FETÖ ŞİRKETLERİNİN HİÇ BİRİSİNİN SAHİBİ RESMİ KAYITLARDA GÖRÜNEN KİŞİLERE AİT DEĞİLDİR
 
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Mali Yapılanması
Fetullah Gülen, 1960’lı yılların sonlarında İzmir Merkez Vaizi ve Kestanepazarı Camisi İmamı olarak görev yaptığı dönemde, küçük bir cami cemaatine hitap eden bir din adamı profilini taşırken, zamanla sayıları yüz binlerle ifade edilen bir kitleye hitap eder hale gelmiştir. İlk yola çıkarken “Altın Nesil” oluşturma söylemleriyle "ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim ve burs imkânları sağlamayı" amaçladığını iddia ederek maliyesini de buna göre oluşturmuş, amacı nedeniyle pek çok kişi ve kesim tarafından desteklenmiş ve takdir görmüştür. Yapılan hizmetler için gerekli olan maddi kaynaklar, “ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım” adı altında gelenekçi tarzla fitre, zekât, bağış, hibe, himmet, vb. adlarla doğrudan para temini ya da kurban derisi, gıda yardımı, vb. aynî yardımlar yoluyla karşılanmıştır.
Eğitim sektörü ilk başlangıç noktalarıdır
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, eğitim sektörü ile işe başlamıştır. Eğitim sektöründe okullar ve yurtlarla teşkilatlanıp evler açmıştır. Eğitim işiyle uğraşan şirketler kurup okulları şirketler üzerinden yönetmiştir. Bir süre sonra eğitim sektörüne basın işlerini yapacak matbaa kurmuş, matbaa için kâğıt gerektiği için kâğıt işletmesine girmiştir. Üretilen malzemelerin satışı için kitap satış büroları açmış, okullar için kılık kıyafet tefrişat lazım olduğundan bu alanlarda faaliyet yürüten şirketler kurmuştur. Matbaa, kâğıt, basılı eserler ve kitabın ulaştırılabilmesi için kargo şirketi kuran örgüt, ihtiyaca göre dış alım yapmamak için hangi alanda gereklilik varsa o alana şirket kurarak genişlemiştir. Örgüt, dış alım yerine iç alım satıma önem vermiş, bir süre sonra kendi mensuplarının eğitim, basın, ticaret, sağlık, taşımacılık, tekstil, gıda gibi sektörlerini finanse edebilmek için Bank Asya'yı kurmuştur.
1990’lı yılların ortalarından itibaren sistemli genişleme dönemi başlamıştır
Örgüt, üyelerinin başka yerlerden sağlık hizmeti almamaları ve ihtiyacını iç alım yoluyla karşılaması için sağlık sektörüne girmiştir. Örgütün, eğitim sektörü alanı dışında genişlemesi zorunlu olarak daha fazla finans toplanmasını gerektirmektedir. Bu sebeple gelişen ve genişleyen örgütlenme, eğitim sektöründeki temel amaç ve hizmetini unutup basın-yayın kuruluşları, matbaa, gıda, tekstil, kargo, sigorta şirketleri, banka gibi birçok alana yayılmıştır. Başlangıçta bu genişleme ve gelişme düşünülerek gerçekleştirilmemiştir. Ancak yurt dışına eğitim sektörünün açılması ile birlikte 1990’lı yılların ortalarından itibaren sistemli, programlı bir gelişme ve genişleme dönemi başlamıştır. Bu tarihten itibaren en ince ayrıntısına kadar düşünülen önceden programlanan kişi ve bazı sektörler, hedef olarak seçilip bu alanlara örgüt gücü kaydırılarak büyüme sağlanmıştır.
Örgüt dersanelerinde 600 bin öğrenci bulunuyordu
Örgütünün malî yapısı, zaman içerisinde örgütlenmesine paralel olarak ülkemiz başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir "kurumsal" ağ haline gelmiştir. Yapılanma zaman içerisinde profesyonelleşmiş, bünyesinde bankası, holdingleri, basın yayın kuruluşları, eğitim kurumları, hastaneleri, sivil toplum kuruluşları ve benzeri çok sayıda kurum/kuruluşu olan, milyar dolarla ifade edilen gelir/gider rakamlarına ulaşan dev bir organizasyon haline gelmiştir. Yaklaşık 600.000 öğrencinin ders gördüğü bu örgütün denetimindeki dershanelerin yıllık toplam gelirinin milyar dolarları aştığı göz önüne alındığında, örgütlenmenin dershaneler dışındaki diğer kurum/kuruluşlarıyla birlikte malî yapısının ne kadar büyük olduğu görülecektir. Sistem, kurumsal bir yapıya oturtulmaya çalışılsa da gelenekçi gelir toplama yöntemleri hala varlığını ağırlıklı olarak devam ettirmekte ve gelir kalemleri içerisinde çok önemli bir yer tutmaktadır.
