Milletvekili Eroğlu, “Aşırı Hava Hadiseleri Yaşanmaya Başladı”

TBMM Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi,
Kuraklıkla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yazılı basın açıklamasında:

Küresel iklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele bütün Dünya’nın gündeminde olan insanlığın ortak bir mes’elesidir. Bütün Dünya’nın ortak hareket etmesini gerektiren küresel ısınma; sadece bir ülkenin ya da belli bir bölgenin mes’elesi değildir. Bütün Ülkelerinin; bu hususun küresel bir mes’ele teşkil ettiğinin şuurunda olması gerekmektedir.

Özellikle Sanayii İnkılabı sonrası artan sanayi faaliyetleri ve fosil yakıtlarının çok fazla kullanılması, atmosfere bırakılan sera gazlarının artışını da beraberinde getirmiştir. Sera etkisi yapan gazlar, atmosferde birikerek bir katman oluşturmaktadır. Güneşten gelen ışınların yer küreden ayrıldıktan sonra bu katmanda yansıması sera etkisi yapması dolayısıyla yerkürenin sıcaklığı artmaktadır.

Su buharı ve diğer atmosferik sera gazları ile bulutlar; yansıyan uzun dalga radyasyonunun bir kısmını hapsederek tabii sera etkisi sağlarlar. Tabii sera etkisi olmasaydı Dünya ortalama sıcaklığı -18°C civarında kalacak ve Dünya üzerinde hayat mümkün olmayacaktı. Tabii sera etkisi sayesinde Dünya ortalama sıcaklığı yaklaşık +14°C civarında olduğu için dünya üzerinde hayat mümkün hâle gelmektedir. Ancak insanların ısınma, sanayii faaliyetleri, ulaştırma enerji ve üretim gibi çeşitli faaliyetler sebebiyle atmosferdeki sera gazlarının miktarı artmaktadır. Bu ise dünyadaki ortalama sıcaklığın artmasına yol açmaktadır. Bu durum iklim değişikliğine sebep olmaktadır ve hortum, kasırga, şiddetli yağışlar gibi aşırı hava hadiselerini meydana getirmektedir.

Aşırı Hava Hadiseleri Yaşanmaya Başlamıştır

Aşırı hava hadiseleri belirli bir yerde ve kısa bir süre içinde (günlük, haftalık) etkili olan ve gözlenen rüzgâr, yağmur, kar, dolu, nem, fırtına, hortum ve kasırga gibi iklimle alakalı hususlardır. Küresel iklim değişikliği ile birlikte hem ülkemizde hem de Dünyanın çeşitli yerlerinde aşırı hava hadiseleri sıklıkla görülmeye başlanmıştır.

Yaşanan aşırı hava olayları insanların hayatlarını, ülkelerin ekonomilerini önemli manada etkilemektedir. Birleşmiş Milletler Afetlerin Azaltılması Uluslararası Stratejisine göre tabii afetler, toplumun sosyoekonomik ve sosyokültürel faaliyetlerini önemli ölçüde aksatan, can ve mal kayıplarına sebep olan fakat mahalli imkânlar ile baş edilemeyen tabiat hadiseleri olarak tanımlanmıştır. Bu durum ayrıca ülke ekonomilerinde de yüksek miktarlarda zarara yol açmaktadır.

Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından yapılan küresel iklim analizlerinin ilk neticelerine göre; 2020 yılı rekor seviyedeki en sıcak üç yıldan biri olmuştur. 2020 yılında küresel ortalama sıcaklık yaklaşık 14,9°C olarak kayıtlara geçmiştir. Bu değer ile 2020 yılı sanayi öncesi (1850-1900) döneme göre 1,2 (± 0,1)°C daha sıcak gerçekleşmiştir.

Dünya Meteoroloji Teşkilatı tarafından incelenen beş farklı merkeze ait küresel verilerin tamamında, 2011-2020 döneminin en sıcak 10 yıl olduğu ifade edilmiştir. En sıcak 6 yıl 2015'ten günümüze kadar gerçekleşmiş olup 2016, 2019 ve 2020 yılları ilk üç sıralamada yerini almıştır. Sibirya'da meydana gelen sıcak hava dalgaları ile orman yangınları, düşük Arktik deniz buzul hacmi ve rekor kıran Atlantik kasırga sezonu 2020'nin öne çıkan iklim hadiseleri arasında bulunmaktadır. Sıcaklık artışı, iklim değişikliğinin göstergelerinden sadece biri olmakla beraber Dünyanın her yerinde etkisini gösteren en önemli unsurdur.

Özellikle son dönemde tropik fırtınaların, şiddetli yağış ve sellerin, sıcak hava dalgaları ile kuraklıkların ve orman yangınları gibi aşırı iklim ve meteorolojik olayların şiddet ve sayıları artmıştır. İklimde meydana gelen değişiklikler, Dünyamızda meteoroloji teşkilatlarının öncülüğünde temel iklim elemanlarındaki (sıcaklık, yağış, atmosfer kompozisyonu vb.) ve bunların etkilediği yeryüzü sistemlerindeki (buzullar, deniz seviyesi vb.) değişimler gözlenmekte ve ölçülmektedir.

