ESKİ PABUÇLAR DAMA…
Önce, Noel Baba palavrasını anlatayım sonra pabucu..
1930’lu yıllarda Coca Cola, günde 10 milyon şişe satıyor,..
Satışı artırmak için kafa yoruyorlar ve şirin bi reklam figürü yaratıp, çocukların ilgisini çekmeye karar veriyorlar...
Zamanın en ünlü çizerini İsveç’ten bulup getiriyorlar…
Adam, o güne kadar sadece 1863 senesinde, o da sadece bir kez, siyah-beyaz resmedilen hayali kişilik Aziz Nikolas’ın resmini alıyor, ak saçlı, ak sakallı, koca göbekli, tonton bir dedeye çeviriyor…
Dini simgeden kurtulmak için Saint ismini atıp kulağa daha sevimli geliyor diyerek, Santa diyor. Santa Claus ismi etiket oluyor. Dünya çapında en çok reklam yatırımı yapılan renklere, Coca Cola’nın kırmızı-beyaz-siyah renklerine boyuyor, bilekleri beyaz tüylü kırmızı cüppe, beyaz ponponlu kırmızı kukuleta, siyah kemer ve siyah çizme giydiriyor.. Kendisi İsveçli ya…Geyikleri ilave ediyor, çocuklara hoş görünsün diye kızağa bindiriyor dedeyi, uçuruyor…
Tabi Coca Cola da satışı da uçuyor…
Bir anda dünyadaki tüm reklam alanları gazeteler, dergiler, duvarlar, panolar, el ilanları, her taraf bu sevimli reklam figürüyle donatılıyor. Aynı tip’le filmler çevriliyor ardından televizyon icat oluyor ve Noel Baba, popüler kültürün ayrılmaz parçası haline geliyor…
Noel Baba, kırmızı, beyaz ve siyah renkleri taşıyor tıpkı Coca Coca Cola gibi…
Ve, çizgilerle hayali yaratılan Noel Baba sayesinde bugün Coca Cola, günde 2 milyar şişe satış yapıyor…
İşte, kapıdan kovsan bacadan giren, beyinlere nakşedilen Noel’in gerçek hikayesi böyle…
Pabuç ise hayatın gerçeği…
********  
Bu gece saat 24’te bir yıl daha geride kalıyor.

Yarın sabah kalktığımızda önümüzde gıcır gıcır, hiç kullanılmamış, parlak, yepyeni bir yıl olacak.
Düşünün ki, bir çift yeni ayakkabı vw onunla yola koyulacağız.
Her gün adım adım...
Yarın sabah eğilip bakacağız, yeni yol arkadaşımıza.
Hiç kullanılmamış, parlak, gıcır..
Yepyeni bir yıl gibi...
2012’in pabucu dama atılacak.
İnsanoğlu yürümesini bilmiyorsa, yanlış yollara yönelmişse, yıllar da ayakkabılar kadar günahsız ve masumdur...
Be demiş atalar:‘‘Akılsız başın günahını ayaklar çeker...''
Yine de yeni pabuçlarımızın bizi iyi bir yerlere götürmesini dileyeceğiz...
Yola koyulacağız...
İnşallah hayırlı yollara...
Sonra?..
Sonra 2013 kimimizin ayağına dar gelecek... Yeni yol arkadaşımız kimimizin ayağını vuracak...
Kimimizin ayağa yere basmayacak...
Kimimiz çamurların-çirkeflerin üzerinden atlayacağız...
Kimimiz sağa-sola tekmeler savuracağız belki de tekme yiyeceğiz...
Kimimizin ayağına basacaklar...
Kimimizin ayakları dolanacak, kimimiz yaşa basacağız...
Derken yeni yılda eskiyecek...
Ayakkabı gibi…
Parlaklığı kaybolacak, burnu düşecek, içi kokacak, üzerinde çizikler, izler oluşacak...
Onu da dama atacağız...
Diliyorum, yolumuz açık olur...
Tökezlemeden, düşmeden, ayak sürümeden, ayaklarımız geri geri gitmeden, ayakta kalarak...
Bu gece saat 24’den sonra geçirin 2013’ü ayaklarınıza...
Yürüyün, sevdiklerinizle birlikte…
Nice mutlu yıllara…
Mutlu yıllara… 
 
Editör: Haber Merkezi