Toplumda en fazla etki yapan sektörlere girdiler
Örgüt, eğitim, basın yayın, sağlık ve finans sektörlerinde yoğunlaşmıştır. Bu sektörler, toplum üzerinde etkisi fazla ve istenildiğinde paranın gizlenmesi ve taşınması kolay olan sektörlerdir. Örgüt, ülke ekonomisine faydalı sanayi ve ticaret alanlarına pek girmemiş, yüksek istihdam sağlayan, teknoloji üreten ve devlete yüksek vergi veren sanayi ve ticaret kollarıyla ilgilenmemiştir. Örgüt tarafından genellikle milleti sömürecek, vergi vermeyi gerektirmeyen veya istendiği gibi vergi kaçırılması mümkün, haksız para girişine elverişli, denetlense bile haksız para girişinin tespiti daha zor olan, az istihdam sağlayan, sermayeye ihtiyaç duyulmayan “hizmet sektörü” tercih edilmiştir.
Kamu imkanlarını örgüt için kullandılar
Örgüt, birçok kamu kuruluşunda teşvik, destek ve prim adıyla kişiler ve şirketlerine maddî kaynak sağlamaktadır. Devlet yeterince teşvik, destek, prim gibi bir bedel olmadan ödediği sosyal ve yatırım amaçlı para çıkışını denetlememektedir. Mesela, üniversitelerin tekno kentleri, sodes projeleri, teydep ve ardep kurumlarının destekleri, tarımda doğrudan gelir desteği ödemeleri, hayvancılık destekleri, kooperatif ve birliklere verilen hibe ve teşvikler, sağlık destek projeleri, örgüte ekonomik kaynak sağlamaktadır. Devletin ekonomik kaynaklarının gittiği yerleri yeterince denetlememesi, kamudaki örgüt kadrolarının kasten örgüt şirketlerini himaye etmesi, kasten göz yumulması kamu kaynaklarının bu örgüte akıtmaktadır. Kısaca örgüt, nerede kolay ve bol para varsa çalmak için hazırdır. Devletin gereği gibi denetim yapamaması ve kamu görevlilerinin para ve mallarının örgütün eline geçmesine rıza göstermesi nedeniyle FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyeleri sınırsız, hadsiz ve hesapsız bir malvarlığı edinmişlerdir.
Ülke dışında militan kadrolarını devlet imkanları ile yetiştirdiler
Diğer yandan ülke dışına eğitim için diğer hiçbir dini grup mensubunu gönderemezken bu örgüt ülke dışında devlet kaynaklarını kullanarak militan kadrolarını eğitmiş ve örgüt yararına faaliyet yürütmek üzere zamanı geldiğinde Türkiye’ye çağırıp görevler vermiştir. Devlet kurumlarına birçok atama bu örgütün yurt dışında devlet kaynağı ile eğitilen kadrolarından gerçekleştirilmiştir.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyeleri dinî, ahlakî ve hukukî hiçbir engel tanımadan kamu görevlilerini kullanarak iş ve ticaret çevrelerinde, sanayiciler, sanatçılar, mankenler, esnaf ve suç örgütleri üzerinde ekonomik kaynak toplamak için baskı kurmuşlardır. Bu baskı ile iş adamlarından ve sermaye çevrelerinden, mafya usulü alınan haraç, manevi bir haz katılarak himmet, burs veya kurban bedeli gibi çeşitli adlarla toplanmaktadır.
Örgüt gücünü kullanarak halen himmet toplamaktadırlar
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, ülkedeki eğitim kurumlarını ve yurt dışındaki eğitim faaliyetlerini gerekçe göstererek bu faaliyetlerine devam edebilmek için ekonomik kaynağa ihtiyacı olduğunu ileri sürmektedir. Toplumun her kesiminden örgüt gücünü kullanarak halen himmet toplamaktadır.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, himmet olarak topladığı para karşılığı hiç bir mal ve hizmet üretmemekte ve aslında şirketlerine ve finans kurumlarına haksız zenginleşme yoluyla ekonomik kaynak sağlamaktadır. Milletten bedelsiz, zahmetsiz, karşılıksız, haksız, dilenerek, dinle aldatıp dolandırarak veya bir tür gasp yoluyla elde edilen bu ekonomik kaynak, örgütün kurumlarına aktarılmaktadır. Örgütün emrindeki şirketler bu şekilde daha fazla büyümekte, büyüyen şirketler daha fazla kaynağa ihtiyaç duymaktadır.
