ORTAK ÜZÜNTÜ…
Sandıklı’da binlerce aileyi ısıtan SANJET’in elektriklerinin kesilmesi Sandıklı halkını mağdur etti…
Dağıtım şirketi OEDAŞ, borçtan önce mağdur edeceği büyük toplumu düşünmeliydi…
Bir yılda 13 milyonu ödeyen SANJET’e 680 bin lira için süre verilmemesi ve borcun defaten istenmesinin, mutlaka perde arkası vardır…
Siyasette MHP ile taban tabana zıt CHP’nin ilçe başkanı, konuyu siyasi malzeme yapmamış, aksine “vatandaş söz konusu ise bu işin sağı solu olmaz...” diyerek ODEAŞ’ı sorumlu tutmuştur.
Doğrusu da budur…
Öte yandan, AK Partili meclis üyeleri bir basın açıklamasıyla belediyeyi suçlamışlardır…
Ancak, eski Belediye Başkanı Mustafa Özpınar’ın ödemeyip miras bıraktığı elektrik borcu ise 2 milyon 500 bin liradır…
Ki, iktidarın belediye başkanı iken…
Açıklamaya 2 milyon 500 bin lira tutarındaki borcun bu yönetime devrolduğu da yazılsaydı, vatandaş olaya daha objektif bakardı…
Eski belediye başkanı Mustafa Özpınar’ın “ben size dememiş miydim?..” tarzında konuşmalar yapmasına hiçte hakkı yoktur…
Zira belgeleriyle açıklayacağımız bir olayda, SANJET’in ve Belediyenin ne kadar büyük zarara uğratıldığını ve bugünlere gelinmesinde kimin sorumlu olduğuna sizler karar vereceksiniz…
Bizim düşüncemiz;
Sandıklı vatandaşının mağduriyeti, ortak üzüntümüzdür.
Aynı havayı soluyan, aynı suyu içen sağduyulu vatandaşların konuya bu şekilde bakmaları, bilhassa toplumun öne çıktığı konularda, siyaseti unutmaları gerekir kanaatindeyim…
BİZİM ESNAFIMIZ..

Ben her zaman esnafı desteklerim..
Tezgahta gördüğüm nar gibi domatesleri, evde salata yapmak için kestiğimde içi beyaz çıkınca bile esnafın ne kadar haklı olduğunu anlatmışımdır..
Çünkü esnaf, bizim esnafımızdır.
En son bizim çamaşır makinesini tamir etti esnaf…
Ve çalıştırınca titreyerek yürümeye başladı makine..
Zamanla hızlandı.. Yani bin üzerine, çık kaleye.
Sanayideki Hıdır Usta’nın tamir ettiği arabam hiçbir zaman ittirmeden yürümedi, tekrar gittiğimde “elimden gelen budur..” dedi…
Ama ben onları hep destekledim.
Bir tane elektrik fişi lazımsa, ben her zaman iki tane aldım, bilirim ki birisi daha takarken kırılır.
Otobüslerin durduğu lokanta’da, tavuk yerine önüme martı getiren garsona ‘‘bunların bacağı niye uzun?..’’ diye sorunca..
Garson cevap vermişti: ‘‘Bu balerin tavuk...’’
Belediye karşısında ki esnafın ise, bana deliği olmayan dikiş iğnesi sattığını hiç unutmam.
Ben yine de onları destekledim.
Yine destekliyorum, birçok esnafımız, dükkánını sabah saat 10’dan önce açmıyor, hava kararmadan kepengini indiriyorsa bir mazereti mi vardır?
Yoksa tembellikten mi bilmem…
Büyüklerin; “Sabah er kalkanın nasibi gür olur..” dediğini, hepimizin bilmesine rağmen..
Belki de; esnafın yaptığı, sessiz bireylemdir…
Esnaf, sadece seçim zamanı oy istemek için ziyaret edilmesini değil, bugünlerde ilgi bekliyor…
Unutmayalım, esnaf bizim esnafımız…
Editör: Haber Merkezi