Mevlid Kandili Nedir?

Mevlid kavramı sözlükte "doğmak, doğum yeri ve doğum zamanı" anlamlarına gelmektedir. Mevlid Arapça'da "ve-le-de" kökünden türetilmiş bir kavramdır. İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük Peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'in doğum gününü bu yıl 22 Aralık Salı gününü 23 Aralık Çarşamba'ya bağlayan gecede idrak edeceğiz. İşte Mevlid Kandili hakkında tüm detaylar...

Sevgili Peygamberimiz (sas)'in dünyaya teşrif ettikleri [20 Nisan 571 Pazartesi] Rabiülevvel ayının 12. gecesidir ki buna Mevlid–i Nebi [Kutlu Doğum] denir. Kâinat ve beşeriyetin yüzyıllardır yolunu gözlediği o Peygamberler Peygamberi'nin doğum günüdür bugün.

Hz. İbrahim'in duası, Hz. İsâ'nın müjdesi ve dedesi Abdülmuttalip ve annesi Âmine'nin rüyasıdır. Fil vak'ası onu haber verdi. Doğduğu gece irhasât denilen bir takım olağanüstü hâdiseler cereyan etti.

 

Dünyanın doğusunu ve batısını aydınlatan bir nur görüldü. Sâve Gölünün suları bir anda çekiliverdi. Ateşe tapanların bin yıldır aralıksız yanmakta olan ateşleri hiç sebepsiz sönüverdi.

Asırlardır kupkuru olan Semâve Vadisi, seller altında kaldı. Gökyüzünden onlarca yıldız kaydı. Kisrâ'nın saraylarından ondört burc kendiliğinden yıkıldı. Kâbe'deki putların pek çoğu baş aşağı devrildi.

Şeytân, ölesiye çığlık kopardı. Daha ne gizemli olaylar iç içe ve peş peşe yaşandı. Nasıl yaşanmasındı ki Kâinatın Efendisi, İnsanlığın İftihar Tablosu Hz. Ahmed–i Mahmud–u Muhammed Mustafa (sas) dünyaya teşrif ediyorlardı. Bütün varlık O'nu ayakta karşılamıştı.

Doğum ânı öncesi hane–i saadetleri nurla doldu, yıldızlar evin üzerine salkım salkım dökülecekmiş gibi aktı. 96 Seher vaktiydi. Bir ara Âmine validemizin kulağına müthiş bir ses geldi. Korkudan eriyecek gibi oldu. Bir de ne görsün? Bembeyaz bir kuş peydahlandı ve yanına geldi; sonra da kanatlarıyla Âmine'nin sırtını sıvazladı. Ne korku kaldı, ne kaygı. Yine doğum öncesi başka bir nur gözüktü. Âmine'ye bu nur ile Şam'ın saray ve köşkleri gösterildi. Kendisine ak bir kâse içinde şerbet sunuldu. İçer içmez de muhteşem bir nur bulutu kendisini sardı.

 

Tam o esnada mukaddes doğum gerçekleşti. O sıra ebesi Şifa Hatun gizemli bir ses duydu: “Allah'ın rahmeti, Onun üzerine olsun!” diye. Hattâ Rum diyarının bazı sarayları bile görünmüştü kendisine. Maşrık ile mağrib arası nurlara boğulmuştu. Annesinin anlattığına göre: “Doğuda, batıda ve Kâbe"nin üzerinde bir bayrak gördüm. Doğum tamamlanmıştı. Yavruma baktım, secdedeydi. Parmağını da göğe kaldırmıştı. Hemen bir ak bulut inip onu kapladı. Şöyle bir ses işittim: "Doğuları ve batıları dolaştırın, deryaları gezdirin. Tâ ki mahlukât Muhammed"i ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar!" Biraz sonra da bulut gözden kaybolup gitti.”

Hz. Âdem'den başlayarak devirlerden devirlere, aileden aileye intikal ede ede gelen o Biricik Nur, artık vücud sahnesinde varlık bulmuştu.

Efendimiz'in “Allah'ın ilk yarattığı şey, benim nûrumdur.” dediği kendi Nur'u, beden giymiş, görünür hâle gelmişti. Her çocuk doğunca yere düşerken, o ise ellerini yere dayamış, önce secde edip sonra da başını ve parmağını semaya kaldırmıştı.

Doğduğunda sünnetli ve göbek bağı kesilmiş vaziyetteydi. Sırtında, iki kürek kemiği arasında, tam kalbinin hizasında peygamberlik mührü “Hâtem–i Nübüvvet” vardı. Dedesi Abdülmuttalip adını Muhammed koymuştu. Övülen demekti. Zira onu Allah övmüştü; melekler, insanlar ve cinler de övecekti.

Sonra o Nur topunu alarak Kâbe"ye götürdü ve Allah'a duada bulundu: “Bana bu temiz çocuğu ihsan eden Allah'a hamdolsun!” dedi. Nasıl ki insanlara ve cinlere sonsuz mutluluğun yollarını gösterecek Nebi dünyaya teşrif edince bütün varlık ayağa kalkmıştı. Teşrifinden asırlar sonra da “Doğdu ol saatte ol Sultân–ı Dîl / Nûra gark oldu semâvât ü zemîn” –S.Çelebi– deyince mevlidhânlar, benzeri bir heyecanla Mü'minler “Hoş geldin ey Kutlu Nebi!” mânâsına ayağa kalkmaya devam ediyorlar. Bir edep anlayış ve göstergesi olan bu hürmet ve tazimlerini, O'na arz etmeye çalışıyorlar...

Mevlid Kandilinde neler yapılmalı?

Sadece mevlid kandilinde yapılması gereken özel ibadetler yoktur. İşte her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetler:

1. Kur"ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur"ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah"a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

2. Peygamber Efendimiz (sas)"e salât ü selâmlar getirilmeli; O"nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah"ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı belirlenmeli.

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

8. Mü"minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

10. Kişi kendine ve diğer Mü"min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va"z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.

15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk"a niyazda bulunulmalı.

17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.

18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.