Kuzum Mustafa..

Bir dedenin torununa yazdığı mektup, adres şaşırıp bize ulaştı..

Yanlışlıkla bize gelen bu mektubu yayınlıyoruz:

“Kuzum Mustafa..

Geçenlerde koltuğuna kurulmuş telefonla oynuyorken, mırıldanıyordun:

Yukarıdan hasretle seni dinledim…

“Gazozu şişeden içerim
Balı peteğinden yerim
Gün be gün şarkı söylerim
Her şeyi en iyi ben bilirim

Vay be, ben neymişim
Vay be, ben neymişim..”
diyordun

Ne oldu sana evladım?

Ye, iç, şarkı söyle tamam da, bu kibrin nedir evladım..

Ne kadar alçaktan uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin, aklını başına al be kuzum..

Matbuat aldığını duyduğumda seviye yükselecek diye sevinmiştim..

Sevincim kursağımda kaldı..

Sen matbuatı al, hisselerini ne idüğü belirsiz adamın üzerine yap..

Mal varlığından, resmiyetten kaçırdığın bir şeyler mi var kuzum..

Ne kadar saklarsan sakla, halk; senin nelere sahip olduğunu biliyor..

Başına koyduğun kuru suratlı adam kim, kuzum?

Senin adına cevap vermek için mi tuttun?

Maşan mı, evladım..

Geçmişte bir avukat bürosunda senin hakkında neler demişti, ne sinkaflar etmişti o nursuz..

Denemiş adamdan adam mı olur be kuzum? Olsa olsa uşak olur!..

Belki ‘‘Elimin mahkum olduğu, tee oralara kadar ulaştı mı?’’ diyebilirsin..

Ulaştı evladım, ulaştı..

Dönek her zaman dönektir, bu nursuz adamın karakteridir, evladım..

Ya kasetçiye ne demeli?

Kuyruk sallamadığı yer mi kaldı..

Şu koyun sürüsü işini de, fazla büyütme.. 250 koyun yeter..

Daha fazlası etrafında pervane zaten, a be koçum..

Daha yukarılara tırmanmak istiyorsun, ben de çok arzu ederim tepeye çıkmanı..

Seni bu nursuz kuru suratla, sahte inançlı kasetçi mi çıkartacak zirveye..

Senin de, onların da hesabı yanlış,,

Sonra bu işler hesap işi değildir evladım, nasip işidir nasip..

**

Burada internet yok, dolayısıyla tvitir fesbuk filan yok..

Sadece siyah beyaz “Ahiret Gazetesi” çıkıyor..

Yalan dünyanın her bölgesinde yaşanan, bilinmeyen birçok şey burada yazılıp çiziliyor..

Ben sana “Kimsenin arkasından konuşma, gıybette bulunma, vebal alma, paranın esiri olma, iki yüzlü olma, babanın oğlu ol, adam ol..”diye öğütlemiştim..

Sen yoldan çıkmışsın be evladım..

Dün, et kafa Mehmed’in dedesiyle karşılaştım..

Bunlar kafa kafaya vermiş, günü kurtarmanın, yarının hesabını yapıyorlar.. Çamur dahil her yolu deniyorlar..”dedi..

Ben de ona senin çocukken 2 kere 2 nin 4 etmediğini nasıl formüle etmekle, ne kadar cin fikirli olduğunu anlattım, gülüştük..

O çin sporcu var ya.. Onun babası da burada..

Zebanilere, oğlunun ‘‘Fatura kesme-para aklama-adam kullanma” modelini anlatırken karşılaştık..

Sana dua ediyor.. Oğlu, sayılı zengin olmuş, sayende..

Evladım Mustafa..

Sana din, iman, inanç, cemaat etiketini kullanarak sakın bişeyler yapmaya kalkma demiştim..

Yaptıklarınla milletin dinden imandan uzaklaşmasına vesile oluyorsun, evladım..

Senin gibi yapanların buradaki kötü akıbetlerini görüyoruz..

Niyetin halis olsun, göründüğün gibi ol, etrafını saran şeytanlardan uzak dur, yavrum..

Dediler ki; “işine gelmeyince yan çiziyor..”

Yan çizmek eteklilerin işidir kuzum..

**

Ninen sana bir takke ördü..

Ortası iğne dantelli, tam ortada ağzı açık bir kuş var, bayılacaksın..

İnşallah fırsat bulup tövbe etmek için kutsal topraklara gider, orada giyersin çocuğum...

Kuzum Mustafa..

Fitnecilik yapmakla hayat yürümez evladım…

Hata üstüne hata yapıyorsun..

Ninen, ‘‘Torunum neden bu kadar değişti? Niçin, kazmaları sırtında taşıyor, konuşturuyor?..” diye sitem ediyor.

**

Kuzum Mustafa:

Yalan dünyadaki utanmaz, arlanmaz maşaların hep çirkeflik yapıyor..

Gerçekleri söylemek istersen yaz, burada ahiret gazetesinde de yayınlatırım..

**

Aklını başına topla evladım..

Dualarını bekleriz..

Deden..

**

Çorbacı yazara cevabımdır:

Ben bara da gittim, gazinoya da..

Ama, eşek peşinden hiç gitmedim!..

Bak efendi; sen belki doğmamıştın belki de, kıçına bez bağlanıyordu..

Ben gazeteciliği, 1981 yılında Türkiye’de kurucusu ve sahibi olduğum o tarihlerde ilk ve tek kuruluş olan AVA ajansta öğrendim.. Türkiye’nin usta televizyoncularıyla, gazetecilerle birlikte mesai yaptım..

-Harcadığım paraların hesabını verilmesi gereken yere verdim, sen geç kaldın!..

-Taarruz ederek savunma yaptığı sanma, halk kimin ne olduğunu biliyor..

-Bize her yerden havale gelebilir, hesabını sana mı vereceğim.. Havale yapanlar silah zoruyla mı göndermiş.. Dilediğin yere gitmezsen namertsin..

-Biz soruları sana değil, ilgilisine yani patronuna sorduk..

-Sen belediye misin ki cevap veriyorsun?

-Ne kadar iç-içe olduğun belediye adına verdiğin cevaplardan da belli oluyor..

-Kum ocağının tapusunu sormadık, ocaktan kum alıp alınmadığı sorduk.. Kendini akıllı karşındakini cahil mi sanıyorsun, çokbilmiş!

İnterneti iyi araştır..

Belki, İran Şahını da ben devirmişimdir, Çernobil’i de ben patlatmışımdır!..

Gazetenin naylon sahibi..

Sen muhatabım değilsin, naylonsun naylon..

Senin seviyene inmem, sana cevap vermeğe tenezzül bile etmem..

Tavuk yemlemeyi, koyun beslemeyi bıraksın da, sahibin çıksın ortaya!..

**

Hayırlı Cumalar..