Hiç bir devlet, karşısında bu şekilde örgütlenmeye izin vermez
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü, devamlı yeni ekonomik kaynak bulmak ve himmet toplama faaliyetini büyüterek devam ettirmek zorunda kalmaktadır. Bu şeklide örgütlenen ekonomik modelin büyüme ve kaynak kullanımı devam ettiği müddetçe, büyüyen ve her alana el atan örgüt zamanla devletin yerine geçmek mecburiyetindedir. Bu örgütün kaçınılmaz kaderidir ve zorunlu olarak er veya geç devlet mekanizmasını karşısında bulacaktır. Hiç bir devlet sistemi, amacı ne olursa olsun ayrı bir örgüt emrinde böyle bir ekonomik büyüme modeline ve haksız kazanca, haksız rekabete imkân vermez. Toplumun ekonomik hayatını, rekabetçi serbest piyasayı, emek ve sermaye ilişkisini bozan, devletten ayrı bir teşkilatın milletin ekonomik ve sosyal hayatına musallat olduğu harici bir sistemin kurulması, devletin varlık nedenini ekonomik düzenin güvenliğini ortadan kaldırdığı için bu tür bir yapılanmaya göz yumulamaz.
Himmet ve kurumsal gelirler olmak üzere iki çeşit gelirleri bulunmaktadır
Örgütün gelir kaynaklarını şahıslardan ve iş adamlarından alınan bağış, himmet gelirleri ile kurumsal gelirler olarak iki ana gruba ayırmak mümkündür.
Bağış ve himmet gelirleri de iki gruba ayrılır; şahıslardan alınan ve işadamlarından alınanlar olmak üzere. Himmet, şahıslardan alınanların ilk grubunu, Fetullah GÜLEN taraftarı veya sempatizanı olan alt gelir grubundaki şahıslardan (küçük esnaf, özel sektör çalışanı, emekli, çiftçi, vb.) toplanan paralar ve ikinci olarak ise Fetullah GÜLEN taraftarı veya sempatizanı olan memurların maaşlarından, memurların örgüt desteğiyle aldıkları taltiflerden ve yurt dışı görev harcırahlarından belirli oranlarda alınan paralar oluşturmaktadır. Şahıslardan alınan paralar, en küçük birim olan semt/mahalleden, ilçe, il ve bölge koordinatörlerine doğru toplanarak ilerlemektedir. Her ilde, gelir ve gider kalemlerini tutan ve bunu bir üstüne rapor eden muhasipler vardır. Devlet memurlarının (özellikle hassas görev icra edenler için) para toplama faaliyetleri ise, söz konusu kurumun o yerleşim yerindeki sorumlusu (imamı) tarafından organize edilmektedir.
Örgüt işadamlarından gelirleri oranında himmet almaktadır
Himmet iş adamlarından da alınmaktadır. İş adamlarından kazançları oranında alınan himmet adı altında aynî ve nakdî yardımlar ile iş adamlarının üye oldukları kuruluşlara üye aidatı olarak yatırılan paralardır. Örgüte bağlı Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) bünyesindeki iş adamlarından, gelir durumlarına göre her yıl düzenli olarak alınan paralar himmet geliridir. Bu paralar, bulundukları illerin büyüklüğüne ve ekonomik potansiyeline göre oradaki ilçe veya il sorumlularına bağlı muhasipler tarafından toplanmaktadır. Sanayinin yoğun olduğu yerlerde, iş adamlarının bağlı olduğu TUSKON üyesi derneklerden sorumlu ayrı bir imam da duruma göre tayin edilebilmektedir.
TUSKON’a bağlı örgütlenmede 55 bin üye mevcuttu
Fetullah GÜLEN'in talimatıyla örgüt, kendisine bağlı iş adamlarını bir araya getirip, TÜSİAD ve MÜSİAD dışında bir çatı altında toplamak ve ayrı bir güç olarak ortaya çıkmak amacıyla 2005 yılında TUSKON’u kurmuştur. TUSKON, kendisine bağlı yedi (7) federasyon ve bunlara bağlı iki yüz on bir (211) üye dernekle faaliyet göstermektedir. Üye iş adamı ve girişimci sayısı 2014 yılı itibarıyla 55.000 civarındadır. Söz konusu 55.000 üye arasında Boydak Holding, Koza-İpek Holding, gibi çok büyük cirolara sahip işletmeler olduğu gibi, ilçe merkezlerindeki küçük bir hırdavatçı ya da eczacı da vardır.
