REKTÖR HOCA’NIN ÇİFTE STANDARTI..

Rektör Hocanın bazı kişilere anlamsız destek vermesiyle oluşan çifte standart uygulaması “koruma-kollama” gibi düşünülüyor ve yoğun eleştirilere neden oluyor..
Şöyle ki:
Bir taraftan; Fetö soruşturması kapsamında bugüne kadar gözaltına alınan ve Adli Kontrol şartıyla bırakılanların tamamını üniversiteden ihraç ettiği biliniyor.
Diğer taraftan; 15 gün kadar önce Fetö soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan ve Adli Kontrol şartı ile bırakılan Yusuf Karaca, Mustafa Sandıkçı ve Ahmet Ayhan’ı hala daha idari görevlerinde tutmaya devam ediyor.
Bu uygulama, çifte standart değil midir?
Öte yandan; bu kişilerin görevlerine devam etmeleri haklarında yürütülen adli soruşturmalara da gölge düşürebilecek nitelikte olduğu mesela, Sandıklı MYO sekreteri Ahmet Ayhan aynı görevini sürdürmekte ve hakkında devam eden soruşturmalarda, olası ifadesine başvurulacak çalışanları etkileyebilecek amir durumundadır.
Aynı şekilde Mustafa Sandıkçı hoca Turizm Fakültesi dekan yardımcılığına ve sosyal tesisler ve kreş müdürlüğüne devam etmekte, mal alımlarını sürdürmekte, bulunduğu konum itibarıyla Fetö soruşturmasını gölgeleyebilecek imkanlara sahip durumdadır..
Sandıklı MYO müdürlüğünden alınan Yusuf Karaca, AKÜ Kariyer Danışmanlık Eğitimi ve Uygulama Araştırma Merkezi Müdürlüğüne devam etmekle, hakkında devam eden soruşturmanın selametine gölge düştüğü söylenmektedir..
Adı Fetö ile anıldığından gözaltına alınmış, adli kontrol şartı ile bırakılmış yirmiye yakın akademisyen ihraç edilmişken her ne hikmetse bu 3 ismin vazgeçilmez hangi özellikleri var ki, Rektör Hoca bunlardan vazgeçememektedir?
Bu kişileri idari görevlerinde tutarak kime, ne mesaj yollamaya çalışmaktadır?
Basit yer değişikleriyle, yürütülen adli soruşturmaların selametini sağlamak çok kolayken Rektör hoca, bu kişileri görevlerinde tutarak soruşturmaların nasıl adil sonuçlanmasına katkı yapmayı düşünmektedir?
Bu üç kişi, Adli kontrol şartı ile bırakıldıklarını unutarak “biz Fetö’cü olsak Rektör Hoca bizi bu görevlerde tutmazdı” diye, aklandıklarını söylemekte ve sosyal medyada sallamaya devam ediyorlar..
Bize gelen bilgileri, Rektör Hocaya aktaralım istedik..

"SANDIKLI'DAKI FETÖ’CÜLERIN MARIFETLERI!"

Sandıklı’da Fetö’ye ait kapatılan bir dersanenin mimari projesinin altında bulunan imzanın Ahmet Yılmaz’a ait olduğunu ve bu suretle tadilat izni verildiğini yazmıştık..
Ahmet Yılmaz, verdiği bilgide;
Tartışma konusu mimari projedeki imzanın kendisine ait olmadığını, ismini taşıyan kaşenin kim tarafından basıldığı hakkında bilgisinin bulunmadığı, hiçbir zaman fen işleri yetkilisi olarak imza atmadığını,  Sandıklı Belediyesi Fen işleri Müdürlüğü imar Bölümünde görev yapmayıp, Beton Elemanları Atölyesinde görev yaptığını, Fetö/Pyd adlı terör örgütü lehine işlem yapmış gibi zan altında kalmak istemediğini belirtti..

********
Bu güne kadar ortaya çıkan olaylarda da görüldüğü gibi, Fetö örgüt mensuplarının çıkarları için her türlü sahte belgeyi hazırladıkları ve şeytanın aklına gelmeyen çeşitli kumpaslar hazırladığı biliniyor..
Yukarıda bahsettiğimiz mimari proje olayı, sadece imza sorunu değil. Fetö örgütünün ödemesi gereken vergi, harç gibi zorunlu şartları hiç yerine getirmeden işlem yapmada da, mahir olması..
Yukarıdaki olayda: şehir merkezindeki tadilatın belediye içinden destek almadan yapılması mümkün değil..
Projedeki imza tartışmalı olduğuna göre; ilgili makamın bu işin üzerine giderek, imzanın kime ait olduğunu, kimlerin kurumu zarara uğrattığını, dolayısıyla kripto fetö’cüleri ortaya çıkarması gerekir..  
Kim bilir; bunun gibi daha neler var, daha neler ortaya çıkacak?