Kızılçam Ormanları

Önceki Dönem Orman ve Su İşleri Bakanı, Küresel İklim Değişikliği ve Kuraklıkla Mücadele Araştırma Komisyonu Başkanı, Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel EROĞLU'nun “Kızılçam Ormanları” ile alakalı yapmış olduğu basın açıklaması:

Ülkemizin toplam orman alanı 22,9 milyon hektar olup, ülke yüzölçümümüzün takriben %29’u ormanlarla kaplıdır.

Latince adı Pinus brutia Ten olan Kızılçam, çamgiller familyasından Doğu Akdeniz Havzasına has bir ağaç türüdür. Genel coğrafi yayılışı Doğu Akdeniz Havzasıdır. Batı Trakya’dan başlayarak doğuya doğru ilerler ve Dünyada en geniş ve zengin yayılışını Türkiye’de gerçekleştirir. Sadece Türk ormancılığında değil, yabancı kaynaklarda da son dönemde Türk Çamı – Türk Kızılçamı olarak isimlendirilmektedir.

Kızılçam ormanlarının ülkemizde en fazla yayılışı Ege ve Akdeniz Bölgelerindedir. Kızılçam, deniz seviyesinden ortalama 1.200 – 1.300 metre yüksekliğe kadar yetişir. Güney yamaçlarda 1.600 metre rakımına kadar görülebilir. En fazla yayılış gösteren çam türümüzdür. 25-30 metre boy, 80-100 cm’ye kadar çap yapabilen önemli bir orman ağacıdır. Sıcaklık isteği fazla olan bir türdür. Genç sürgünleri, kalın ve kızıl renktedir. Kabuk, genç olanlarda düzgün boz renkte iken yaşlılarda esmer kırmızımsı renkte ve kalın kabuk durumunda görülmektedir. İğne yaprakları 10-16 cm uzunluğunda kalın, sert ve koyu yeşil renktedir.

Ülkemizde en fazla bulunan çam türleri sırasıyla; Kızılçam, Karaçam, Sarıçam, Fıstıkçamı ve Halepçamı’dır. Ülkemizde takriben 5,2 milyon hektar kızılçam ormanı bulunmaktadır. Yani ormanlarımızın yaklaşık %23’ü kızılçam ormanlarından meydana gelmektedir.

Kızılçam ormanlarının ekolojik ömrü 150 ila 200 yıl arasındadır. Ancak ekonomik ömürleri ise takriben 60 yıldır. Bir Kızılçam ağacının en verimli dönemi 60 yaş civarıdır. Kızılçam ormanları çok hızlı büyüyen bir türdür ve ekonomik değeri çok yüksektir. Orman Genel Müdürlüğü, üretiminin %50’sini Kızılçam ormanlarından elde etmektedir.

Özellikle Akdeniz iklim bölgesinde yetişen Kızılçam ormanları 2021 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında çıkan büyük orman yangınlarında zarar görmüştür. Kızılçamın biyolojisi gereği neslini devam ettirme özelliği olan bir türdür. Kızılçam, ülkemizin tabii ve yerli türüdür. Yangına dayanacak şekilde geliştiği bilinmektedir. Yüzlerce yıldır yana yana bugünümüze kadar gelmiştir. Eskiden beri kızılçam ormanları ortalama 40 yılda bir yanmaktadır.

Kızılçam, yangına dayanıklı, yangın sonrası yaşamasını gerçekleştiren bir türdür. Zira Kızılçam ağaçlarının kozalakları, yangınlarda tohumlarını korumak için kapanır ve tohumlarını muhafaza eder. Yangından sonra ilk yağmurlarla birlikte nemi hissetmesiyle tohumlarını döker ve kendiliğinden bir veya iki yıl içerisinde eskisinden daha gür ve sağlıklı ormanlar oluşur.