Özellikle aşırı yağışlar neticesinde, bir yıl içerisinde yağacak yağışın üçte birinin iki gün içinde düştüğü görülmektedir. Nitekim 11-13 Ağustos 2021 tarihinde Batı Karadeniz’de bulunan Kastamonu, Sinop ve Bartın illerinde çok şiddetli yağışlar görülmüştür. Misal olarak Kastamonu’nun Bozkurt ilçesine 63 saatte 453 kg/m2 yağış düşmüştür. Bu çok büyük bir yağış miktarıdır.

Son yıllarda ülkemizde görülen bir diğer aşırı hava hadisesi ise şiddetli rüzgâr ve fırtınalardır. 29-30 Kasım 2021 tarihlerinde İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesinin birçok ilinde fırtınalar yaşanmıştır. Ne yazık ki bu hava hadiselerinde 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 17’i vatandaşımız da yaralanmıştır.
Birçok iş yerinde, binalarda ve araçlarda maddi hasarlar meydana gelmiş, elektrik iletim hatları zarar görmüştür. Binaların çatılarının uçmasıyla pek çok vatandaşımız da yaralanmıştır. Araştırmalarda Ülkemizde bulunan bina çatılarının %25’i yani her 4 binadan 1’inin çatısının rüzgâra ve kar yüküne dayanıksız olduğu görülmektedir.

Bundan dolayı küresel iklim değişikliğinin etkileri dikkate alınarak özellikle binaların; kar yükü, rüzgâr etkisi, dolu ve fırtınalara karşı dayanıklılığı gözden geçirilmelidir. Aşırı iklim ve meteorolojik hadiselerin muhtemel zararları tespit edilerek binaların statik sisteminin ve çatılarının düzenlenmesi elzemdir.

  1. İstanbul ve Marmara bölgesinde yaşanan aşırı rüzgâr ve fırtınalarda, reklam panoları, tanıtım levhaları ve sundurma binaların ilave müştemilatlarının uçması, vatandaşlarımızın hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına sebep olmuştur. Bu hava hadiseleri neticesinde yaşanan zararların en aza indirilmesi için bütün şehir ve ilçelerde bir heyet teşkil edilmesi faydalı olacaktır. Bu heyet içerisinde; Valilik, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AFAD, İtfaiye, Belediyelerin fen ve imar işleri müdürlüklerinden birer yetkili bulunmalıdır.

Teşkil edilecek söz konusu bu heyet ve alt birimleri, mevcut yapılardaki; çatılar, sundurmalar ve yapılmış ilave müştemilatların fırtına, hortum gibi aşırı hava hadiselerine karşı dayanıklılığını incelemelidir. Bu incelemeler neticesinde gerekli tedbirlerin alınması için bina sahiplerine ikazlarda ve yaptırımlarda bulunmalıdır.
Bir diğer alternatif olarak da mühendis ve mimarlardan oluşan yapı denetim uzmanlarına bölgeler taksim edilerek bu denetimler gerçekleştirilebilir. Bu sayede devletin iş yükü hafifletilmiş olur.

Bazı ülkelerde yapı polisi diye adlandırılan bir kontrol mekanizması vardır. Bu teşkilat sürekli olarak kontrol ve denetleme yapmaktadır. Misal olarak Hollanda’da doktora sonrası çalışma yaptığım dönemde bir binanın kontrolüne şahit olmuştum. Binanın yangın kaçış merdivenlerinde; yangına karşı dayanıklı malzeme kullanılmadığı için bu binaya iskân izni verilmemişti. Benzer uygulamaların ülkemizde de hayata geçirilmesi gerekmektedir.

TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu…

Akdeniz iklim kuşağında olan ülkemiz, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biridir. Özellikle son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliğini bütün yönleriyle ele alarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi için Yüce Meclisimizde bütün siyasi partilerin ortak kararıyla bir araştırma komisyonu kurulmuştur. Komisyona üye milletvekillerimizin ortak kararlarıyla da beni Komisyon Başkanı olarak seçmişlerdir.

23 Mart 2021 tarihinden itibaren Başkanlığımda çalışmalara başlayan komisyon, yoğun bir toplantı ve çalışma programı yürüterek toplam 24 toplantı gerçekleştirmiştir. Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum teşkilatlarından alanında uzman 82 kişi komisyona bilgi sunmuştur.
Çok sayıda Bakanlık ve Kamu Kurumundan 37 kişilik uzman bir ekip de çalışmalara destek vermektedir. Araştırma Komisyonumuz, bir rekora imza atarak en fazla toplantı ve uzmanın dinlenildiği komisyon unvanını da almıştır.

Araştırma Komisyonumuz, çalışmalarını tamamlamış olup önümüzdeki günlerde rapor; Meclis Başkanlığına sunulacaktır. İnşallah ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelesinde bir rehber ve harita niteliğinde olan raporun çok faydalı olacağına inanıyoruz.