Kendilerine bağlı olmayan büyük şirketlerden de yardım aldılar
TUSKON’a bağlı olmayan TÜSİAD üyesi büyük şirketlerden ve holdinglerden örgüte yardım almaktadır. Söz konusu holdingler, doğrudan Örgüt ile bağlantılı bir kurum ve kuruluş bünyesine girmemekle ve himmet adı altında bir para vermemekle birlikte, sponsorluk, reklam bedeli, ayni yardımlar, vb. çeşitli adlarla söz konusu yapılanmaya maddi destek sağlamaktadırlar. Büyük holdinglerden maddi yardım temini, TUSKON Genel Sekreteri Muhammed Mustafa Günay ya da başka bir üst düzey yöneticinin anılan holding patronlarını öncelikle ziyareti ve akabinde alt düzeyde tarafların yetkililerin görüşmesi neticesinde gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de kamuoyunun bildiği iş dünyasının patronları, işlerinin rast gitmesi ve örgüt kadrolarına çarpılmamak için kerhen örgüte yardım yapmak mecburiyetinde kalmıştır.
Yurt dışından da hatırı sayılır gelirleri vardır
Örgütün finans kaynakları da örgüt gibi gizli ve sır doludur. Bu örgüte yurt dışından kaynağı belirsiz maddî destek verildiği iddia edilmiş ancak somut bir delil elde edilememiştir. Buna karşılık örgüt yurt dışında da hatırı sayılır gelir elde etmektedir. Birçok ülkede açtığı okul ve eğitim kurumları gelir topladığı gibi bu örgütün yönettiği şirketlerin de ticarî faaliyetlerinden önemli bir gelir elde edilmektedir. Yurt dışında ticarî faaliyet yürüten Türk İşadamları ve şirketlerden de himmet adıyla toplanan para, örgüt üyelerinin o ülkeyi tanıtma ve işlerinde yardımcı olduktan sonra yardımlarına karşılık aldıkları bedeller de önemli bir gelir kaynağıdır. Örgüt, yurt dışında da hiyerarşik şekilde her devlette örgütlenmekte ve örgütlenmeye paralel olarak ekonomik kaynak elde etmektedir. Örgütün topladığı ekonomik kaynaklar benzer yöntemlerle bir başka ülkeye de aktarılıp kullanılmaktadır.
Örgüt elindeki yaptırım gücünü nakte çevirmekte mahirdir
Örgüt, kamu kurumlarındaki kadrolaşmasını tamamladıktan sonra elinde bulundurduğu yaptırım gücünü nakde çevirmeye başlamıştır. Örgüte himmet vermeyi reddeden iş adamlarını olağan dışı denetimler, gerçeğe aykırı raporlar, adlî veya idarî soruşturmalar ile cezalandırmıştır.
Örgüt; adliye ve emniyet içerisinde yer alan mensupları aracılığıyla haklarında soruşturma bulunan iş adamlarından himmet talep etmiş, karşılığında ise soruşturmaların kapatılması vaat edilmiştir. Gayrimeşru işlerden gelir elde eden kişiler, 'himmet' adı altında adeta haraca bağlanmıştır.
Himmet uygulaması öyle yaygın hale gelmiştir ki; birçok iş adamı ticaretini sağlıklı şekilde sürdürebilmek için örgüte para vermesi gerektiğine inanır hale gelmiştir. Himmet konusunda eli açık olan işadamları örgüt tarafından kamu ihaleleri ve başkaca imtiyazlarla mükâfatlandırılmıştır.
Mali denetimlerden haberdar olmak için maliye’de örgütlendiler
Bunların yanı sıra mütevelli heyeti mensupları, iş adamlarının kurduğu sivil toplum kuruluşlarına sohbet abilerinin talimatları doğrultusunda üye yapılmıştır. Örgüt böylelikle iş hayatında topyekûn söz sahibi olmayı amaçlamıştır.
İhracatta kolaylık ve öncelik sağlama, kamu destek ve teşviklerini örgüt şirketlerine yönlendirme, mali denetim faaliyetlerinden haberdar olma ve denetimleri yönlendirme, kamu ihalelerini örgütle bağlantılı şirketlere verme, kamusal bilişim altyapı ve kurum arşivini örgütle bağlantılı şirketlerin menfaatine kullanma amacıyla örgüt, devletin bütün mali kurum ve kuruluşlarında da örgütlenmiştir. Sonuç itibariyle, örgüt, mali açıdan da ülke içerisinde “Devlete Paralel” olarak örgütlenen organize bir yapıdır.