Çok şiddetli yangınlarda kozalağın içindeki tohumun da yanmaya başlayacağı anda sanki neslini korumak maksadıyla tohumlarını yanmamış alana ulaştırmak için kozalağını fırlatır. Bu fırlayan kozalaklar içerisinde yanmaya başlayanlar ateşi de o alana sıçratır. Buna yangın sıçraması denir.

2008 yılında Antalya Serik’te büyük bir orman yangını çıkmıştı. Yabancı ülkeler, yangının Antalya şehir merkezine ve turizm bölgelerine ulaşacağını gerekçe göstererek Türkiye’ye tatile gidilmemesi gerektiği hususunda menfi yayınlar yapıyorlardı. O dönem Çevre ve Orman Bakanı olan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, yangın bölgesini havadan helikopterle inceleyerek, yangınla mücadele çalışmalarını koordine etmişti. Kendisi “Bütün gücümüzle mücadele edecek ve yangın Antalya’ya ulaşmadan durduracağız.” demişti. Helikopterden incelemeler sırasında, yanan kozalakların sıçrayarak 250 metre ileride yeni yangınlar başlattığı görülmüştü. Rüzgârın da etkisiyle büyüyen yangını kontrol etmek için büyük bir fedakârlıkla çalışılmış ve “Karşı Ateş Taktiği” uygulanarak yangın kontrol altına alınmıştı. Böylece daha büyük alanların yanması engellenmiş, Antalya şehir merkezi ve turizm bölgelerine yangın ulaşmadan söndürülmüştü.

Diğer çam türleri sonbaharın sonları ve kış aylarında önce tohumlarını, ardından da boş kozalaklarını dökerler. Kızılçam ağacı tohumlarını Haziran-Kasım ayları arasında çok geniş bir zaman diliminde azar azar döker. Kozalaklar içinde bulundurduğu tohumların hepsini dökmezler ve kozalaklar yere dökülmeden ağaç üzerinde uzun süre kalabilmektedir. Her zaman sağlıklı kızılçam ormanlarının altında toprağa karışmış sağlıklı tohumlar bulunur.

2021 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında çıkan büyük orman yangınları sebebiyle; yanan alanların ağaçlandırılması ile alakalı kamuoyunda önemli bir hassasiyet oluşmuş ve bu alanlara hızla fidan dikme gayreti ortaya çıkmıştır. Kamuoyunun bu davranışı, ormanların selameti bakımından çok faydalıdır. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz üzere Kızılçam ormanları kendi neslini devam ettirebilen bir tür olduğu için yanan bu alanlarda fidan dikmeye gerek olmayabilir.

Burada yapılacak iş, orman teşkilatının hızlı bir şekilde yanan alanların tespitini yapması ve etraflarını çevirdikten sonra doğru silvikültürel (gençleştirme) yöntemleriyle yanan alanları eski tabii yapısına kavuşturmak olacaktır.

Zira yangınla birlikte toprağa düşen kızılçam tohumları kendini korur, ayrıca önceki yıllarda da toprağa düşmüş tohumlar da canlı olarak bulunduklarından önümüzdeki yılın Mart ayında filizlenmeye başlayacak ve arazi yeniden kendiliğinden yeşillenecektir.

Burada yapılması gereken en temel hususlar aşağıda sıralanmıştır;

  1. Yangında zarar gören ağaçların temizlenmesi,
  2. Yanan alanların etrafının koruma altına alınması
  3. Özellikle o bölgede yanan Kızılçam ormanlarının yaşlarının tespit edilmesi
  4. Orman teşkilatı tarafından bu alanlara ilave tohum takviyesi yapılması gerekmektedir.

Bu işlemler yapıldığında, yanan bu ormanların %70’i kendiliğinden yeşillenecektir.

Sağlıklı bir Kızılçam ormanında, ortalama 30-35 yılda kozalaklar oluşur. Dolayısıyla yanan saf kızılçam ormanı 30-40 yaşında ise bu alandaki ağaçlar kozalak oluşturma yaşında olduğu için yangından sonra toprağa düşen tohumlarıyla tabii olarak tekrar orman oluşturur.