Küresel İklim Değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi için yapılması gereken bazı hususlar ise şu şekildedir:

  • İklim değişikliğinin neticesi olarak şiddetli hava hadiseleri ve meteorolojik afetlerde artış eğiliminin devam edeceği öngörülmekte olup bu kapsamda meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının azaltılmasına yönelik olarak; özellikle şehirlerde mevcut şehir planlarının ve altyapılarının meteorolojik veriler ve tahminler göz önünde bulundurularak yenilenmesi, yeni hazırlanacak şehir plan ve altyapı çalışmalarında bu verilerin öncelikli olarak göz önünde bulundurulması ve gerekli görülmesi durumunda hukuki altyapının oluşturulması sağlanmalıdır.

  • Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından şehirlerde meteorolojik veri elde edilen istasyonların korunması, etrafında yapılaşmaya müsaade edilmemesi, bu duruma yönelik önleyici tedbirler alınması ve hukuki altyapı oluşturulması gerekmektedir.

  • MGM tarafından kuvvetli meteorolojik hadiseler öncesinde meteorolojik erken uyarılar yayınlanmakta, ilgili ve yetkili kurumlara gerekli tedbirlerin zamanında alınabilmesi maksadıyla bu ikazlar iletilmekte olup, zararların en aza indirilmesi için ilgili kurumların (AFAD, Valilikler, Belediyeler, DSİ vb.) MGM ile eşgüdümünün geliştirilmesi, bunun için idari ve teknik yapılanmasının güçlendirilmesi gerekmektedir.

  • Kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması, sorumlulukların belirlenmesi, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu (İDHYKK)’da alınan kararların bağlayıcı olması için yeniden yapılandırılması. Ayrıca Çölleşme ile Mücadele Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun çalışma usul ve esaslarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Ülkemizde iklim değişikliği konusunda ilmi araştırmalar geliştirilmelidir. Ülkemizin şartlarına uygun iklim değişikliği modellerinin geliştirilmesi ve araştırmaların yapılması için Ulusal bir merkez kurulması gerekmektedir.

  • Son 20 yılda şiddeti, süresi ve frekansında artış olduğu tespit edilen şiddetli hava hadiseleri ve meteorolojik afetlerin, iklim değişikliğinin neticesi olarak artış eğiliminin devam edeceği öngörülmektedir. Bu kapsamda meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının azaltılmasına yönelik olarak özellikle şehirlerde yapılarda onların müştemilatında lüzumlu tedbirlerin artırılması gerekmektedir.

  • Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) güncel iklim öngörülerine göre, küresel ısınmanın etkisi neticesi kuraklık hadisesinin frekans ve şiddetinin artmasıyla birlikte, kum ve toz fırtınalarının etki alanlarının genişlemesi ve daha yoğun yaşanması beklenmektedir. Kurak ve yarı kurak alanlarda iklime uygun bitki türlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu sayede toprak kaybı en aza indirgenmiş olacaktır.

  • Son yıllarda yaşanan kuvvetli meteorolojik hadiselerin sayısında artış olduğu gözlemlenmektedir. MGM tarafından; kuvvetli meteorolojik hadiselerin yol açacağı olumsuzlukların en aza indirilmesi, ilgili ve yetkili kurumlar tarafından gerekli tedbirlerin zamanında alınabilmesi maksadıyla kuvvetli meteorolojik hadiseler öncesinde hazırlanan meteorolojik erken uyarılar, AFAD birimlerine, medya kuruluşlarına, mahalli idareleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ve vatandaşlara mevcut iletişim araçları (SMS, telefon, faks, e-posta, MGM İnternet Sitesi, MGM cep telefonu uygulaması, Meteorolojinin Sesi Radyosu, ulusal televizyon ve radyo kuruluşlarının yayın ve bağlantılarına katılım ile vb.) marifetiyle iletilmektedir. Bu tür iletişim araçlarının vatandaşlarımız tarafından daha yaygın şekilde kullanılması teşvik edilmesi gerekmektedir.

Küresel İklim Değişikliği ve Kuraklıkla Mücadele kapsamında sadece meteoroloji alanında yapılacak çalışmalar tek başına yeterli olmayacaktır. Ormancılık, su ve enerji, ulaştırma, çevre ve atık yönetimi ve en önemlisi yutak alanların artırılması gibi birçok hususta çalışmalar yapılması gerekmektedir. Ancak bu çalışmaların gelecek projeksiyonu yapılırken önümüzdeki yıllarda görülmesi muhtemel hava hadiseleri mutlaka dikkate alınmalıdır ve meteoroloji alanında yapılacak çalışmalarla koordineli şekilde yürütülmelidir. Ülkemiz özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 19 yılda çevre ve iklim alanında büyük çalışmalara imza atmıştır. Bundan sonra da özellikle Komisyonumuz tarafından ortaya konulan rapor doğrultusunda bu çalışmalar devam edecektir.

Bizler bu Dünyayı koruyup gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakmak için birer emanetçiyiz. Bu şuurla küresel iklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele hususunda var gücümüzle çalışmaktayız.

Editör: Haber Merkezi