Ekonomik yapılanmaları yatay olarak üç türlüdür
Örgütün mütevelli heyetleri üzerinden hayır amacıyla toplanan para, şirketlere sermaye yapılmakta, perde arkasından bu para örgüt tarafından yönetilmektedir. Şirketler rasyonel piyasa oyuncusu gibi davranmak yerine örgüt abisinin emrine göre davranan, reel piyasa oyuncusu olmaktan uzak sermaye yapılanmalarıdır.
Örgütün ekonomik yapılanması, yatay olarak üç türlüdür. Örgüt geliriyle kurulup işletilen, örgütün sermayesini kullanarak büyüyen ve örgüte doğrudan devamlı aktif maddî destek sağlayan yapılar bulunmaktadır. Örgüt emrindeki ticari şirketler, dernekler vakıflar ve diğer tüzel kişilerden bir kısmı örgütün sermayesiyle kurulmuş, bir kısmı kuruluş sermayesi örgüte ait olmamakla birlikte örgüt kontrolüne girmiş, bir kısmı da sonradan örgüte maddî kaynak ve destek sağlamıştır.
Deşifre olmamak için şirketler kısa sürelerde el değiştirmiştir
Örgütün topladığı maddî kaynaklarla kurulan ve doğrudan örgüt tarafından yönetilen şirketlerin görünürdeki sahipleri ile gerçek sahipleri genellikle farklı kişilerdir. 17 Aralık 2013 sonrası örgüt yer altına çekilebilmek, görünürlüğünü azaltmak ve dikkat çekmemek için gerçek sahibi örgüt olan şirketler hızla kısa sürelerle el değiştirip aynı örgütten deşifre olmamış başka kişilere devredilmiştir.
Muvazzalı olarak şirketlere el değiştirttiler
Diğer yandan, örgüt mensubu gerçek kişiler Türkiye'deki şirketleri ve mal varlığını satıp kayyım atanmasını veya malvarlığına el konulmasını önlemek için hızla paraya dönüştürmektedir. Şirketler muvazaalı olarak gerçek sahiplerinden başkasına devredilip gerçek sahipleri gizlenmeye çalışılırken, kişiler üzerlerindeki mal varlığını da başkasına devrederek örgütle irtibatının sağlanmasını engelleyerek el konulmasını önlemeye çalışmaktadır. Bu suretle elde edilen paralar yurt dışına taşınmakta, şirketler ve kişilerin mal varlığı, düşük değerlere elden çıkarılıp başka kişiler üzerine aktarılmaktadır. Örgütün elindeki okullar, kar amacı güden şirketler tarafından işletilirken, denetimi daha zor ve ceza muhakemesine göre kayyım atanması mümkün olmayan vakıflara devredilmekte, okulların şirketler tarafından işletilmesinden vazgeçilmektedir. Okullar, ticarî kar mantığı ile işletildiği için yalnızca hayır amacıyla faaliyet yürüten vakıf hukukuna bağlı olarak işletilmesi bu yerlerin mantığı ile uyuşmamaktadır.
Hiç bir şirketin gerçek sahibi resmi kayıtlardaki kişiler değildir
Şirketler sık isim değiştirip ortak ve pay devirleriyle gizlenmeye çalışsa da tespit edilmektedir. Şirketlerin hiç birinin gerçek sahibi resmi kayıtlarda gösterilen kişi değildir. Fiilin sahip başka kâğıt üstündeki görünüşte sahip başkadır.
Örgüte ait banka faaliyetleri de ekonomik kaynak toplamakta kılıf olarak kullanılmıştır. Asya Katılım Bankası şubelerinde bankacılık kurallarına aykırı usulsüz birçok işlem yapıldığı, yüklü miktarda kaynağı belli olmayan paranın banka çalışanları tarafından getirilip çok sayıda müşteri hesabına müşteriler bankada yokken yatırıldığı, müşterilerin bir kısmının hiç haberi olmadan sonradan dekontlar imzalatılıp başka yere havale edildiği, müşteri hesaplarına bloke konulduğu, kaynağını bilmedikleri, yüklü miktardaki para ile banka çalışanlarının başka hesaplara aktardıkları, şüpheli işlem bildiriminde bulunmadıkları, örgüte fon sağlanıp para toplandığı, toplanan paranın suç geliri olup olmadığının belli olmadığı ve aklama faaliyetinin banka şubelerinde yapıldığı, müşterilerin bilgisi dışında veya bilgisiyle bazı hesaplara çok sayıda para girişi yapılıp yüklü miktarda kara paranın sistemde aklandığı, konu ile ilgili dinlenen banka çalışanlarının bu durumu dile getirdiği anlaşılmaktadır.
 
 
Editör: Haber Merkezi