Şayet yanan saf kızılçam ormanı 10-15 yaşında ise, burada türün biyolojik üstünlüğünden yararlanma imkânı olmamaktadır. Çünkü alandaki ağaçların çoğu tohum verme yaşına ulaşmamıştır. Dolayısı ile burada seçilecek silvikültürel (gençleştirme) usulü sun’i gençleştirmedir. Burada Orman Teşkilatı tarafından daha önceden uygun tohum kaynaklarından elde edilen tohumların ekilmesiyle ağaçlandırma yapılabilir.

Ayrıca Kızılçam tohumlarının normal çimlenmesine nazaran yangın sonrasında çimlenme oranı %30 nispetinde daha fazla olduğu ilmi olarak ispat edilmiştir.

Yanan alanlarda herhangi bir dozerle toprak işleme faaliyeti yapmaya gerek yoktur. Bu biyoçeşitliliğe zarar verir.

Yanan verimli makilik alanlar, yangından bir hafta on gün sonra filizlenmeye başlamaktadır. Şayet yanmadan önceki ormanlık alan, bozuk alan statüsünde makilik alanlar ise buralarda toprak işleme çalışmaları yapılarak fidan dikimi de yapılabilir.

Yanan alanlarda hızla temizleme, koruma ve ilave tohum takviyesi yaparak en geç gelecek yıl Şubat ayı sonuna kadar sahaların terk edilmesi gerekmektedir. Mart ayında filizlenme başlayacaktır. Şayet Şubat ayı sonuna kadar çalışmalar tamamlanmazsa bile sonbaharda bu çalışmalar tamamlanabilir. Çünkü kızılçam tohumları 2-3 yıl canlılığını muhafaza etmektedir.

Kızılçam ormanları hızlı büyüyen bir türdür. Yanan alanlarda yukarıda bahsettiğimiz işlemlerin yapılması neticesinde 5 ila 7 yıl arasında genç ormanlar oluşacaktır. 15 ila 20 yıl arasında ise yanan bölgeler eski haline dönecektir. Kızılçam ağaçları, 8 ila 10 yıl arasında 15-20 cm çapa kadar ulaşmaktadır.

Ayrıca Kızılçam ağaçları kalın kabukları sayesinde iyi bir izolasyon sağladığı için orman yangınlarında gövdeleri büyük zararlar görmemektedir. Orman yangınlarında Kızılçam ağaçlarının daha çok ibreleri ve ince dalları zarar görmektedir. Dolayısıyla yangına maruz kalan Kızılçam ormanlarında, yangından sonra Kızılçam ağaçlarının gövdeleri büyük ölçüde ülke ekonomisine kazandırılmaktadır.

Yangına Dirençli Orman Projesi (YARDOP)

Orman yangınlarında yanan alanları azaltmak ve özellikle yerleşim yerlerini korumak için Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun, Orman ve Su İşleri Bakanlığı döneminde Yangına Dirençli Orman Projesi (YARDOP) uygulamaya konulmuştur.

İlk defa Antalya Serik’te başlatılan bu uygulama çok faydalı olmuştur. YARDOP ile orman alanları 250 ila 750 hektar arasında bölümlere ayrılmakta ve bu bölümlerin etrafına yangına dirençli türler dikilmektedir. Aynı şekilde orman içerisinde açılan orman yollarının kenarlarına da yangına dirençli türler dikilerek ağaçlandırılmaktadır.

Böylece söz konusu bir yangın sırasında; yangına dirençli olan bu türler, daha geç yandıkları için yangının yayılış hızı azalmakta ve yangına müdahale etmek ve söndürmek çok daha kolay olmaktadır.

Ayrıca orman alanları 250-750 hektar parsellere bölündükleri için yangının diğer bölümlere geçmesi engellenebilmektedir. Aksi takdirde yangın başladığında rüzgârın da etkisiyle çok geniş alanlar yangında zarar görebilmektedir. Bu sebeple hayata geçirilen YARDOP projesi çok faydalı olmuştur.

