkanı bulunmadığından dolayı,

Türkiye bunu da yapmaya başladı.

Öncelikle geçtiğimiz günlerde 5.7 km lik bir tünel

için ihale yapıldı. 101 milyon TL lik bu işe hemen

başlanıldı. Bu tamamlandıktan sonra 60 km

lik yeni bir hat için çalışmalara devam edilecek.

Damlama sulama sistemi ile Kıbrıs’ta tarımda

çığır açılacak.

***

Türkiye şu ana kadar 2017 fiyatlarına göre bu

iş için 2 milyar TL harcadı. Yani 2 katrilyon...

Bundan sonra harcanacaklar bu rakama dahil

değil.

Alaköprü Barajı 130 milyon m3 kapasiteye ve

Geçitköy Barajı’da 26.5 milyon m3 kapasiteye sahip.

Çamlıbel ileri içmesuyu arıtma tesisi günlük

200 bin m3 arıtma kapasitesinde.

Çekilen hat Türkiye-Kıbrıs 107 km.

Kıbrıs’ta yapılan ana isale hattı 478 km. (Kıbrıs’ın

en uç noktası olan Dip Karpaza kadar hat çekildi)

Ayrıca Güzelyalı ve Geçitköy’de terfi merkezleri

kuruldu.

***

Damla sulama sistemi ile Kıbrıs’taki 70.000 dekar

zirai alan sulanacak.

***

Türkiye bu suyun m3 ünü 2.30 TL den veriyor.

Peki bu iş için Türkiye hangi kalemlerde harcama

yapıyor?

Bu iş için buradaki terfi ve Arıtma tesisleri ile

diğer alanlardaki enerji tüketimi yıllık 20 milyon

TL civarında.

50 kişilik bir ekip bu sistemin işletilmesini sağlıyor.

Ayrıca DSİ kadrosunda 10 kişi yine Kıbrıs’ta bulunuyor.

Arıtma tesisindeki kimyasal ve diğer sarf malzemelerinin

bedelleri de, DSİ’nin Kıbrıs’taki ofisi

ve diğer giderleri de Türkiye tarafından karşılanıyor.

***

Toroslardan Kıbrıs’a giden suyumuz şu anda Ankara

ve İstanbul’daki sudan daha kaliteli.

Türkiye’nin buradaki belediyelere 2.30 TL

den verdiği suyun m3’ünü buradaki belediyeler

3.50 ile 8 TL civarında bir bedelle halkına satıyor.

Türkiye 585 km lik hat ile belediyelere ulaştırdığı

ve her türlü maliyetini karşıladığı bu suyu

2.30’dan verirken, belediyeler bir kaç yüz metre

uzaklığındaki hanelere bu suyu üç misli kar ile satıyor.

Bazı Belediyeler o kadar insafsız değil ama,

üç misli kar ile satanlarda utanıp sıkılmadan Türkiye’yi

suçluyor.

Türkiye’nin getirdiği su maalesef buradaki

belediyelerin bütçelerine kaynak temin aracı

olarak kullanılıyor.

***

Amerika’dan heyet gelmiş Kıbrıs’a. İncelemişler

sistemi. Hayran kalmışlar. Onlarda ülkelerinde

bu sistemi uygulayacaklar.

Türkiye örnek oldu tüm Dünyaya...

Ahmet Vefik Alp.

İstanbul Büyükşehir’e MHP’den aday olmuştu.

İlginç projelerin sahibi...

O’da gelmiş Kıbrıs’a ve bu baraj ile sistemi incelemiş.

Bilgiler almış.

Ve hayranlığını şu kelimelerle ifade etmiş; ‘Benim

hayalimden daha büyük bir hayal kurulmuş

ve hayata geçirilmiş. Bakan Eroğlu’nu ve ekibini

kutlarım

***

Kıbrıs’ta yıllık ortalama 21 ila 24 milyon

M3’lük bir içme suyu tüketimi var.

Türkiye buradaki barajı bu nedenle 26.5 milyon

m3 olarak yaptı. En az bir buçuk yıl tek damla

su gelmese bile Türkiye’den, burada bir sıkıntı

olmayacak.

Türkiye’deki barajı da 130 milyon m3 yapmasının

amacı, her hangi bir kuraklık sıkıntısı olsa bile

Kıbrıs’a en az 6 yıl su verebilecek kadar bir kaynak

hazır olsun diye düşünülmüş.

Kıbrıs nüfusunun %95’ine getirdiğimiz su ulaşıyor.

Askerimiz 1974 de buraya can getirdi, Veysel

Eroğlu’da 26 haziran 2015 te buraya hayat getirdi.

Türkiye bu projenin gerçekleşmesi için tüm imkanlarını

seferber etti. bu projeye tüm projelerin

önünde bir yer verdi.

Sistem bugün itibariyle 18 aydır tıkır tıkır çalışıyor.

Daha önce 15 gün bile su kesintisi olurken, şimdi

kesintisiz olarak su veriliyor.

HHH

Bundan sonra

neler yapılacak?

Türkiye yaptıklarıyla yetinmiyor.

Kıbrıs’taki belediyelerin içme suyu dağıtım ağları

sağlıksız. Türkiye pırıl pırıl tertemiz sağlıklı su

getirse de, bu sular Kıbrıs Belediyelerinin bir kaç

kilometrelik dağıtım ağlarına girdiğinde kalite bozuluyor.

Boruları eski ve kayıp kaçak oranı bazı noktalarda

%40.

Türkiye şimdi bu hatların hepsini yeniden

yapmaya hazırlanıyor.

Bu iş bitirildikten sonra atık su hatları da Türkiye

tarafından yeniden yapılacak.

Dağıtım ağları ile tüm işleyiş burada elektronik

sistem ile 7x24 takip ediliyor.

Art niyetliler boş durmuyor burada da. Zaman

zaman bazı noktalarda sistemin takip kulübelerine

sabotajlar da yapılmış.

Ama Türkiye hiç vakit geçirmeden hemen gereğini

yapmış. Sabotaj yapılan yerlerdeki sistem

kulübeleri hemen yenilenmiş.

***

Kısaca sizlere aktardığım bu bilgilerin daha ayrıntılısını

video’lu gösterim ile Kıbrıs’ta aktardım.

kıbrıs medyası ve oradaki Başkanlar Konseyi

üyesi arkadaşlarım konuyu enine boyuna öğrenmiş

oldular.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nelere kadir

olduğunu bilmeyenlerde öğrenmiş oldular.

Ve...

Bakanımız Veysel Eroğlu’nun vizyonunu, gücünü,

bilgisini ve dirayetini anladılar.

Birkez daha hemşehrimiz ile gurur duydum.

Eline, koluna, yüreğine, aklına sağlık...

Editör: Haber Merkezi