Akdeniz iklimine uyum sağlamış, yangına karşı direnci tecrübe edilmiş olan Servi, Fıstıkçamı, Dişbudak, Harnup gibi türlerle koruma bandı oluşturulması, rüzgar perdesi şeklinde tesis edilmesi, yangının yıkıcı etkisini %60 civarında kıracaktır.

Dolayısıyla bu projenin yaygınlaştırılması çok önemlidir. İçinde bulunduğumuz son yangınlarda projenin uygulandığı alanlarda belli bir alanın bir tarafı yanıp kül olurken, projenin uygulandığı diğer alanın yangında zarar görmediği müşahede edilmiştir.

Ayrıca YRADOP projesi yerleşim yerlerinin etrafına da uygulandığı için orman yangınlarında yerleşim yerleri daha fazla koruma altında olmaktadır. Bu da hem can kaybını, hem de hayvan ve maddi kayıplarının önüne geçmektedir.

Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun Bakanlığı döneminde orman köylüsü kardeşlerimizin kalkınması için 5000 Köye 5000 Gelir Getirici Orman Projesi hayata geçirilmiştir. Özellikle yerleşim yerlerinin yakınında bozuk orman alanlarında orman köylülerine ilave gelir sağlamak için 41 ayrı Eylem Planı hazırlanmıştır.

Söz konusu bu eylem planları ile Ceviz, badem, çam fıstığı, zeytin (delicelerin aşılanması), iğde gibi gelir getirici türler orman teşkilatı tarafından dikilmekte ve üç yıl bakımı yapılmaktadır. Parsellere ayrılan bu alanlar, kura ile o civardaki orman köylülerine 49 yıllığına dağıtılarak gelirleri tamamen onlara ait olmaktadır. Bu çerçevede toplam 5.400 köyde 18,4 milyon adet gelir getirici fidan dikilmiştir.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği son yıllarda etkisini daha da hissettirmektedir. Ülkemiz iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olup, bölgesel olarak da Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz en fazla etkilenecek bölgelerdir.

İklim değişikliği ile birlikte kuraklık, aşırı ve ani yağışlar, orman yangınları gibi hadiseler artmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerinin araştırılması, alınacak tedbirler ve adaptasyon çalışmalarının belirlenmesi için 2021 yılı Mart ayında Türkiye Büyük Millet Meclisinde, İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu kurulmuştur.

Komisyona, 4 ay boyunca konuyla alakalı 82 uzman bilgi sunmuştur. Detaylı rapor hazırlık çalışmaları devam etmekte olup, 2021 yılı Ekim ayında Meclis Genel Kuruluna sunulacaktır.

Maalesef iklim değişikliği ile birlikte sıcaklıklarda artışlar olmaktadır. Bu da çıkan orman yangınlarının sayısını arttırmaktadır. 2021 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında da çok sayıda büyük orman yangını vuku bulmuştur.

182 yıllık köklü bir kurum olan Orman Genel Müdürlüğü, bu yangınlarla cansiperane mücadele etmiştir. Bütün orman teşkilatımıza, orman yangınlarına karşı verdiği mücadeleden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca AFAD, askeri birlikler, emniyet birimleri ve pek çok kamu kurum ve kuruluşları da orman yangınlarının söndürülmesinde görev almıştır. Orman yangınlarına karşı mücadele veren bütün kurumları ve sivil vatandaşlarımıza can-ı gönülden teşekkür ediyoruz.

Maalesef geçmişte ve 2021 yılında orman yangınlarıyla mücadele ederken şehit olan arkadaşlarımız oldu. Yangınlarda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Ormanları korumak ve geliştirmek herkesin ortak mes’uliyetidir. Anayasa’mızın 169. Maddesine göre yanan orman alanları başka bir maksatla kullanılamaz ve tekrar ağaçlandırılır.

AK Parti Hükümetleri döneminde yanan orman alanlarının bir m2'si dahi başka bir maksatla kullanılmamış ve tekrar ağaçlandırılmıştır.

Editör: Haber Merkezi